En soyut haliyle sarhoştu Jungkook. Bilinci yerinde değildi. Dışarıdan kendisini izlese belki de bir daha yeryüzünde görünmemeyi dilerdi. Ancak o, dudakları üzerinde hissettiği iki ateş parçasının esiri olmak istedi. Kalbi hükmediyordu ona, mantığı ise çoktan terk etmişti..
Kıpırdamadı o dudaklar, ne Kim Taehyung başarabildi bunu, nede Jungkook. Sadece birbirleri ile temas edebiliyordu. Anın büyüsü ikisininde gözlerini kalplerine iliştirdi. Onlar kendi gözleriyle değil, kalpleriyle görüyordu birbirini..
Ancak çok da uzun sürmedi bu. Jungkook artık tamamiyle kendisinden kopan bilinci ile kapanan gözlerine daha fazla direnemedi, öpüşmenin ortasında kendini sızmanın kollarına bıraktı. Tutamadığı başı, adamın dudaklarından kayıp omuzlarına değindi.
İkinci kez..
Kim Taehyung şokla gözlerini açtığında başını soluna doğru eğdi, omuzunda ikinci kez sızan gence sadece baka kaldı..
İçinden dedi Kim Taehyung..
Tanrı şayet yeryüzüne inseydi, onun güzelliğine itaat etmem için beni ayağının altına toz ederdi.
Ben ki Kim Taehyung..
Yıllardır özlemini çektiğim ve istediğim ancak bir on dokuzlukta bulduğum mutluluğu artık erteleme niyetinde değilim..En derininden..
°°
Dejavu misali yine aynı durum gözler önündeydi. Kim Taehyung, bu sefer aynı zorluğu yaşamamak için genci dikkatli bir şekilde kucağına aldı. Acısını elbette sonra çekecekti ağrıyan kollarının çünkü Jungkook yaşının aksine, kendisinden bile biraz fazla kalıplı bir gençti. Ancak bunların o anlık bir önemi yoktu. Tek derdi genci dikkatli bir şekilde mekandan çıkarmaktı.
Adamlarının açtığı yoldan hızlı adımlarla aracına yürüdü kucağındaki gençle. Daha fazla böyle durmasını istemiyordu. Mekanın önünde bekleyen aracının arka koltuğundan birine boylu boyunca yatırdı genci. Üzerinden çıkardığı ceketi dikkatli bir hamleyle üstüne bıraktı gencin. Ardından kendi yerine oturduğunda araç hareketlendi. Dikiz aynasından kendisine bakan şoförüne kısık ses tonuyla "Benim evime gidiyoruz misafirim için duşu ve birkaç kıyafet hazırlasınlar" dedi. Şoförü emri alır almaz evdeki çalışanları arayıp bilgi verdikten sonra yoluna devam etti.
Kim mâlikanesine doğru yola çıktıklarında arabanın içinde çalan telefon sesi yükselmeye başladı. Çalan telefon gence aitti.
Kim Taehyung asla yapmayacağı şeyi yapmak zorunda kaldı. Gencin ufak omuz çantasını eline alıp açtığında yanıp sönen ekranı görüp telefonu eline aldı. Çantayı kapattığı gibi bakışlarını ekrana çevirdiğinde "Eun Teyzem" kişisinin aradığını gördü. Bir an açıp açmamak konusunda tereddüte düşse de gencin ailesini merakta bırakmamak için aramaya cevap vermek zorunda kaldı.
📞"Alo?"
📞"Alo?
📞"Jungkook bebeğim?"
📞"Ben Kim Taehyung
hanımefendi, siz Jungkook'un nesi oluyorsunuz?"📞"Kim Taehyung mu? Ben teyzesiyim beyfendi asıl siz kimsiniz yeğenimin telefonunun siz de ne işi var?"
📞"Ah, özür dilerim
hanımefendi ancak Jungkook şuanda uyuyor. Bu gece benim davetime gelmişti fakat sarhoş oldu. Bende onu kendi evime götürüyorum. Kendisine geldiği zaman evine sağ sağlim bırakacağım merak etmeyin"📞"Sarhoş mu oldu? Ne daveti ne evi? Siz ne diyorsunuz tanrı aşkına Jungkook iyi mi onu kendi evine getirin sizin evinizde ne işi var benim yeğenimin"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √