Semih sabah kalkıp aynanın önüne geçti. Kızıl dalgalı saçları dağılmış, güneşi andıran ela gözleri çapaklanmıştı. Saatine baktı, saat 09:30'u gösteriyordu. Komiser Ozan ona saat 09:00'da karakolda olmasını söylemişti. Semih apar topar yüzünü yıkadı, saçlarının dağınıklığını önemsemeden arabasının anahtarını alarak çıktı. Yoldan kahve almaya zor zaman bulmuştu ancak komiser Ozan bunu önemsemedi. Tam aksine geç kaldığı için katile zaman kazandırdığını söyleyerek ona kızmıştı. Semih komiser kırılsa da kendi üslerine bir şey dememesi gerektiğini bilen biriydi. Ama şu kelimeyi atlamıştı : Katil, katil mi vardı ? Semih bu bölümde yeni çalışan sayılabilirdi, hiç gerçek bir katil araştırmamış yada sorgulamamıştı. Ama Ozan komiser ona bir katilin olduğunu söylemişti. Heyecanla konuşmaya başladı:
-Komiserim bir katil var ve ben o vakaya mı bakacağım? Ozan komiser hafif gülerek:
-Evet Semih bir katilimiz var ve geçen akşam sen yatağında uyurken bir can aldı. Ozan utanmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu. Semih komiser konuşmaya devam etti:
-Gece saat 02:30 gibi mezarlığın önünde bir kadın cesedi bulundu. Kadın vücuduna ağır darbeler almış ve baldırları delik şekildeydi. Aynur komiser maktulü incelemiş. Yanıma gelip bu olay ile senin ilgilenmen gerektiğini, senin araştırıp sorunu senin bulman gerektiğinden bahsetti. Bence biraz kolay işleri sevdiği için öyle dedi. Ama sana güvendiğim için kabul ettim.
Ozan komiser Aynur komiserin bir üst makamıydı ancak onu biraz kıskanır onun çözdüğü vakaların ünlendiğini, kendisinin çözdüğü vakaların -kendince- daha zor olmasın rağmen hiç duyulmadığından gocunurdu. Semih şaşırmıştı bir kadının bacaklarını neden delersin diye düşünmeden geçemedi. Semih düşünmeye devam ederken Ozan komiser araya girdi:
-Aynur komiser birde sağ baldırdaki delikten kalp şeklinde bir origaminin içinden çıkan mektuptan bahsetti. Mektupla ilgili fotoğrafları ve bilgileri mailine atarım. Semih konuşmaya girdi:
-Kalp, origami, mektup bir kadına işaret. Ancak bir kadın neden bir kadına şiddet uygulayıp baldırlarını delsin. Ozan komiser Semihin bu çabasını beğenmişti. Semih devam etti:
-Peki bir kadınsa neden o saati seçsin kadınlar genelde sabırsızdır bekleyemez bu yüzden hemen öldürür bunları göz önünde bulundurursak kesin bir sonuca varamadık. Semih saçlarını karıştırdı fikirlerini not etmek için masada bir kağıt aradı ama boş bir kağıt bulamadı. Komiserden izin alarak odasına yöneldi. Odasına geldiğinde kağıdı unutup direkt bilgisayarına yöneldi. Bilgisayarını açıp gelen mailler arasından komiserinin attığı maili aradı. Maili açtığında karşısına direkt olarak origami çıktı. Semih'in dikkatini origaminin toz pembe rengi çekmişti bunun nedeni evinde de bu origaminin aynısından vardı. Hem de aynısı aynı renk, aynı şekil, aynı büyüklükteydi. Ayrıca ilerlediğinde mektupta yazanlarında garip olduğunu fark etti. Mektupta şunlar yazıyordu:
'' Bazen saçmaladığımı söylüyorlar ama ben bu dünyanın sonunu görebiliyorum. Karmaşayı ve bu karmaşaya sebep olan insanları ayrıca onların sonları. Bu yüzden onların sonlarını değiştirecek kişi olmak istiyorum ve bu kadın yani Sevgi Bulut benim ilk kurtarma çabam. Belki sonraki bir erkek belki de bir kadın. Ama benim amacım insan ırkını düzene sokup o düzgün hayatı yaşamak ve yaşatmak.''
Semih şaşkınlıkla kafasını kaldırıp karakolun orta sahasını gören camdaki maktulün resmine baktı. Bacaklarından birinde -sağ bacağında- bir dövme vardı. Dövme yılan ana karakterli çiçeklerle dolu bir dövmeydi. Semih bir yılan ve çiçeği nasıl uyumlu bulduğunu anlayamamıştı. Sonra kadını araştırmaya başladı. Geçmişte babası tarafından ağır şiddete maruz kalmıştı. Buna rağmen iyi yerlere gelmiş, hatta adını tüm Türkiye'ye duyurmuştu. Acaba katil onu kıskandığı için mi öldürmüştü belki de katil ün salmış insanları hedef alıyordu. Ama bunun gibi kararları vermek için daha çok erkendi. Semih odaya aniden giren Aynur komiserin selamıyla irkildi. Aynur komiser:
