KARANLIK

295 16 12
                                    

Yine o anlardan biri... Odamda tek başıma, dizlerimi kendime çekmiş, zifiri karanlıkta oturuyorum. Ailem daha ne zaman öğreneceklerdi ki gece vakti odamdaki ışığı kapatmamaları gerektiğini?.. Şu an yatağımdan kalkıp ışığı açsam sanki arkamdan biri gelecekmiş gibi hissediyorum. Hele ki şu gördüğüm rüyadan sonra... Genç bir erkek vardı. Yüzünü seçememiştim fakat gözleri üzerindeki kıyafetler kadar siyah, bakışları bir seri katil gibi soğuktu. Ve dik dik bana bakıyordu. Ağzını kıpırdatarak bir şey söyledi ve bir anda yok oldu. Biliyorum, bu rüyada korkulacak hiçbir şey yoktu fakat karanlıkta oturuyor olmam bu rüyayı hatırlamama ve hatırladıkça daha korkunç olmasına neden oluyordu. Gözlerimi kapattım ve başımı dizlerime yasladım. Sessizce ağlıyordum. Bu zamana kadar bu korkumu ailemden başka kimse bilmemişti ve bilmeyecekte. En yakın arkadaşlarım bile... Çünkü onlara söylersem sanki yanlış zamanda, yanlış yerde ağızlarından kaçıracaklarmış gibi hissediyordum. Bilmiyordum, belki de onlara anlatmaktan korkuyordum.

Ağlamanın verdiği, gözlerimdeki yanma hissi artarken yavaşça yataktan kalktım ve ışığı açtım. Kendi kendime verdiğim 'Hiçbir şey yok, korkma.' tesellisiyle birlikte. Yatağıma girdim ve düşünmeye başladım. Aileme bu konuda kırgın ve öfkeliydim. Bu korkumu sürekli hafife aldıkları için kırgın, beni dinlemeyip bunu yapmaya devam ettikleri için de öfkeliydim. Artık uyumalıyım diye geçirdim içimden, ve gözlerimi kapattım.

Sabah kalktığımda üzerimde bir yorgunluk vardı. Okula gitmek için hazırlandım ve aşağıya indim. Annem, babam ve kardeşim kahvaltılarını yapıyorlardı. 'Günaydın.' diyerek oturdum yerime. Üzerimdeki yorgunluk sesime de yansımış olmalı ki, annem 'İyi misin kızım?' diye sordu. 'Neden iyi olmayayım?' dedim ters bir şekilde. Annemse 'Bir sorun mu var Arya?' diye diretti.'Yok dedim ya anne!' diye bağırdım. 'Arya sana noluyor?' dedi babam. Sinirlenmiştim artık. 'Size kaç kere söyleyeceğim gece yatarken ışığımın kapatılmasını istemiyorum diye? Siz, bildiğiniz halde sürekli bunu yapıyorsunuz. Bilmiyor musunuz bu korkumu? Neden sürekli hafife alıyorsunuz? Yeter artık!' diye bağırdım ve çantamı aldığım gibi evden çıktım.

Hızlı hızlı yürüyordum. Okula geldiğimde girişte onu gördüm. Duvara yaslanmış arkadaşlarıyla konuşuyordu. Onu ilk gördüğümde çok etkilenmiştim fakat şuan, bu durumdan fazlası mı yoksa azı mı vardı bilemiyordum.

Sınıfa çıkarken o gruptan Sevda'nın bana doğru geldiğini gördüm. İkimizde birbirimizden nefret ediyorduk ama gel gör ki sürekli onun yüzünü görüyordum. Geldi ve tam önümde durdu. 'Ooo kimler gelmiş?' diye alayla sordu. Ona ters bir bakış atıp yoluma devam ettim çünkü bir şey daha dese ona patlardım. Tekrar yanıma geldi ve kolumu tuttu. 'Bana cevap vereceksin!' diye bağırdı. Ben de 'Bırak kolumu.' diyerek cevap verdim. Beni ittirdi ve iğrenç bir kahkaha attı. Sinirle saçlarını elime doladım, şimdi ise çığlık atıp yardım çağırıyordu. Sabahki ve şimdiki sinirimi ona kusuyordum. Kafamı kaldırdım ve bağırarak 'Bir daha bana bulaşma!' dedim her kelimeye vurgu yaparak. Sonra onun koşarak bize doğru geldiğini gördüm. Hışımla kolumu çekti ve beni ittirdi. Bana çok sert bir bakış atıp 'Ne yaptığını sanıyorsun sen?!' diye bağırdı.Sonra Sevda'nın omzuna kolunu atıp onu sınıfına doğru yönlendirdi. Arkalarındaki şaşkınca ve hayal kırıklığıyla bakan beni görmeden... Onun beni tanıması böyle mi olacaktı gerçekten? Kader dedikleri bu muydu? Onun grubundan bir kızı döverken mi fark etmişti beni? Peki ya gitmeden önceki bakışlarında nasıl bir duyu vardı? Öfke mi, şaşkınlık mı?

Arkamda şaşkınca bana bakan kalabalığa doğru 'Herkes işine baksın!'dedim. Öğrenciler hızlı bir şekilde yanımdan geçip gittiler. Biliyorlardı tabi grubumla baş edemeyeceklerini... Oysa ki tek başımaydım orada ben. Üzerlerinde yarattığım etkiler bu muydu gerçekten? Kimse bilmiyordu ama, ben de buydum işte. Evde karanlıktan korkan, okuldakilere karanlık olan bir kız...

KARANLIĞIN OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin