Fincana koyduğu çayıyla masada tek başına oturan Lacivertin karşısına geçti. Çatalın kenarıyla pankeki böldü ve yaban mersiniyle birlikte ağzına attı.
"Uyanamadın mı?"
"I-ıh." Önündeki kahveyle bakışıyordu. Güldü ve boştaki eliyle omzuna vurdu. "Hadi hadi. Bak bugün aquadasın sen, uyanman lazım. Hadi aslan parçası." Kahveyi ona doğru itekledi.
İsteksizce fincanı dudaklarına götürdü. İki yudumda bitirdiği ılık kahveyle yüzünü buruşturdu. "Oh oh. Bir de yüzünü yıka, tamamen uyanırsın." Tabağını yarılamıştı onu ikna ederken. Fazladan aldığı kruvasanlardan birini zorla ağzına tıktı. Uğur sesini çıkarmadan lokmasını bitirdiğinde lavaboya yüzünü yıkamaya yolladı.
Masalarına daha kendine gelmiş olarak oturdu. "Günaydın yakışıklı." Cenk sırıttı.
Yumruğunu çenesine yasladı. "Sana da günaydın güzellik. Sabah sabah ne güzel ışık saçıyorsun öyle, gözlerim kamaştı. Güneş kıskanır gülüşünü." Cenk utandığını şakaya vurmak isterdi ancak çayını içerken gelen övgüyle çayda boğulmaktan başka bir tepki veremedi. "Şiir yaz bir de, -öhö- gavura vurur gibi ne o öyle -ehm-." Elini bağrına koydu. "Özür dilerim. Su getireyim, çiçeğime." Ayağa kalktı.
Elinde iki şişenin birini açıp ona uzattı. Şişeyi kafasına dikerken Uğur'un kolunu mıncırdı.
-
Soyunma odasına geldiklerinde Uğur onun nerede olacağını sordu. "Main pool. Sen iskele tarafındasın değil mi?" Kırmızı yakalı sarı poloyu kafasından geçirdi. Lacivert giyinip geliyordu, sadece eşyalarının birkaçını bıraktı. Düdüğünü ondan alırken yüzüne baktı. Bir tane daha mı piercing taktırmıştı? Parmağıyla kulağındaki sivri piercinge hafifçe dokundu. "Bu yeni mi?"
"Evet." Gözlerini ondan ayırmamıştı. Sonunda elini çektiğinde konuştu; "Hayırlı olsun."
"Sağ ol. Çıkalım mı?"
"Ha- Ne? A.. Evet, tabi." Yanlış anladığı için kafasını dolaba sıkıştırıp kapağıyla vurmak istiyordu. Kapıdan çıktıklarında Uğur kolunu omzuna attı. "Duur!" Lacivert kolunu çektiğinde o dolabını açmış unuttuğu şapkasını alıyordu. İpini boynuna taktı ve şapkayı sırtından aşağı sallandırdı. Parmağıyla çekiştirip düzeltti. Emin olduğunda kapıya yaslanmış onu izleyen Uğur'un yanına gitti.
Cenk, onu aqua poola bıraktıktan sonra geri dönerek main pooldaki şemsiyenin altında yerini aldı. Nöbet arkadaşının selamını havuzun diğer tarafından şapkasıyla karşıladı.
-
Öğleye doğru, Lacivert yanlarından koşarak geçti. Cenk, anlamayarak geldiği yöne baktı. Bir dakika olmadan elinde soğuk kompresle geri dönüyordu. Yardım gerekseydi çağırırdı herhalde. Oturduğu yerde kıpırdandı. Nöbet yerinden ayrılmamalıydı. Diğer havuzda üç cankurtaran vardı, burada ise iki. Ayrılma, ayrılma, otur oturduğun yerde.
Gerçekten yardım gerekseydi Uğur çağırırdı ki herkes ilk yardım biliyordu. On-on beş dakika sonra telsizden arardı. Kendi kendini stres yapıyordu bir tek.
-
"Üstat, sana bilgi verildi mi?" Diğer cankurtaranın yanından havuza baktı. "Hasan'la konuştuk az önce. Bi çocuk ayağını yakmış kayarken. Ciddi bir şeyi yokmuş."
"Aqua çok sıkıntılı ya." Dertlice nefesini verdi.
Güneş gözlüğünü başının üstüne koydu.
"Benim sular bitti, sana da getireyim mi?" Baş parmağıyla barı gösterirken sordu.
"İyi olur valla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UĞCENK MACERALARI FLN DALGA GEÇİYORUM KİTAP ADI KOYAMIOM SHIP ADI OLSN İŞTE
Romance"İki cankurtaranın artık hayattan- YA AMK iki cankurtaran çıkıolar işte bu kadar açıklama yapamıom öyle süslü püslü nasıl yazılsunuz ya Merhaba canısı EVT BURADA BİR ÇİFT VAR VE İKSİİ DE ERKEK UYARAYIM ŞÖYLE ehm Konumuz şu Uğur benim ocm yine bir aş...