R

132 34 2
                                    

Taksiyle Eunwoo'nun lüks evine geldiğimde parti çoktan başlamıştı. Uzun kahverengi kabanıma daha bi sarılarak bahçeye girdim. Herkes kendi kafasına göre takılıyordu.

İçeri geçtiğimde bizim sınıftan birkaç kişiyle göz göze gelmiş ve selam vermiştim.

Kabanımı vestiyere astıktan sonra telefonumu yanıma alıp pantolonumun cebine atmıştım.

Mina'ya bakınıyorken bir yandan da etrafı inceliyordum. Bir sürü oda ve üst kata çıkan merdivenler vardı.

Biraz içki içmeye karar verdim. Birkaç bardak içtikten sonra hâlâ sarhoş olmamıştım. Amacım sarhoş olmak değildi zaten. Sadece kafamı bulandırmaktı.

"Hey millet toplanın, oyun oynayacağız."

Eunwoo'nun arkadaşlarından biri herkesi toplarken dikkat çekmemek için ben de büyük salona ilerledim.

Mina'yı göremiyordum, gelip gelmeyeceğini de bilmiyordum ama sadece onu arıyordum.

"Oyun şöyle herkes sırayla bu elimdeki kartlardan çekiyor ve oluşturduğu cümleyi işleve sokuyor. Kiminle, nerede, ne zaman, ne oyununun karta dökülmüş hâli."

Tanımadığım çocuk oyunu anlattıktan sonra oyun başlamıştı. O sırada Mina salona girmişti.

Dudaklarındaki kırmızı ruju, siyah elbisesi ile mükemmel duruyordu.

Oyunu oynatan çocuk kahkaha attı. "Ne tesadüf Mina, senin ismin çıktı. Gel ve kartlarını çek."

Mina şaşkınca bakarken koluna girmiş olan bir arkadaşı ona oyunu anlattı.

Ardından gidip kartları çekti ve seslice okudu. "Şimdi, arka bahçede, öpüşüyorsunuz." diye mırıldandı. Kim ile olduğunu söylemedi.

Sadece gözleri beni buldu.

I Wanna Be Yours Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin