1

18 0 0
                                    

Ekim ayıydı, kışa geçerkenki o tatlı esinti bedenimi sarıyor, üşütmese bile titretiyordu tenimi. Sokaklardaki renkli tabelalar, trafik ışıkları, sesler... Hepsi kayboluyordu. Dinliyordum, görüyordum ve hissediyordum belki ama fark etmiyordum hiçbir şeyi.

Derken orada gördüm onu, suya yansıyan ışıkların arasında, bir kadının koluna girmiş karşıdan karşıya geçiyor, bana doğru geliyordu. Gülüyordu, kur yapıyordu kadına. Kadınsa yüz vermiyordu.

Kimdi bunlar? Bilmiyorum, sadece ilk görüşümde etkilemişti beni. Kadının güzelliği barizdi, benim aksime, bin milyarder binlerce milyar yatırırdı bu kadına sahip olmak için. Belli ki zengindi de, bir prensesti sanki. Adamsa tam tersi bir o kadar fakir, bir o kadar çirkindi. Ama çirkinliği göze batmıyor, tam tersi, onu daha da çekici kılıyordu.

Hayatım boyunca kimseden hoşlanmayan ben bir anda ne oldu da böyle takıntılı hale geldim bilmem. Kalpsiz derlerdi bana, şimdi ise kimse erişemiyor sevgime.

Günlerce orada beklerdim onu, gecenin geç vakitlerine kadar otururdum, kimse gelmezse kalkar giderdim. Ne olurdu bir kere daha geçse sanki? Onu görürsem diye her gün süslenir püslenirdim, annem kızardı bana. Ah sevgilim, keşke o gün takip etseydim seni.

Yine bir gece vakti, dolunayın parıldadığı, havanın iyice soğuduğu zamanlarda geldi bana. Bir kaldırımda oturmuş onu bekliyordum, tepeden minik kar taneleri yeni fönlenmiş saçlarıma düşüyor, düşer düşmez eriyorlardı. Son bir dakika verdim kendime, eğer gelmezse gidersin.

Ama her gecenin aksine, o buradaydı. O gün olduğu gibi mutluydu, hızla yürüyerek karşıdan karşıya geçiyordu. Onu aylar sonra buradan geçiren neydi? Yine o kıza mı gidiyordu yoksa?

Onu görür görmez ayağa kalkmıştım, ona doğru yürüdüğümü, yaklaştıkça kalbimin sesinin tüm bedenimi sardığını hissediyordum. Ya o da kalbimin sesini duyar benden korkarsa?

Gecenin karanlığını aydınlatan ay, bir mucize gerçekleştir. Sevdiğimi kollarıma getir, getir ki bu mutsuz kız hayatında bir kez olsun tadabilsin aşkı.

Onunla iletişime geçme ihtimalim beni yakıp kavuruyordu, ellerim bir yalancınınki gibi titriyor, beni ele veriyordu. Durdum. Durdu.

Aşık olmanın verdiği umutsuz cesareti, bir acıdır bu, bilen bilir. Yapma deseler bile yaparsın. Öyleydi o an işte. Kendimi durdurmaya çalıştım ama kalbim beynime itaat etmiyordu.

O gece öğrendim adını, Anselmo, adı gibi bir koruyucu...

Kaç kez düşündüm ruhumu şeytana satmayı bilmiyorum. O gece de bunlardan biriydi. Sabah uyanınca annem gazetelerden okuyacaktı, son dakika haberlerinde... Yüzü bile tanınmayan bir kadın, kim bilir kimin çocuğuydu, ne yaptı da bu şekilde öldü ki? Tüm şehri iki gün boyunca sallayacak bir haber. Fakat o bir kurtarıcıydı, görevini yerine getirmeliydi. Ve getirdi.

Küçüklükten beri inançlarıma bağlı değilimdir, ama yukarıdaki biliyor ki isteyerek değil. Seviyor beni belli, yoksa her duam kabul olur muydu böyle? Ya o gece gelmeseydi Anselmo, ne olurdu bana? Tepeme düşen karlar tabutum olur muydu yoksa beni bulur, iyileştirirler miydi? Sanırım cevabını asla bilemeyeceğim.

Adını sorduğumda ilk defa sesini o kadar net duydum. Bir melek konuşsa sesi nasıl çıkar bilemeyiz, ama ben o gün öğrendim. Ne çok nazikti ne çok kaba, kalbime akan bir şelale gibiydi. Sakin, yavaş ve sessizdi.

Şimdi çok uzaklarda kalan buğulu bir ses var aklımda sadece. Onunla geçen uzun günler, her hafta başka bir partiye gitmemiz, her şey buğulu. Bana aşık olduğunu düşünmüştüm en başlarda. Ama yanılmışım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 19, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tainted LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin