Kızımın ellerinden tuttum ve şunları söyledim:
-hadi melisa lütfen bak canım hadi bu eteğin daha güzel hem de bak pembe pembe tam istediğin gibi
-hayır anne istemiyorum. Ben şortumu giyineceğim.
Daha 3 yaşında olan kızım melisanın bu kadar ısrarcı olması benim de hoşuma gitmeyen bir durumdu ama bir şey de diyemiyordum nedense...
Evden bir telaşla çktık. Birden irkildim.
Telefonum çalıyordu. Arayan eşim Meriç'ti. Aceleyle açtım:
- efendim canım
- Canan nerde kaldınız ?
- geliyoruz hayatım. Kızın biraz huysuzlandı nedense.
- tamam bekliyorum.
Kızımı biraz sonra anneannesine bırakacaktım. Ondan dolayı arabaya hızlıca geçtim. Biraz yol aldık. Yine telefonum çalıyordu. Arayan patronumdu:
- canan hanım şirketin son ihalesi için hazırladığın dosya nerede ?
- masamın altındaki son çekmecede efendim.
- tamam geç kalmayın canan hanım.
- peki efendim.
Bugün Meriçle evlilik yık dönümümüzdü. 4. Yılımıza giriyorduk. Ama bugün herşeyde karşı cansız bir konuşması vardı. Her şey üst üste mi geliyordu ? Yoksa ben mi böyle düşünüyordum ? Şirketteki son ihaleyi de kaybetmiştik. Şimdi Meriç ise bambaşka davranıyordu. Neler olacağını bilemezdim.
Neler yaşayacağımı da . Ama içimde bir huzursuzluk vardı. Sanki bir şeyler ters gidecekmiş gibi .
***
Hastanedeydik. Kaza yapmıştım. Melisa nasıldı ? Küçücük bedeni dayanır mıydı ? Dayanamazdı tabi. Bir an ellerinden tutup evimizin gül ve leylaklarla dolu bahçemizden geçtiğimiz günleri anımsadım. Nasıl da koşardı kucağıma..
Birden odanın kapısı açıldı. Meriç gelmişti .
- meriç ben nasıl oldu ... Sözümü kesti. Onun böyle her şeye karşı acımasız ve soğuk davranmasından bıkmış olsam da elimden bişey gelmezdi. Dinlemeye başladım:
- bak canan belki birazdan söyleyeceklerim karşısında şoka uğrayacaksın ama beni affet lütfen. Ben artık yürütemiyorum bu ilişkiyi çünkü... Ben artık hayatımı başka birine adadım. Bilemiyorum nasıl söyleyeceğim. Ama inan bana mecbur kalmasam seni sevmesem bile bunları yapmak zorunda asla olmazdım. Ben en kısa zamanda yollarımızı ayırmak istiyorum. Bir de...
- bir de ne ? Ciddi misin sen ? Neler saçmalıyorsun ??
Dilim damağım kurumuştu. Herşeyi melisayı bile unutmuştum. Ne yapacağımı bilemez haldeydim ağlıyordum ama güçlü kalıp dinlemeye devam ettim :
- melisa..
- ne oldu melisaya bişey mi var kızım nerde , durumu nasıl ???
- melisa gayet iyi kazadan yara almadan kurtulmuş. Allah bize bağışladı onu. Anneannesinin yanında şu anda.
- evet ?
- geçen sen işteyken melisayı yemeğe götürmüştüm. Sana söylemedik ama orda birden bayıldı. Hastaneye götürdüm. Kısa bir muayene sonrası ... Losemi olduğunu öğrendim ve artık , dedi ve ağlamaya başladı. Ne yapacağımı hiçbir şekilde bilemiyordum. Kızım minicik elleri daha gelişmesi bile tamamlanmayan küçücük bedeniyle lösemi hastasıydı. Eşim dediğim adam ise başkasını seviyordu. Ve ben ne halt yiyeceğim diye düşünüyordum. Meriç karşımda ağlamamı bekliyordu. Ama ağlamayacağıma o an söz verdim. Dimdik duracaktım. Ama dayanamadım ve birden patladım:
- böyle bir şerefsizliği ancak sen yaparsın. Kızım lösemi hastası benden sakladın. Şimdi ise bırakıp gidiyorsun. Kızını da bırakıp. Herşeyi bırakıyorsun. Senden de bu beklenirdi ya aferim gerçekten. Şimdi karşımda bir saniye daha durma sakın !!
- bak böyle yapmak zorunda değilsin , derken birden kendimi küfür ederken buldum
Devamı geleck :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her şey güzel olacak
RandomMinik ellerinden tuttuğum günleri hatırlıyorum . Ayak parmaklarına basarak yürürdü . Kalemimden dökülen satırlar gözyaşlarımla birlikte akıyor. Burda acı da var keder de mutluluk da . Biraz zor oldu bu 25 sene . Ama atlattım . Şu an sadece kahvemin...