CIRTLAK PEMBE

27 3 2
                                    

Kapının ardından fare yavrusunu andıran sesler geliyordu. İçerisi büyük ama iki farklı dünyayı andırıyormuş gibiydi. Bir tarafta (Carol'ın tarafı) klasik kitapların olduğu kadar gizlenmiş biçimde romantik kitaplarında yer aldığı kocaman bir kitaplık ve diğer tarafa kıyasla gayet düzenli ve sade renklerin yer aldığı o sakinliği anlatan bir atmosfer varken diğer tarafta (Julia'nın tarafı) her yerde rengarenk ipler ve her an bir yerlerinize batabilecek olan iğneler vardı. Neden mi? Çünkü Julia mendillere ve bulduğu bütün düz kumaşlara küçük tavşan poposu işlemeye bayılırdı...

İki genç kız da aynanın karşısında dikiliyordu. Carol bir anda Julia'nın önüne geçerek elindeki altın ama bir o kadar da şık kolyeyi kardeşinin boynuna taktı ve Julia'nın okyanus mavisi gözlerine bakarak aşağı inince yapması gerekenler hakkında küçük öğütler vermeye başladı. "Sakın onun karşısında pısırık olma tamam mı? Sağlam bir hanımefendi olacaksın." Julia dikkatle dinliyordu.

"Onu Saygıyla selamla. Böyle şeylere çok takıntılı.", diye devam etti Carol.

Julia, "Tamam aklımda tutarım...", bıkkın bir ses tonuyla konuşmuştu. Ablasını rahatlatmaya çalışıyordu.

Kapı hafifçe tıklatıldı. Hizmetliler kapıyı aralayarak, izin isteyip içeri girdiler. Aralarından esmer ve minyon tipli olanı Carol'a Lord Jayce Varian Marisoll'ün geldiğini ve Madam Adelia'nın (anneleri) onları aşağı çağırdığını haber verdi. Carol biraz tedirgin oldu. Küçük kardeşinin nasıl davranacağını kestiremiyordu. Julia'nın artık olgunlaşıp güçlü ve kusursuz bir leydi olmasını istiyordu. Jayce'in önünde dik durmasını. Julia'ya güveniyordu.

Julia usulca ablasının koluna girdi. Kolunu sıvazlayıp,"Rahat olalım... gergin olmanın buna bir faydası olmaz.", dedi, hafifçe kıkırdayıp.

İçten içe kendi de gergindi fakat ablasına söylediği gibi düşünmeye çalışıyordu.

Carol iç geçirdi ve sonunda gülümsedi. "haaah.. Peki Jully öyle olsun.", dedi ve iki kız kardeş odadan çıktılar.

Herkes salondaydı. Gülüşmeler, kıpırdamalar merdivenlerden işitiliyordu. Carol son bir deneme yapmayı teklif etti. "Evet eteğinin ucunu tut... sonra yavaşça eğil.. ve lordu selamla..."

Julia ablasının bu hallerini seviyordu. Çünkü dalga malzemesi çıkıyordu. Julia, "Tamam bu kadar yeterli istiyorsan önce sen selamla Carol."

Carol,"kalp krizinden giderim olmaz tch tch katiyen.", dedi bir elini göğsüne yaslayarak.

Julia onun abarttığını düşündüğünü gösteren bakışlar attı.

Carol abartma lütfen.

Anlam verilemeyen provalardan sonra evin hanımı, iki genç kızın annesi ve kocasının erik ağacı madam Adelia merdivende saklanan minik farelere seslendi. "Ah nerede kaldınız... çabuk hadi, hadi!", dar bir kırmızı elbise giymişti yine ve yine o vazgeçemediği pembe cırtlak rujunu sürmüştü.

Julia burnundan güldü,"Pardon", deyip boğazını temizledi.

Adelia gözlerini sonuna kadar açıp ikisinide azarladı. "Gülünecek bir şey göremiyorum küçük hanım? çabuk aşağı, hadi! oyalanmayın tch tch tch.", dedi hızlı bir şekilde.

Rap dünyasına yeni bir isim, yeni bir ışık... Madam Adelia, iki kız da başını peki anne dermiş gibi salladı. Sonra kol kola girip minik minik adımlarla merdivenden indiler.

Kızlar annelerinin arkasında bir adım geride durarak salona giriş yaptılar.

Sonunda.

Julia

Her şey bu an içindi sanırım. Carol abartıyormuş. Kuzeyin ulu mu ulu dükü Varian Jayce Marisoll. Gözlerini bize doğru dikmiş oturuyor. Sanırım o da annemin rujunu demode buluyor. Gülse ortam yumuşayabilirdi. Salon gereksiz soğuk. Babam o kadar para harcıyor tanrım... Carol'un dediği gibi onu selamladım. O sadece bize baktı. Bu haksızlık değil mi? Onunda bize selam vermesi gerekti...

Varian gözlerini Adalia'ya çevirdi.

Carol

Güzel gözleri olduğunu duymuştum ama bu kadarını tahmin etmemiştim. Şu yeşil gözlere bak... Tanrım bu çok göz alıcı... yanaklarım yanıyor... Annemin rujuna niye bakıyor?

Adalia'nın rujunun komik olduğunu düşündü. Sonra bakışlarını Carol'a çevirdi.

Ha... bana baktı.

'Carol minik bir boğaz temizlemesi yaptı. Sonra etrafla ilgileniyormuş gibi yapmaya koyuldu.'

...

Adelia kızlarını Varian'a gösterdiği için içten içe gururluydu çünkü Varian'ı memnun etmek bütün zenginlik kapılarının açılmasına bedeldi.

İlk önce rujunu düzeltmekten başla Adelia...

Kızlarından birisi elbet Varian ile evlenirse belli bir maddi güçleri olacaktı. Kontun Adelia'nın harcamalarına bütçe yetiştirememesi ayrı bir meseleydi. Bazen hizmetlilere maaşlarını eksik vermek zorunda kalıyordu. Karısına kıyamıyordu.

Varian kızları süzdü kısa bir süre boyunca. Bacak bacak üstüne atıp Kont Magnus'a döndü. Hafiften başını yana eğip ukala bir şekilde sırıttı," Küçük olan fazla iddialı görünüyor Magnus? neredeyse beni dövmeye kalkışacak gibi."

Kont terini silip sahte bir gülüşle," Ahahaha... o hep öyle bakıyor lordum.. bakışları öyle onun.", diyebildi.

Adelia Julia'ya göz pörtletip tısladı kimseye fark ettirmeden. 'kimse görmedi Adelia merak etme.'

Julia tek kaşını kaldırdı ve Varian'a dediği gibi bakmaya başladı sonuçta öyle bakıyormuş ya? "Sizin gözleriniz bozuk herhalde.", diye söze girdi Julia.

Carol dediği anda ağzını kapattı. "benom bakoşom oylodör.", Julia inatlaşmaya devam ediyordu.

Julia lütfen.

CaroliaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin