Ben Afra, 21 yaşındayım. Bir kaç gün önce Yunus Akgün'ün menajerliğini yapmaya başladım. Henüz yeniyim fakat daha önceden de Yunus'a hayran olduğum için onu hayatım boyunca tanıyormuş gibiyim. Ona alıştığımı hissediyorum..
"Günaydın"diyerek içeri giren kişi Yunus'tu.
Soğuk kanlılığını koruyarak "Sana da"diye cevap verdi Berkan.
Yunus şaşkın bir şekilde dolabının önüne geçti. Hala ne olduğunu anlamamıştı. Kerem bile kendisine günaydın demediyse kesin bir şey olmuştu.
"Ne oldu lan Rize'de gemileriniz mi battı?" Barış'a dönüp göz kırptı. Barış ise kaşlarını çatıp oturduğu yerden kalktı ve odadan çıktı. Yunus dışlanmış hissediyordu. Abdülkerim'e doğru eğilip;
"Herkese ne oldu bi anda."dedi
"Seni ilgilendirecek bir şey değil" cevabıyla şoka uğrayan Yunus,bu konu hakkında daha fazla düşünmedi. En azından çabaladı.Yunus dayanamadı ve sordu;
"Neyiniz var oğlum söylesenize"diyip Kerem'i koluyla dürttü.
"Yunus! Ailevi bir mesele seni ilgilendirmez" diyen Kerem'di ki Yunus için ağırı da buydu. En yakın dostu, ona aileden olmadığını imâ etmişti. Yunus dayanamadı ve yanlarından ayrıldı.
O sırada yanımdan hızla geçen Yunus'a çarpmamak için kendimi sağa doğru attığımda, Kerem ve Mauro'nun güldüklerini farkettim.
İlk defa böyle bir şeyle karşılaşmıştım.
Yunus sinirden ağlarken en yakınları yardım etmek yerine gülüşüyorlardı.
Yanlarına gidip Kerem'e;
"Ne oluyor, gene ne işler peşindesiniz?"diye çıkıştım.
"Ayıp ediyosun Afra bacım" diye kahkahalarla gelen kişi Torreia'ydı.
Ona bakıp kaşlarımı çattım sonra hafif tebessüm edip Kerem'e döndüm.
"Evet, açıklama bekliyorum."
"Ya Yunus'un sünnet düğününü yapacaklar sen boşver."diye bağıra bağıra gülen kişi yine Torreia'ydı.
"Buna ne oldu"diyerek Torreia'yı kastetdim. Kerem sonunda lafa girmişti.
"Yunus'un doğum günü yaklaşıyor, ona sürpriz yapacağız."
"Oğlum adam gibi versenize çocuğun hediyesini, pastasını ne diye üzüyosunuz!?"diye hepsine teker teker kızdığımda;
"O küçücük boyunla konuşma ordan menajerlerin validesi" diye gülümseyen Kerem'e keskin bir bakış attım.
Oysaki benimle Kerem'in arasında pek bir fark yoktu. Ben 1.65 o 1.73..
"Sanki sen çok uzunsun"dediğimde dudaklarını büzüp yalvarır gibi baktı.
Bu konuşmaların hemen ardından Yunus geldi. Gözleri kıp-kırmızıydı.
Oturan tüm kadroya sinirli sinirli baktım. Ne demek istediğimi anlamış olacaklar ki başlarını hafif öne eğdiler. Yunus kolumu tutup;
"Afra yürü bir kaç evrak var diyodun onlara bakalım sonra zaman kalmaz falan uğraşamam ben." dedi keyifsiz bir şekilde.
"Tamam sen git geliyorum be-"dememe kalmadan Yunus beni içeri doğru sürüklemeye başlamıştı bile.
"Sakin ol Yunus kendim yürüyebiliyorum."
"Ama ben seni bekleyemiyorum." yine gözleri dolmuştu. Onun için üzülsemde şuan çok tatlı görünüyordu.
"Onları anlayamıyorum. Ne yapmaya çalışıyorlar bilmiyorum ama Kerem'in söylediklerine göre ben aileden olmadığım için beni ilgilendirmezmiş. Off kafayı yedirtecekler bana yaaa." Bunları orta bir ses tonuyla söylesede her bir yanından bağırmak istediği anlaşılıyordu.
"Seni anlıyorum Yunus ama üzülme bir bildikleri vardır elbet." desem ne fayda..
"Anlayamazsın işte anlayamazsın. Sen hiç canından çok sevdiklerin tarafından dışlandın mı?" diye bağırdıktan sonra yanıma oturdu ve şöyle devam etti.
"Özür dilerim, beni çok sinir ettiler ve eni sonu birine patlayacaktım sana kısmetmiş" deyip gülümsedi.
"Önemli değil. Ayrıca buna dışlanmak diyemezsin onlar senin için-" az kalsın tüm sürprizi mahfedicektim "-onca şey yaptılar yani asla aileden değilmişsin gibi davranamazlar. Üzülme bir iki güne düzelir aranız."
"Sağol Afra iyki benim menajerimsin.Gerçekten çok sağol içim biraz rahatladı." Ona her şeyi anlatmak istedim ama yapamazdım. Daha fazla bu konu üstünde durmadan evrakları çıkardım.
...Burdan yazdığım ilk kitabım umarım seversiniz..❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürpriz- Yunus Akgün
Short Story"Alo, Yunus naber?" "İyi Afra." "Yanına geliyorum şimdi, haberin olsun diye aradım." "Gel, gel."