0.2

135 12 14
                                    

"Aşağıdayız Lali." dedim Lisa telefonu açar açmaz. Şoför koltuğundaydım, Jisoo yanımda, Jen de arkamda oturuyordu. Tabii ki Yeryüzü Cehennemi klasiği olarak benim arabamla gidilecekti. Bunun temel sebebi hep en az içen kişi olmamdı. O kadar az içiyordum ki çevirmelerde yaptıkları alkol testinde sadece bir kere çuvallamıştım. Az içiyor olmaktan memnundum, kontrol edemediğim durumları sevmezdim. Ayrıca Lisa'nın sarhoş rezillikleri bana yetiyordu.

"Beş dakikaya geliyorum." Arabanın hoparlöründen gelen sesi heyecanlıydı.

"Beş dakika önce başlasaydın ya hazırlanmaya." dedi Jisoo huysuzca. Şakaklarındaki ellerini indirerek kollarını önünde bağlamıştı bunu söylerken. Yorgundu. Belli olmaması için gözlerinin altına sürdüğü kalın kapatıcı tabakası ve koyu renk göz makyajı bunu kapatamıyordu.

"İniyorum hemen Jichum, sinirlenme." dedi Lisa telefonu kapatmadan önce.

Dikiz aynasından kontrol ettiğim Jen de moralsizdi, enerjisinin düşüklüğü hareketlerine bile yansıyordu. Bu gece dışarı çıkmayı çok istemişti ama sanki zorla getirmişiz gibi duruyordu, halsizdi. Bu aralar hep böyleydi, seasonal depression diyip geçiştiriyordu. İşiyle ilgiliydi muhtemelen o yüzden çok üstüne gitmiyorduk. Özel sektör zordu, üstüne bir de moda sektörü... Bir şeyler sormuyorduk çünkü hazır olduğunda paylaşacağını biliyorduk. Çok yakındık ama hepimizin sınırları vardı ve bu uzun süreli arkadaşlık bizi birbirimizin sınırlarını fazlasıyla öğrenmeye itmişti.

Lisa da inadına yapar gibi hiperaktif modunu açmıştı bu aralar. Hepimizde bir yorgunluk varken onun enerjisi tavandı. Zaten kıyafet seçimlerimize bile yansıyordu bu.

Ben klasik küçük siyah elbisemi giymiştim, kalın askılıydı. Sarı saçlarımı alçak bir topuz yapmıştım, kulağımda inci küpelerim vardı, yüzümde de makyaj namına sadece rimelim ve hem dudağıma hem yanağıma kullandığım rujum vardı. Jisoo dizinin üzerinde biten uzun kollu siyah elbisesini giymişti, etekleri simliydi. Saçları sanki tarayıp çıkmış gibi duruyordu ama dalgalandırmıştı. Jennie'nin üzerinde pileli lacivert eteği ve takımı olduğu belli olan üstü vardı. Saçlarını sadece düzleştirmişti. İşten çıkıp geldiği için en sademizdi.

Arka sağ kapı açıldığında üçümüz de dönüp ona baktık.

Vücuduna oturan sarı elbisesini giymiş, saçlarını düzleştirmişti. Bir grup Bratz bebeğinin içindeki Teletubbie gibi duruyordu.

Koltuğuna yerleşince sırıttı. "Hadi gidelim, bitches!"

Lalis grubun gün ışığı rolünü hakkıyla yerine getirip yol boyu cıvıldayarak hepimizin modunu yükseltti. Konudan konuya atladı, arada çaktırmadan ya da çaktırmamaya çalışarak hepimizi yokladı. Bazen bunu işi gereği istemsizce yapıyordu ama bu sefer isteyerek yaptığını düşünüyordum.

Mekana girerken Jisoo da yavaştan enerjikleşmeye başlamıştı. Önden Lisa ve Jisoo girdiler, arkalarından ilerleken Jennie'nin koluna girdim. Gülümsedi.

Yeryüzü Cehennemi, adı üstünde cehennemi andıran bir mekandı. Girişte küçük bir çıkıntıdan sonra hemen pist başlıyordu. Sol tarafta bar vardı, pistin iki yanında da yere yakın masalar ve rahat koltuklar vardı.

Geniş pisti aydınlatan loş kırmızı ışıklar, bardaki koyu lacivert spot ışıkla karışıyordu. Dans pisti cehennem ateşiydi, kalabalıktı, kırmızıydı. Bar ise yanan günahkarların serinlemesi için vardı, soğuktu, maviydi.

Mekan Namu ve iki arkadaşının ortak ürünüydü. Mekan açma fikrini ortaya Namu atmıştı, biri çizmişti, diğeri de ortaya konan paranın büyük oranda sahibiydi. Ortaklık payları da ortaya koydukları paraya göre değişiyordu tabi. Mekan açtıklarından birkaç ay sonra patlamıştı ve üç senedir başarıyla ayakta duruyordu. Çoktan harcadıkları parayı çıkarmışlardı. Hatta o kadar çok talep oluyordu ki neredeyse rezervasyonla alıma başlamışlardı, bir başka şube açmayı bile düşünüyorlardı.

I Did Something Bad. rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin