Birtanesinden birtaneme

3 0 0
                                    

Bu yazılanlar hep, canım sevgilime; tüm keşkelerimi iyikilerime, tüm gecelerimi gündüze, her kışımı yaza, her acımı sevince çeviren sevgilime. Birtanem, gün ışığım, bunları okuyor veya okuyabilecek durumda olman dahi içimdeki solmuş çiçeğin yeniden açmasına sebep oluyor adeta. Bir insan gelişiyle getirebilir mi baharı, açtırabilir mi tüm çiçekleri? Sen bana geldiğinde evrenin tüm mucizeleri benim için gerçek oluyor. Bunları sana söylemek isterdim aşkım lakin biliyorsun ne konuşacak gücüm, ne de söyleyebilecek yüzüm var. Gittiğinden beri başı hiç okşanmamış bir sokak kedisi hüznü, boynu büküklüğü var içimde. Halbuki ben sana aşık olduğumdan beri yalnız aşkıma, aşkımıza bükmüştüm boynumu. Gelirsen, hiç oyuncak almamış bir çocuğun ilk oyuncağını alacağımı öğrendiğinde duyduğu heyecan gibi sınır konulamaz bir telaş ve sevince kapılacağım. Geç kalınmış bir telaş, sevinç  belki fakat öyle güzel ki, zamanını umursamak mümkün değil. Hatırlıyorsun değil mi biz birlikteyken sürekli ben bir şeyler yazıp silerdim, sen de çok sinirlenirdim bu duruma. Tartışmak istemezdim, yine de durduramazdım kendimi çünkü seninle konuşurken hem giydiği tişörtün yüzde kaç pamuk olduğunu bile söylemek isteyen bir kız çocuğu, hem de ondan sıkılırsın diye köşe bucak korkularının arasına sıkışmış genç bir kadınla savaşıyordum içimde daima. Canım, canımın içi. Neler yazıp sildim yokluğunda, gördükçe gözlerimin dolduğu o mesaj sayfasında.. eğer bilseydin oturup bendeki sen eksikliğime benimle beraber ağlardın biliyorum çünkü öyle acıyordu ki içim kendi omuzlarımın sırtlayamayacağı ağırlıkta cümleler sarf ediyordum kendime. Aşkım, seni çok özledim. Aşkını, sevgini daima özlerim ama öyle çok özledim ki seni, fark etmeden kalbimi kırışlarını dahi özledim. Sen yokken kimseye ayrıldık diyemedim sevgilim ama edebiyat dersindeyken pazartesi günü hoca bir soru yazarken senin adını kullandı. Öylece bir isimdi onun için, herhangi bir isim, nereden bilebilirdi ki tek harfini durduğumda aklımı yitirebilecek kadar çok seviyordum seni. Adını görür görmez durdurulamaz şekilde, dersin ortasında ağlamaya başladım. Çıkabilir miyim dışarı dedim, öğretmenim iyi olup olmadığımı sordu cevap vermedim, öylece gittim sadece senin de gittiğin gibi. Tuvalete girdiğimde ders boyu ağladım ve dönmek zorunda olduğum için döndüğümde herkes bana anlam veremez şekilde bakıyordu, o insanlara bile beni terk etmen öyle imkansız gibi anlatmıştım ki kimsenin aklına gelen ilk seçenek bu olmamıştı. Ertesi gün bir çocuk geldi yanıma yakışıklıydı, kibar da biriydi ve "konuşma şansımız var mı" gibi bir cümle kullandı (ne komik yüzüme bakarak söylenen tek cümleyi tutamadım aklımda oysa senin iki senedir söylediğin en ufak detay saatlerce unutmamak için çalışmışım gibi ezberimde) ve ben de ona sevgilim olduğunu söyledim. Yoktun birtanem, yoktun. Ama yokken bile varlığın diğer insanların yanımdayken sahip olabildiğinden, olabileceğinden o kadar fazlaydı ki gitmen hiç inandırıcı gelmiyordu düşününce. Dün gece saat 04.00 civarında bir deprem oldu mesela, uyanıktım o sırada ağlıyordum çünkü en sarsıcı deprem içimde yaşanıyordu ve bir an olsun onu durduramıyordum. Aşkım, ben sana boynum bükülmüşçesine birdenbire öyle aşık oldum ki, tüm doğal afetler yaşadığım evin içinde sırasıyla yaşansa, bu kadar yıkıcı olmazdı benim için. Belki de ben bir gün dönebileceğin ihtimaline tutunarak yalnızca kendimi kandırıyorum, ama senin döneceğine inanmak o kadar güzel ki böyle bir ömür boyu kandırabilirim kendimi. İkizalev. Sen benim ikizalevimsin. Kış güneşim, kardelen çiçeğim, sen benim her şeyimsin ve bu benim senden başka hiçbir şeyim olmadığı için öylesine komik ki.. ailem, evim, yuvam. Bir yuva terk edebilir mi insanı? Ediyormuş, bir yuva beni terk etti ve benim ona dönmem hiçbir şey ifade etmiyor. Sevgilim, sana yalvarıyorum bir an olsun özlersen, bir an olsun benimle konuşmak istersen bana bunu söyle. Tüm gün telefonum elimde senden mesaj beklerken yüzümün alacağı hali ben bile merak ediyorum doğrusu. Güzelim, güzel sevgilim. Bu belki sana tuhaf gelen bir hitap şeklidir ama öyle güzelsin ki severken içim gidiyor. Birtanem, benim sana yazacak gücüm yok fakat beni özleyeceğin umuduyla öyle yanıp tutuşuyorum ki bugün içtiğim sigaranın dumanını üfledim havaya, belki sana haber verir diye. Söylesene, "Bu üflediğim duman, sana veriyo' mu haber, seni veriyo' mu bana?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 23, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İlk ve Son Aşkıma'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin