duz yazili bolum
uzun zaman olmustu duz yazi yazmayali ins sicip batirmam
taslaklarda buldum bu bolumu ve kontrol etmeden atiyorum🚶🏻
oy yorum dostlar
.
.
.
.
.
.Fakültenin arka bahçesinde Yeonjun'u beklerken bir yandan da elimle yüzümü yellemeye çalışıyordum. Ne zaman Yeonjun ile konuşsam yanaklarım kıpkırmızı oluyor ve dudaklarımdan silinmeyen bir tebessüm oluşuyordu.
Yeonjun gelene kadar normal halime dönmek için bir yandan dualar ederken bir yandan da yeni aldığım soğuk suyun şişesini suratımda gezdiriyordum. Çünkü ellerimle yüzümü yellemek bir işe yaramamıştı.
"Ne yapıyorsun?"
Su şişesini yüzümde gezdirmeye o kadar odaklanmıştım ki Yeonjun'un geldiğini duyamamıştım. Hafifçe irkilerek arkamı döndüğümde kafamı kaldırarak kalbimi hızlandıran kişiye baktım. Elleri cebinde, kafasını hafifçe sağa yatırmış bir şekilde gülümseyerek bana bakıyordu.
"Sıcak hava bugün ondan dolayı..." derken sesim sonlara doğru içime kaçmıştı çünkü hava sıcak falan değildi. İkimizin üstünde de mont vardı.
"Sıcaklamanın sebebini tahmin edebilir miyim?" dedi eğilerek benimle aynı hizaya geldiğinde.
Gözlerimi Yeonjun'dan çekerek yerdeki otlara bakmaya başlamıştım.
"Hayır, sus. Az önceyi de unut en baştan başlayalım. Hadi bana burada ne yaptığımı sor." dedim gözlerim tekrardan onun güzel yüzüne döndüğünde.
Yeonjun'un aslında bugün boş günüydü çünkü dersi yoktu. Sadece Yeonjun'un değil çevremdeki herkesin saçma sapan bir şekilde boş günü olduğu için kampüste tek kalmıştım. Şansa da dersim bugün erken bitince fakültenin arka bahçesinde biraz oturmuş, fakülteyi sayısız kere dolaşan çiftleri izlemiştim.
Rahatlık battığı için -biraz da Yeonjun'u çok özlediğim için- Yeonjun'a yazmaya karar vermiştim ve zaten bugün kampüste değil diyerekten birazcık sınırımı aşıp arsızca davranmıştım. Fakat tüm bunları Yeonjun gelmez diye rahatça yapmıştım.
Sonuç olarak Yeonjun beni fakülteden almaya gelmişti ve eve döndüğümüzde mesajlaşmamızın acısını misliyle ödeyeceğimi biliyordum. Hoş, bundan da şikayetçi değildim.
Yeonjun kafasını eğip güldüğünde midemdeki kelebekler kozalarından çıkmışlardı. Karnım Yeonjun'u gülerken izliyorken öyle bir kasılıyordu ki kelebeklere "biraz yavaş kanat çırpın" diye kızasım geliyordu.
Yeonjun kafasını kaldırıp dudaklarındaki silinmeyen tebessümle bana baktı.
"En baştan başlayacaksak her şeyin başladığı evine gidelim mi? Oradan da odana geçeriz. Sonra-"
Oturduğum yerden kalkıp elimle hemen ağzını kapattım. Kaşlarımı çatarak Yeonjun'a bakıyordum ama Yeonjun karşımda arsızca sırıtıyordu.
"Sen cidden utanmaz bir adamsın."
Yeonjun ellerimi tutarak ağzından çektiğinde elimi bırakmadan yüzüme doğru yaklaşmaya başladı. Burunlarımızın uçları birbirine değerken sıcak nefesi dudaklarımı karıncalandırıyordu.
"Bunu bana cigarettes after sex sevip sevmediğimi soran Beomgyu mu söylüyor?" dedi ve dudaklarımızı birleştirdi.
Ellerim istemsizce ensesine gittiğinde Yeonjun'u iyice kendime doğru çekip dudaklarımı aralamıştım. Yeonjun'un dili benimki ile buluştuğunda zaman ve mekan kavramımı yitirmiştim sanki. Ellerim Yeonjun'un ensesinden ayrılıp Yeonjun'un kemerine tutunduğunda ellerimin hakimiyetini de kaybetmiştim artık.