//1//

1.8K 124 50
                                    

~

*sabah: 09:48*

Gözlerimi yavaşca açtığımda odanın içerisinde alışık olmadığım bir karanlık hakimdi. Gözlerimi açsam da hiçbirşey göremiyor oluşum ister istemez içimi korku kaplamasına sebep oldu.

Yattığım yerden kalkıp kalkmamak arasınaydım çünkü kalktığımda ne olacak bilmiyorum ve bu beni daha'da korkutuyor. Bir yandan da ne olacaksa olsun diye düşünüyorum. Diyelim ki uyudum, ne olacak? Öyle ya da böyle uyanacağım ve yaşamam gereken şeyi yaşayacağım. Uzatmanın mânası yok. Yattığım yerden doğrularak etrafa bakındım.

Karanlık sebebi ile hiçbirşey göremedim. Bu karanlıktan daha ürkütücü olarak odanın içerisinde ki ne olduğunu kestiremediğim kıpırdanma anlık olarak nefesimi tutmama sebep oldu.

"Hey?"

Bir cevap almayı umarak anlamsız bir seslenişte bulundum. Bir kaç saniye sonra odanın ışığı açıldı. Açılır açılmaz gözlerimi acı ile kısıp defalarca kez kırpıştırmış, ışığa alışamayan gözlerimi hafif aralayarak etrafı incelerken saniyeler içerisinde içeriye, dün gördüğüm gibi iri yarı, siyah giyinimli iki adam girdi.

Kim olduklarını sormayı çok isterdim fakat sıçtığım boku daha da sıvamamak adına sustum ve sadece izledim. Korkumun artması bir şeyler yapmama engel oluyor, hiçbirşey yapmadan öylece iri yarı iki adama bakmama sebep oluyor.

Küçük oda içerisinde saniyeler içinde yanıma geldiklerinde sol tarafımdaki adam boğuk sesi ile

"Zorluk çıkartmazsan zarar gelmez. Rahat dur."

Diye ikaz etti. Vay canına, böyle demeseler kaçacaktım bak, iyi ki dediler çok işe yaradı.

Başımı aşağı yukarı sallayarak dediklerini onayladığımı gösterdim. Fakat buna pekte gerek yoktu sanırım, çünkü çoktan kollarımdan tutularak odadan çıkarıldım.

Attığım her adımda heyecanım daha'da artıyor, ne olacağını merak ediyorum. Bir yandan da etrafa bakınmayı ihmal etmiyorum. Koskoca koridor, duvarda asılı duran tablolar, tabloların neredeyse hepsinde olan yılan logosu. Koridor boyu neredeyse aynı şeyler vardı.

Koridorun sonundaki büyük, kırmızı kapıdan girdiğimizde içeride oturan esmer tenli, diğerlerine bakasıya daha yüksek mertebede olduğunu düşündüğüm bir adam vardı.

Sol tarafımdaki adam

"Dün gece olayı gören çocuk bu efendim."

Dedi ve sağ tarafımdaki adam ile aynı anda geriye gitti.

Esmer tenli adam ise yüzüne hiçbir ifade takınmadan sert ve düz bakışları ile

"Çıkın."

Emrini verdi, kesinlikle yanılmıyordum. Adam onlara göre üst mertebedeydi, apaçık belli. Öyle ki adamlar söylenir söylenmez eğildi ve sırtını dönmeden geri geri odadan çıktılar.

Sanırım onlardan önce kendimi düşünmek şuan epey iyi olacak benim için. Çünkü esmer tenli adam beni süzüyor ve sert sert bakıyordu.

Esmer tenli adama bakmamak için gözlerimi etrafta gezdiriyordum. Odanın içi gözlerimi açtığım odanın aksine fazlası ile geniş ve lüks duruyordu. Saray gibi oda olarak tabir edebileceğim bir oda, çünkü adamın oturduğu koltuktan duvarlara kadar elmaslar, detaylar ile süslenmiş, dehşet güzel görünen süslemeler vardı.

Benim kaldığım öğrenci yurdu buranın yanında çöplük kalırdı herhalde. Tüm bu düşüncelerimden sıyrılması için yeterli olan ses ile irkildim.

"Yaklaş."

Emri ile gözlerimi kaçırmaya çalıştığı esmer adama döndüm. Tıpkı odadan çıkan iki adam gibi sözünü ikiletmeden yaklaştım. Ne demem gerektiğini ve ya ne yapmam gerektiğini bilmiyor ve korkuyordum. Ama bu durumda bile esmer adamın yakışıklı yüzünü incelemeden edememiş oluşum içimde tuhaf bir his oluşturdu.

"Demek dün gece o ölen çocuğu gören sendin?"

Ne, ölen mi? Acaba öldüğünü görmediğimi, sadece öyle göz ucu ile bakıp geçtiğimi söylesem sıyırtır mıydım?

"Ölen mi? O çocuğun öldüğünü görmedim."

Dedikten hemen sonra

"Gerçekten görmedim. Yemin ederim."

Diye pekiştirme gereği duydum, işe yarar mı bilemem fakat bunu demesem içimde kalır gibiydi. Esmer tenli adam gözlerini üzerimde gezdirdi. Dilini sol yanağına bastırdı ve bir süre öylece süzdü.

"Buna inanmam için bir kanıtın var mı küçük?"

Cidden, neyle ispatlanabilirdim ki? Belki sadece olayı görmem bile beni öldürmesi için yeterli bir sebep olabilir, ya da belki bir ihtimal kurtulabilirim, bilmiyorum. Ne diyeceğim, ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim dahi yokken bu soru karşısında göt olmamak elde değil.

"Bilmiyorum, ama gerçekten öldüğünü görmedim."

Esmer adam derin bir nefes aldı

"Ne gördüğünü anlat çocuk."

Mantıklı evet, bu belki ikna olması için iyi bir fikir olabilirdi.

*flashback*

Sokakta dolaşıp kulaklığımla son ses müzik dinlerken eve gidene kadar daha çok dinleyip yavaş yavaş gitmek adına ara sokaklardan dolaşarak gidiyordum. Bir aralıktaki, kulaklığımda çalan son ses müziği kırarak kulağıma ulaşacak kadar güçlü çığlık seslerini duymamla beraber o tarafa baktım. Birkaç iri yarı adam benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm bir çocuğu dövüyor, öldüresiye dövüyordu adeta. Korku ve dehşetin esir aldığı bakışlarımla bir süre öylece duraksadıktan sonra kafasına silah dayanan çocuktan odaklarını ayırıp beni farkettiklerinde hızla başımı eğip hiç birşey anlamamış, olmamış gibi panikle ilerlemeye devam ettim. Gözlerimi kapatıp koşar adımlarla oradan uzaklaşmaya çalışıyordum, ya gördüğüm için birşey yaparlarsa bana? Ya da banada birşey olursa? Sikeyim. Tanrım lütfen hemen gideyim buradan.


"Ben öyle boş boş gezinip kulaklık ile müzik dinliyordum. Ve oradan geçerken olan haraketlilik dikkatimi çektiği için biraz baktım ama sonra kork-"

Hayır, hayır bunu söylememeliydim.

"Hemen uzaklaştım zaten, gerçekten."

Esmer tenli adam hafifçe sırıttı.

"Güzel. Peki ya o ölen çocuk senin arkadaşın mıydı?"

Hızla başımı hayır anlamında iki yana salladım.

"Hayır, tanımıyorum. Ama bizim okuldan birisi olduğunu biliyorum."

"Pekâlâ. Şimdi çık. Korumalar sana kalacağın yeri gösterecek."

Ne? Kalmak mı? Neden?

"Ne? Burada mı kalacağım? Neden ki?"

Hafif bir sırıtış ile beni süzerek alaycı bir tavırla güldü.

"Öyle istiyorum. Bir itirazın mı var ufaklık?"

Delici bakışları beni süzerken birşeyler söyleyebilecek gücü kendimde bulmak çok zordu, yutkunup birşey demeden öylece baktım.

_____

İlk bölümün sonuna geldikk... Umarım beğenirsiniz, kitapta yanlızca Tae ve Jungkook ilişkisinden ziyade değinmek istediğim şeylerde olduğundan detaylı düşünerek yazıyorum ve bu beni biraz zorluyor açıkcası. İlk denemem olduğundan mağruz görün lütfen.

Umarım kendimi güzelce geliştirebilir ve sizlere layık olabilirim. İyi günler / iyi geceler / günaydınlarr

Hangisi sizin için uygunsa... Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın.

Angel Of NightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin