Sevgili Minho

23 6 37
                                    

" Sevgili Minho,

Bu mektubu yazarken kaç gözyaşı döktüm ne tanrı ne de başka biri bilir. Ama sen hep:"ne olursa olsun sakın ağlama kelebeğim, ben hep yanındayım" derdin. Bu satırları yazmak istemezdim ama yine de yazarken çevreme baktım;sen yoksun. Sen yoksan hayatın ne anlamı var Minho? Ben sensiz bir hiçim sevgilim. Seninle hep ilklerimi tattım. İlk aşkım, ilk lunaparka gittiğim, ilk öpücüğüm, ilk arkadaşım, ilk sevgilim ve ilk defa yanımda can veren ölü bir beden.

Annene ilk eşcinsel olduğunu söylediğin günü hatırlıyorum, bizi desteklemişti.Biz her ne kadar aylarca saklasak bile "keşke daha önce söyleseydik" demiştik.Bizi o kadar iyi karşılamıştı ki...Hatta annenin liseli yıllarında kız bir sevgilisi olduğunu öğrenmiştik.

O anki yüz ifadeni hatırlıyorum. Çok masum ve şaşırmış bakmıştın,çok tatlıydın.

Sonra babanın homofobik olduğunu öğrendik.Annen yardım etmişti bize babandan saklamak için.

Bir gün yine gizlice buluştuk eski parkın arkasındaki ağaçta. O ağacı hiç unutmam. En güzel anlarımız bu ağaçta ve bu parkta geçmişti.

Her yerimiz çamur,kum olana dek oynardık o parkta. Daha o zamanlar aşk neydi?Ne demekti? Bilmiyordum.Ama şimdi düşününce... Ben sana o zamandan beri aşıkmışım Minho.

O gün baban işten erken dönmüştü eve. Bizi görmüş o an öpüşürken. Seni kıyafetinin yakalarından tutup eve sürüklediğini hatırlıyorum. Yalvarmıştım babana, sana zarar vermesinden çok korkmuştum.

Yasaklamıştı benimle görüşmeni. Eve sürüklediği gün seni ölesiye dövmüş şekilde geldin okula. Babanın heryerde gözü vardı. Korkudan uzaktan izlemek,dokunamamak sana... Geceleri uyuyamadım sana yine zarar verecek diye.

Ertesi gün elinde doktor randevusuyla gelmişti. "Benim oğlum hasta olamaz! Onu bu hastalıktan kurtaracağım. Derhal annen denen o kadınla yarın bu adrese gidiyorsunuz!" Çığlıkları neredeyse tüm sokağı, tüm mahalleyi inletmişti.

Gizlice arka bahçeden sizi izliyordum, size zarar verir diye yanıma çakı ve sopa almıştım.

O anki bakışların birçok duyguyu barındırıyordu: nefret, acı, kızgınlık... Sevgiye dair gram bir his yoktu

Anneni korumaya çalışman... O anda bile size çok imrenmiştim,benim annem babam olmadı ki hiç.

Doğduğumda cinsiyetçi bir ailede doğmuşum. Kız evlat istedikleri için beni yetimhaneye bırakmışlar. Bunu sana anlatmadım, küçükken trafik kazasında ölmüşler, dedim. Dedim çünkü seni senden iyi tanıyorum. Sizin eve geldiğimde heryerde annenle küçüklük fotoğrafların vardı. Sana bunu anlattığımda fotoğrafları toplamaya başlamıştın. Beni kıskandırmaya çalışıyor, dememem için. Aslında ben senin anneni kendi annem gibi görmüştüm. Ailem beni erkek olduğum için yetimhaneye bırakmışlar, deseydim ne yapacaktın? Jisoo Teyze'nin yüzüne bile bakmayacak mıydın?

Jisoo Teyze, ben, sen kendimizce bir şifre oluşturmuştuk, baban telefonunu sürekli kontrol ederdi. Sana birşey anlatacağım zaman önce şifre isterdim. İşe yaramıştı, telefonunu karıştırırken yersiz bir mesaj atmıştım baban cevap vermişti. Belki o şifre olmasaydı benim Jisung olduğumu anlayıp sana daha kötüsünü yapacaktı.

O adamdan üçümüz de o kadar korkuyorduk ki, seninle sınavda bile kullanmadığımız beynimizi çalıştırıp gizlice buluşma planları yapardık.

Baban o kadar çok takmıştı ki bu konuya, okulda adam tutmuştu. Tek okulda görüşmemiz bile son bulmuştu.

Biz yine birbirimize uzaktan bakarken beden dersinde eş olmuştuk. Hocanın gösterdiği hareketleri yapmaya çalışırdık. Üçüncü harekete geldiğimizde beni sırtın alaman gerekti, o çocuk bizi görmüş sınıftan, direkt babana haber vermişti.

Death Butterfly | MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin