"Bu otel gayet güzel."
Kadını başımla onaylayıp camdan dışarıya baktım. Binalar falan görünüyordu işte, öyle şatafatlı değildi. Arkamdan sarılan kollara elimi koyup okşadım.
"Derse başlamak ister misin öğrenci?"
Sırıtıp kadına doğru döndüm. O ise direkt dudaklarımızı birleştirip bizi yatağa doğru ilerletmişti.
Hyunjin'i orada bıraktım ama bir sorun olmaz değil mi? Aman ya! Ne sorunu olacak, o kendi yolunu eninde sonunda bulır zaten! Hem kesin geceyi birilerinin evinde geçirir. Bizim evimiz yoktu zaten. Orada yatak falan da yok. Uyuyamıyor orada beyefendi! İlla birilerinin koynunda yatacak. Yılan. Pislik. Nasıl da gözünün önünde cilveleşiyorlardı! O kızıl yellozu gözüm de hiç tutmadı vallahi!
Boynumun ısırılmasıyla gerçekliğe döndüm.
"Buraya odaklan öğrenci. Bir kadın bir erkekten bile dominant olabilir. Anlıyor musun?"
Başımla onaylayınca parmağını göğsümde gezdirdi.
Acaba Hyunjin ile sevişsek kim üstte olurdu? Bence Hyunjin kesin üstte olurdu. Yine de bu kadının dediği gibi alttakiler de dominant olabilir! Düşünüyorum. Hyunjin'in kucağında oturmuşum, ellerini iki yana kenetlemişim ve penisinin üzerine oturup onu zorluyorum.
"Aşık mısın?"
"Çok.."
Gerçekliğe dönüp kendini üzerinden atan kadına baktım. Yatağın kenarında oturmuş sigarasını yakıyordu.
"Sevgilin yok değil mi? Dövülmek istemem."
Bana yaptığı göndermeye gülüp yatakta oturur pozisyona geldim. Ama halim ağlanacak bir durumdaydı. Hyunjin'i düşünmekten başkalarıyla vakit geçiremiyordum. Dolan gözlerimi saklamak amacıyla başımı kucağımı eğip gözlerimi kırpıştırdım.
"Platoniksin ve sırf onu unutabilesin diye başkalarıyla takılmaya karar verdin değil mi?"
Yabancı birinin önünde ağlamak hiç hoşuma gitmiyordu ama kendimi durduramıyordum. Belki de alkolden dolayıydı. Burnumu çekip gözlerimi sildim. Alkolden dolayı falan değil, hepsi p Hyunjin öküzü yüzünden! Beni nasıl, ne zaman kendine aşık etti ki?!
"Hyunjin bir erkek, değil mi?"
Başımı kaldırıp hızla kadına baktım. Hyunjin'i nerden biliyordu.
"Sen nerden.."
"Hyunjin diyerek inledin çünkü."
Utancımla başımı ellerime gömüp küfrettim. Neden yani? Neden!? Şuan çok utanmış hissediyorum.
"Bu kişi bir ihtimal arkadaşın?"
Yüzümü ellerim arasından çekip kadına baktım.
"Müneccim boku mu yedin be kadın?!"
Kafın havalı havalı saçını savurup sigarasının dumanını üfledi.
"Müneccim boku yiyenler benim yanımda zırt kalır be. Ben direkt müneccimim çağ aşmışım. Hah!"
İkimizde sadece bakıştıktan sonra aynı anda kahkaha attık. Bu kadını sevmiştim.
"Salak mısın sen? Madem gaysin ne diye bir kadının teklifini kabul ediyorsun?"
Gözlerimi devirip yanımda ki yastığı kafasına fırlattım.
'İki cinsten de hoşlanıyorum."
"Ya da direkt Hyunjinden?"
Dudağımı büzüp başımla onayladım. Gözlerim yine niye doldu ki?!
"Sende bir fotoğrafı var mı?"
Göz yaşlarımı hızla silip yere düşen telefonumu aldım ve ekranını açtım. Hyunjinden 15 cevapsız arama ve 8 mesaj vardı.
"Senin için endişelenmiş sanırım."
Kaşlarımı çatarak telefonu göğsüme bastırdım.
"Özele biraz saygı kardeşim."
"Sikerim senin özelini ne özelimiz kaldı amınakoyayım."
Doğru. Telefonu ikimizin de görebileceği bir şekilde ayarlayıp ekranı açtım. Ekran panelinden mesajların yarısını göre biliyordum ki önemli bir şey de yazmıyordu. Nerde olduğumu falan soruyordu öküz herif. Galeriye girip Hyunjinle çekilmiş olduğumuz fotoğrafları tel tek kadına göstermeye, her fotoğrafın anısını anlatmaya başladım. O ise beni gayet ciddiyetle beni dinliyordu.
"Sen harbi aşık olmuşsun. Hiç ona açılmayı düşündün mü?"
Telefonu kucağıma indirip başımı eğdim. Düşünmüştüm, o kadar çok düşünmüştüm ki... Ama her seferinde vazgeçmiştim.
"Düşündüm. Ama çevresindekileri görüp hep vazgeçtim. Gay bile değildir belki hatta yüzde yüze yakın!"
Göz yaşlarımı silip burnumu çektim. Öküz Hyunjin.
"Mesaj at ona. Bir otelde olduğuna dair."
"İnanmayacaktır."
"Neden?"
"Tek başıma neden otele gitme gereği duyacağımı iyi biliyordur."
"O zaman beni bahane olarak kullan."
"Nasıl?"