Yeni bir hakmin kurgusuyla karşınızdayımm yorumlarınızı bekliyorummm 💗
Serin ve rüzgarlı bir sonbahar gecesiydi, Uluçınar esen rüzgarlar arasında biraz da olsa korkutucu gözüküyordu. Bu sert rüzgar birkaç dakika sonra içeride kopacak fırtınaya hazırlık gibiydi. Hastanenin önünde bir adam belirdi. Yanında küçük bir bavul vardı. Simsiyah giyinmişti, kirli sakalları, soğuk bakışları onu gizemli gösteriyordu. Kadın o sırada camdan dışarıyı izliyordu. Orman gibi yemyeşil gözleri aşağıya doğru kaydı. Bu adam kim diye düşündü içinden. Yüzünü tam göremese de adamın gizemli görüntüsü onu etkilemişti.
Adam hastaneden içeriye girdi. Girişte kimse yoktu. bavulunu bir köşeye bıraktı. Birilerini görme umuduyla yukarıya çıktı.
Boş, soğuk odalar arasında geziniyordu. Bir odanin önünden geçerken duraksadı. Geriye doğru birkaç adım attı. Odanın kapısına yaslandı. İçeride kırmızı önlüklü, siyah hırkasına sarılmış, sarı kısa saçlı bir kadın dışarıyı izliyordu. Kapiyi yavaşça tıkladı. Kadın o sesle irkildi. Arkasına döndü. Adam odaya girdi ve kadının yanına yaklaştı. İkisinin de bakışları birbirlerinin gözlerini bulduğunda dışarıda esen sert rüzgar, içlerinde bir fırtınaya dönüştü. İlk defa bu fırtınaya şahit olan kalplerinde şimşekler çaktı, hatta hiç atmamışçasına hızla çarpmaya başladılar. Kalpleri yerinden çıkacak gibiydi. Birkaç saniye birbirlerinin gözlerinde kayboldular. Adam boğazını temizleyerek "Ben Demir, Kemal Demir yeni cerrahım" dedi. Kadın elini Kemal'e uzattı ve yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirdi. "Bende Mine Yıldız, başhemşireyim " dedi.
Kemal Mine'nin gülüşünde kaybolmuştu, birkaç saniye Mine'ye bakakaldı. Sonra Mine'nin sesiyle irkildi. "iyi misiniz?" "i- iyiyim biraz daldım sadece" dedi ve Mine'nin uzattığı elini sıktı. Kemal'in soğuk eli Mine'nin sıcacık eline değdiğinde bir fırtına daha koptu içlerinde. Kemal "bugün nöbetiniz var sanırım" dedi. Mine "Evet ancak hastanede doktor yok". Kemal mine nin söyledigi sözleri garipsedi "artık ben varım" dedi. Mine şaşırdı ve "ilk gunden nöbete mi kalacaksınız ?" dedi. Kemal Mine'nin neden şaşırdığını anlamadı. "benim işim bu, hayat kurtarmak" dedi. Mine ile acile gittiler. Birkaç tane durumu hafif olan hasta vardı. Bir saat kadar sonra eli kesilmiş bir hasta geldi. Kemal Mineden pansuman malzemelerini istedi. Mine hızlıca malzemeleri getirdi ve Kemal dikiş yapmaya basladi.
"Kes"
"Kestim"Bu işlem birkaç kez tekrar etti. Pansuman bitmişti. Mine Kemal'in dikişleri bu kadar hızlı ve mükemmel dikmesine hayran kalmıştı.
Bu kadar yetenekli bir cerrahın bu ücra hastanede ne işi var diye düşündü. Kemal'e sormak istedi ama Kemal çok soğuk duruyordu. Sanki içi kapalı bir kutu, özel hayatını, duygularını o kutuya saklamış ve sımsıkı kilitlemiş. Bütün gün sadece doktorluk yapıyor, hayat kurtarıyor. Bütün işi bu. Mine bunu sadece bir nöbette anlamıştı.
Kemal hastanede, kendi odasında kalıyordu. Gece nöbeti olduğu için biraz kestirmişti. Sabah perdelenin arasından sızan güneş ışığı ile uyandı. Başhekimle görüşmesi gerekiyordu. Koltuktan kalktı. Önlüğünü giydi. Masanın üstünde duran isim kartına şöyle bir baktı "Kemal Demir". Derin bir iç çekti, kartı aldı ve yakasına taktı. Odadan çıkıp başhekimin odasına gitti. Kapının önünde durup yazan isme baktı. "Turgut Ölgü" kapıyı tıkladı ve içeriye girdi.
Turgut gülümseyerek "Günaydın Kemal Hocam" dedi. Kemal de hafifçe gülümseyerek "Günaydın" dedi. "Buyurun şöyle oturun hocam" Kemal Turgut'un gösterdiği koltuğa oturdu. Turgut neşeli bir tavırla "Hastanemize hoşgeldinizz, bugün alışırsınız hastanemize" dedi. Kemal "hoşbulduk, dün gece alıştım" dedi. Turgut Kemal'in dün gece nöbete kalmasına şaşırdı ancak birşey demedi.
Kemal tam gidecekti ki Mine "Günaydın Turguuttt sana çay getirdim" diyerek odaya girdi. Kemal'i görünce duraksadı. "Şey ben bölmeyeyim siz konuşuyorsunuz sanırım" dedi. Kemal ayağa kalkarak "Mine Hemşire gitmenize gerek yok ben çıkıyordum zaten" dedi, hızla odadan çıkıp acile indi.
Turgut şaşkınlıkla "Senin adını nereden biliyor? " dedi. Mine afallayarak "dün tanıştık" dedi. Turgut Mine'nin duygularını biraz da olsa fark etmişti. "Tamam" dedi ve çayını yudumladı. Mine " ben acile gidiyorum Turgut sonra görüşürüz" dedi ve odadan çıktı.
Kemal bir yaşlı teyzeyi muayene ediyordu. "Tansiyonunuz yükselmiş merak etmeyin" dedi. Yaşlı teyze "sağol oğlum, bana Mine'yi getirir misin?" dedi. Kemal yaşlı kadını kıramadı ve "tamam" diyebildi.
Mine'yi bulmak için merdivenlerden çıkacaktı ki Mine'nin geldiğini görünce beklemeye karar verdi. Mine merdivenlerden iniyordu. Son basamağa adımını attığında ayağı burkuldu. Tam düşecekken Kemal onu belinden tuttu. Göz göze geldiklerinde zaman durmuş, içlerinde kopan fırtına durdurulamaz bir hale gelmişti. Sanki kalpleri birbirleri için atıyordu. Birkaç saniye bakıştılar, gözlerini birbirlerinden ayıramıyorlardı.
Sessizliği bozan Kemal oldu. "Mine hemşire iyi misiniz?" dedi. Mine "Bileğim acıyor" dedi. Kemal "Yürüyebilecek misiniz?" diye sordu. Mine "Yürüyebilirim sanırım" dedi. Yürüyordu ancak ayağının üzerine pek basamıyordu. Kemal "isterseniz yardım edeyim yoksa bir daha düşeceksiniz" dedi ve güldü. Mine Kemal'in güldüğünü ilk defa görüyordu. İçinden çok güzel gülüyor diye geçirdi. Sonra mahçup bir şekilde "olur" dedi ve ardından güldü.
Kemal nazikçe Mine'nin elini tuttu ve yürümesine yardım etti. Mineyi acildeki yaşlı teyzenin yanına götürdü. Kemal Mine'nin sedyenin yanındaki sandalyeye oturmasına yardım etti, ardından "Krem ve buz alıp geliyorum bileğin şişmesin" dedi ve gitti. Kemal gittikten sonra yaşlı kadın "Mine kızım iyi misin ne oldu sana" dedi. Mine "iyiyim Ayşe Teyze,sen nasılsın?" dedi. Yaşlı kadın "iyiyim kızım tansiyonum yükselmiş yine, bir sorun yok" dedi.
Birkaç dakika sonra Kemal elinde bir buz ve kremle geldi. Mine'nin önünde eğildi. Mine ayakkabısını çıkarttı, Kemal kremi Mine'nin bileğine yavaşça, onu incitmeden sürdü. Sonra buzu Mine'ye verip "Birkaç dakika bileğine tut, şişmesin" dedi. Kemal gitmeye yeltenmişti ki, yaşlı kadın "ne kadar yakışmışsınız birbirinize maşallah" dedi. Mine'nin yanakları utançtan kıpkırmızı oldu. Kemal şaşırmıştı. Mine boğazını temizleyerek "Ayşe Teyzeciğim Kemal Hocayla aramızla birşey yok bizim" dedi. Teyze buna inanmadı. "Nasıl yok birbirinize bakışlarınızdan belli aşık olduğunuz" dedi.
Kemal birkaç saniye duraksadı. Gerçekten içindeki kuvvetli his, kopan fırtına aşk mıydı? oradan uzaklaşmak istedi, odasına çıkarken yerde bir bileklik gördü. Sahibini bulurum belki diye düşündü, bilekliği yerden aldı, üzerinde bir yıldız vardı, Mine'nin olabilir mi diye düşündü. Sonra bilekliği önlüğünün cebine koydu.
Umarım beğenmişsinizdiirr 💓💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FIRTINA - HakMin
RomanceSerin ve rüzgarlı bir sonbahar gecesiydi, Uluçınar esen rüzgarlar arasında biraz da olsa korkutucu gözüküyordu. Bu sert rüzgar birkaç dakika sonra içeride kopacak fırtınaya hazırlık gibiydi...