Final(M)

126 13 12
                                    

Üstümdeki okul üniformasını düzelttim ve bana ayrılan sandalyeye oturdum. Programın formatı gereği giydiğim bu kıyafetin üzerime yakışmadığına çok emindim ancak itiraz etme ihtimalim yoktu. On iki kişi yüzüme bakıp bir şeylerden konuşmamı beklerken artık bu konuda uzmanlaşmış biri olarak yalnızca gülümsüyordum. Arkalardan bir sesle akşamım başladı.

"Kyungsoo duyduğuma göre ünlü olmadan önce de şarkıcılık yapıyormuşsun."

"Evet Soogeun-ah, bizim grubumuz şirketin değil kendimizin oluşturduğu bir grup."

"Peki gerçekten pavyonda mı yapıyordunuz yoksa bu sadece bir söylenti mi?"

"Ben de merak ediyordum bunu." Heechul kabarık saçlarıyla önden sohbete atlayınca ben de öne doğru eğilip bu ilginç hikayeyi anlatma gereği duydum. Yıllarca izlediğim bir programda bulunmak ve kendim hakkında, hikayem hakkında konuşabilmek benim için fazla değerliydi.

"Pavyonda çalıştığımız doğru." Şaşkınlık nidaları set dahil herkesten yükseldi. "Bir yetenek avcısı bizi keşfetti ve ünlü yapacağını söyledi. Yaşlarımız baya geçkindi idol olmak için, şu an bizim yaşımızdakiler neredeyse emekli olma yolunda ama biz yine de şansımızı denemek istedi. Talih de yüzümüze güldü."

Hepsi etkilenmiş bir şekilde bana bakıyorken biraz gülüp ortamı rahatlatmak istedim uzun konuşmamdan sonra. Sonrası su gibi akıp geçti ve daha fazla bu muhabbet sürmedi yine de hepsi arada meraklı gözlerle bana bakıyor, ekstra bir şeyler söylemem için adeta yalvarıyorlardı. Halbuki bu konuda asla konuşmak istemiyordum. Geçmişimiz değil artık önümüzde olan bir geleceğimiz vardı.

Knowing Brothers ekibine teşekkür edip yurda geçtiğimizde menajerimizin sürdüğü arabaya sessizlik hakimdi. Çekimler 6 saat sürmüştü ve fazlasıyla yorulmuştuk. Bunu yapmaya alışmamız ve daha yeni çıkış yapmış sanatçılar olduğumuz için heyecanlı ve enerjik olmamız gerekirdi lakin yaşı neredeyse 30 olan bir grup insandık, bunlar için ruhumuz fazlasıyla tükenmişti.

Yurdun önünde indiğimizde saat gece 11'di, bu nedenle daha fazla programımız olmadığını umarak odalarımıza çıktık ve lavaboya girip makyajımı temizlemek için tüm cilt bakımı malzemelerimi çamaşır makinesinin üzerine döktüm. Yüzüm ve boynum arasında üç ton renk farkı vardı, nefret ediyordum daha da beyaz yapılmaktan. Tatilde esmerleşmenin keyfini çıkarırken her işe döndüğümde bundan pişman olacak mıyım sorusu kafamı kurcalıyordu.

Birçok pamuk ve yüz temizleyicisinin yarısı bittiğinde yatağıma dönmek için hazırdım. Telefonumdan gelen bildirim sesi olmasaydı bunu pek ala başarabilecektim de. Hiçbir sosyal medya kullanmayı tercih etmediğimden muhtemelen bir mesaj aldığımı düşünerek açtım ekranı. Menajerimiz yarınki program hakkında bilgilendirme yapıyor olabilirdi.

Fakat umduğum şey çıkmadı.

Mesaj Jongin'dendi. Neredeyse 1 yıldır görmediğim heriften.

Çıkışımızı yaptığımız an ortalıktan kaybolmuştu, geriye yalnızca ona borçlu olduğumu söyleyen bir not ve her şeyi halledebilecek kadar yüklü miktarda bir para bırakarak.

Şimdi bana yazdığını görmek bile yanaklarımın sinirden ısınmasına, hırsla dudağımı yememe ve gözümün seğirmesine sebep oluyordu. Ne yazdığını anlamam ve odaklanmam birkaç dakikamı almıştı. Bana gelmemi söylemişti, en son beni gördüğü yere gelmemi. Zihnimde binlerce kez son anımızı döndürdüm lakin tam da bu yurt odasındaydı onu son görüşüm ve bunu kast etmediğinden emindim. Ona yemek yapmıştım, hep beraber eğlenip yemiştik...

Ve onu takip etmiştim. Gizli sığınağına gidip onun aslında bir mafya babası olduğunu öğrenmiştim.

Yani başından beri biliyordu. O zaman benim kim olduğumu anlamıştı ve hiçbir şey söylemeyip sadece yok olmayı tercih etmişti. Peki neden?

Devil's Game // KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin