[Ah shit, here we go again.]
Şemsiyenin yaptığı gölgenin altında sakince etrafı izliyordu. 'Ana renkler'in yan taraftan yaklaştığını gördü. Uğur uzaktan eliyle selam verdi. Karşılık olarak hafifçe gülümsedi. Dirseklerini trabzana yasladı. Nöbet yeri değiştiriyordu. Kendisi de birazdan değiştirecekti. Ömer'i bekliyordu.
Hızlıca aşağı Lacivertin yanına indi. Uğur kumsalda ilerlerken yavaşladı. "Tünaydın, hocam."
"Sana da tünaydın, hocam." Kendisinin yüzme hocalığı vb. yapmışlığı vardı fakat onunla alakalı değildi. Forumdakiler gibi hocam diyorlardı birbirlerine. Buranın cankurtaranlarının adeti gibi bir şeydi. "Havalar serinledi gibi bu aralar sanki."
"Bir-iki dereceyle bir değişmez ki be canısı. Keşke olsa ama yok öyle yağma Ekim'e kadar."
"Olur bebeğim olur. Havanın sağı solu belli değil. Her an her türlü şey olabilir. Rüzgara baksana." Rüzgar tulumunu işaret etti. "Bebeğim derken??" Yüzüne dönüp baktı.
Uğur belinden tutup yandan kendine yapıştırdı. "Sen canısı diyince bir an öyle yakınlaştık sandım." Dişlerinin arasından konuştu.
Güldü. "Yavşak."
Uğur uzanıp yanağından ısırdı. "Yavşak da oluruz, Cenk."
"Üeğ," kolunun tersiyle ıslaklığı sildi. "sülük müsün, lan?" Uğur sırıttı. "Hayır, hayır! O sırıtışı biliyorum." Elini çektirdi.
Sahil boyunca biraz fazla yürümüşlerdi. Onlar geçerken diğer otellerin cankurtaranları alışık oldukları için bir şey demediler.
Daha fazla sorumsuzluk yapmamak için geri döndüler. "Kaptanım." dedi Uğur, ikisi farklı havuzlar için yollarını ayırırken. "He?"
"Kaptanım."
"Nee??"
"Ama burada 'canım' demen gerekiyordu."
"Canım?"
"Kaptanım."
"De get lo." Kolunu arkasına savurdu ve nöbet yerine gitti.
Uğur arkasından kıkırdıyordu.
-
Mesai bitmişti. Sağ omzu açıkta kaldığı için şimdi yanıyordu. Soyunma odasına gidip yanık kremi sürse iyi olacaktı. Yolda Lacivertle karşılaştı. Heyecanla bir çocuğu nasıl kurtardığını anlatıyordu. "Allah'tan çok su yutmamış, iki öksürdü sonra yine devam."
"Aman boşver o kadar para veriyorlar, gönene gönene eğlensinler. Biz neyiz ki?" Canı yanıyordu. Yorgunken genelde okkalı bir dili olduğunu söylerlerdi. Ki bazı şeyler ağzından kaçardı, bu yüzden az kavgaya girmemişti. Uğur'u düşündü. Nadiren onun da kaba zamanları oluyordu fakat genelde hep alttan alan oydu.
Çöpün yanından geçerlerken elindeki şişenin havasını çıkarıp çöpe attı. Yandan Uğur'a baktı. Bir charm'ı vardı, ona özel. Uzun kirpikleri, sivri çenesi, çekik gözleri, hafif kemerli burnu; onu yakışıklı gösteriyordu hatta güzel. Gülerken, konuşurken ya da durduk yere çıkan belirgin gamzeleri vardı. Şimdi de sırıtıyordu ona, parmağıyla nazikçe sol gamzesine dokundu.
Lacivert elini tutup tamamen yanağına yasladığında olduğu yerde sıçradı. Elini kaydırıp avuç içini öptü. Dilini işaret ve orta parmağının arasından çıkardığında Cenk şokla, utanç arasında seçim yapmaya çalışıyordu. Sinirlenmeye karar verdiğinde Uğur koşarak soyunma odasına gidiyordu. "MİKROP!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UĞCENK MACERALARI FLN DALGA GEÇİYORUM KİTAP ADI KOYAMIOM SHIP ADI OLSN İŞTE
Romance"İki cankurtaranın artık hayattan- YA AMK iki cankurtaran çıkıolar işte bu kadar açıklama yapamıom öyle süslü püslü nasıl yazılsunuz ya Merhaba canısı EVT BURADA BİR ÇİFT VAR VE İKSİİ DE ERKEK UYARAYIM ŞÖYLE ehm Konumuz şu Uğur benim ocm yine bir aş...