Satır arası yorum ve voteları unutmayalım.
Queen-Another One Bites The Dust
Jungkook sırt çantasının tek askısını çıkararak önüne çekerken küçük gözünden ucunda minik bir araba takılı anahtarı çıkarmış ve dükkanın kapısını açarak yavaşça içeri girmişti. Tüm gece havasız kalan yerin havalanması için kapının önüne bir taş koymuş ve sırtındaki çantayı da tamamen çıkarıp arka odadaki dolabına koyarken dudaklarını ıslatıp ceketini de çıkarmıştı.
Dün gece teslim edilen egzoz borularını almak ve sayımını yapmak için eline aldığı defterle arka sokaktaki teslim alanına giden kapıyı açtığında yerdeki üç büyük kutudan birinin açıldığını görüp kaşlarını çatmıştı. Yere eğilirken elindeki defteri de bir kenara bırakmış ve kutuyu tamamen açmıştı beş tane olması gereken özel üretim borulardan sadece üç tane vardı. Jungkook yaklaşık beş yıldır burda çalışmasına rağmen daha önce hiç kutudan bir şey çalındığına şahit olmamıştı, kaldı ki bu kalp şeklinde borular da düzenli müşterileri Chaeyoung tarafından sipariş edilmişti, patronu kesinlikle hasarı karşılamak isteyecek ama borular özel üretim olduğundan ve şimdi az bir miktar sipariş edileceğinden çok daha büyük paraya patlayacaktı.
Derin bir nefes verip dilini yanağının içinde gezdirerek defterini de yerden alıp kalkmış ve kutuları bir bir içeri taşımıştı, şimdi dün geceki kamera kayıtlarını izleyip şanslıysa bunu yapanları bulabilirdi. Odaya geçtiğinde video kayıtlarıyla işi bittiğinde direkt yarım kalan tamirat işlerine döneceğinden mavi çalışma tulumunu giymiş ve bilgisayarın başına oturmuştu. Dün anlaşmalı oldukları kargo şirketinden gelen teslim edildi mesajına telefonundan bakmış ve saat 3.42'den sonrasını izlemeye başlamıştı. Yaklaşık bir saat sonra kamera açısına giren 1964 model mustang'le sinirli bir şekilde burnundan nefes vererek gülmüştü. O arabaya binen kişinin paraya ihtiyacı olması imkansızdı ve buna rağmen boruları çalmış olmaları sinirlerine dokunuyordu.
Kamera saat beşten sonrasını sabah saydığı için neyse ki otomatik olarak gece görüşünü kapatmıştı bu da Jungkook'un gözü önündeki tüm detayları görmesini sağlıyordu ve buna arabanın turuncu rengi de dahildi önce sürücü koltuğundan dar pantolonu ve sprey boyalarla bezenmiş deri ceketiyle kahverengi saçlı bir çocuk inmişti. Rahat hareketlerle direkt kameraya ilerlerken yaklaştıkça saçlarının ucundaki yeşil tutamlar da göze batıyordu başını kaldırmadan elindeki şapkayı kafasına geçirmiş ve sonra dudakları arasındaki sakızı çıkararak kapının hemen üstünde yer alan kameraya yapıştırıp görüntüyü neredeyse tamamen kapatmıştı, Jungkook neredeyse diyordu çünkü şu an geldikleri turuncu arabanın sadece yolcu kısmındaki penceresi gözüküyordu dikkatini çeken bu detaya daha sonra pencerenin indirilmesi ve pembe saçlı bir çocuğun gülerek arkadaşına yapma diye bağırışı kulaklarını doldurmuştu.
Bundan sonra kamerada hiçbir şey gözükmüyor ve iki kişi 15 dakika içinde orayı terk ediyordu. Jungkook telefonunu çıkarırken patronu Jongin'i arayıp ona olanları anlatmış ve sesinden bile üzüldüğü belli olan patronu kendisinin gün içinde polise uğrayacağını söyleyerek Jungkook'a teşekkür edip telefonu kapatmıştı. Eline aldığı çubukla tekrar arka sokağa açılan kapıya gittiğinde bu sefer başını direkt kameraya çevirmiş ve gördüğü sakızı elindeki çubukla alıp kenardaki çöpe atarken bir mendille de lensi iyice temizlemişti. İçeri geçtiğinde kapıda gördüğü Hoseok'la şimdiden ne olduğunu anlamış şekilde gülmüş ve Hoseok da aynı şekilde karşılık verdiğinde yanına gelen adama sarılıp konuşmuştu.
''Bir gün de arabanı tamir ettirmek için gelsen de eğlensem seninle.'' Hoseok bu lafıyla gülerek omuz silkmiş ve Jungkook tamirhanenin büyük kepenklerini açmaya başlarken arkasından onu takip ederek konuşmuştu. ''Akşam yarış var, yazdırdım bile adını.'' Tüm kepenkler açıldığında mavi tulumlu genç elini çırparak ona dönmüş ve konuşmuştu. ''Gelmeyi düşünüyordum zaten, biri borulardan birini çalmış belki bulurum onu orda.'' Hoseok'un kaşları her cümlede daha da çatılırken en sonunda kollarını birbirine bağlamış ve konuşmuştu. ''Burda hırsızlık olmaz, tanıyor musun yapanları?'' Jungkook sorusuna karşılık başını olumsuz anlamda sallarken bastığı düğmeyle lifte takılı arabanın da yükselmesini izliyordu. ''Hayır, ne arabayı ne de içindekileri buralarda gördüm.'' Hoseok'un yüzündeki düşünceli ifade dağılmazken derin bir nefes verip Jungkook'un omuzunu sıkmış ardından dudaklarını ıslattıktan sonra konuşmuştu. ''Gece bakınırız etrafa Namu ve Yoongi olacak bizimle.'' Jungkook onu onaylarken elini kaldırarak kapıdan çıkan adamın arkasından sallamış ve havada asılı duran koyu mavi 1967 model Mustangine bakmış tulumunun kollarını sıyırarak dövmelerinin ortaya çıkmasını sağlarken ellerine eldivenlerini giymiş ardınde arabanın altına geçerek klasik kontrollerine başlamıştı.
Jungkook çıkma saati yaklaştığından elindeki eldivenleri çıkarırken bu gece yarış olduğu için gece mesaisine kalacak arkadaşlarına iyi şanslar dileyerek el sallamış ve girdiği odada üstündeki tulumdan kurtulup kollarına bulaşmış yağları da temizlemişti. Altına siyah baldır kısımları yırtık bir pantolon üstüne ise bol, baskılı siyah tişört ardından deri ceketini geçirmişti. Ayağındaki spor ayakkabıları ağır siyah postallarıyla değiştirirken saçlarını karıştırmış ve çantasını da alıp işini saatler önce bitirdiği tamirhanenin dışında park edilen arabasına binmişti. Yarışlar sürekli aynı yerde yapıldığından arabasını çalıştırıp ezberlediği yolları aşmış ve bir sokağı döndüğü an karşısına çıkan dizili onlarca modifiyeli araçla gülümsemişti.
Penceresini açarken insan kalabalığı yüzünden yavaş ilerlemeye başlamış arabasının kaputuna vurarak onu selamlayanlara aynı şekilde karşılık vermişti. Şimdi sadece yarışacak arabaların dizildiği yere geldiğinde arabayı durdurarak inmiş aynı anda kendisinin onları aramasına izin vermeyen Hoseok, Namjoon, Yoongi üçlüsü yanına gelerek ona sarılmıştı. Yoongi Jungkook'un arabasına kalçasını yaslarken Namjoon konuşmuştu. "Bugün yeni bir isim var yarışta." Namjoon, çocukların kullandığı lakapla Namu'nun ağzından çıkanlarla Jungkook başını Hoseok'a çevirmiş ve ikisi de aynı şeyi düşünürken Hoseok sadece omuz silkmişti.
Yoongi şimdi ikisine gözlerini kısarak bakıyorken yerinde doğrulup onlara bakmıştı. "Ben sormadan anlatın isterseniz." Namu ise sevgilisinin sert sesiyle bu sesin hedefi olan ikiliye acıyarak bakmış fakat kendisine olmadığını bildiği siniri yatıştırmak için Yoongi'nin beline arkadan sarılırken omuzuna da çenesini yaslayıp mırıldanmıştı. "Çıkar yakında kokusu bebeğim." Yoongi başını sallayarak onu onayladıktan sonra dikkati dağıldığı için Namu'ya dönerken Jungkook bu hallerine gülmüş ve sokakta artan seslerle başını yola çevirirken arka arkaya gelen pembe ve turuncu arabalarla kaşlarını çatmıştı. "Hoseok." Şimdi kendisi gibi kaşlarını çatarak o tarafa bakan Hoseok ne olduğunu anlamış gibi güldüğünde duran arabalardan önce turuncu olanın kapısı açılmıştı.
Jungkook'un bugün kamera görüntülerinden tanıdığı kişi arabadan indiğinde gözündeki yuvarlak güneş gözlüklerini geri iterek ağzındaki lolipopu çıkarmaya tenezzül bile etmemiş sadece arabasının kaputuna oturarak yanına gelenlerle konuşmaya başlamıştı. Şimdi de pembe arabanın kapısı açılırken önce görüş açısına sivri topuklu botlar girmişti Jungkook'un ardından siyah deri ve dar bir pantolon, gözleri ışıldayan boncuklarla bezenmiş ceketteyken arabadan inen çocuk pembe saçlarını geriye atmış ve turuncu arabanın yanındaki çocuğa ilerlerken Yoongi de bu sırada bakışlarını izlediği yanındaki Jungkook'a karşı alayla fısıldamıştı. "Ah, çok eğleneceğim..."
Jungkook bunu duymamazlıktan gelerek yavaşça pembe arabaya ilerlemiş ve arkasına geçtiğinde gördüğü kalp şeklinde iki tane egzoz borusuyla hafifçe gülmüştü. Şimdi tüm taşlar yerine otururken omuzunun üstünden tanımadığı ikiliye baktı, ikisi de zaten onu izlediğinden göz göze gelmeleri kaçınılmaz olmuştu ama onu asıl şaşırtan kendisini izleyen ifadesiz yeşil saçlının yerine pembe saçlı adamın gülümsemesi ve sanki neler döndüğünü biliyor gibi kendisine göz kırpıp önüne dönmesiydi.
Jungkook ve Hoseok haklıydı, burda hırsızlık olmazdı ama zaten aradıkları hırsızlar da burdan değildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
promiscuous | jikook
FanfictionJungkook yarışlarına ve kasabalarına birden giren bu pembe saçlı çocuğun aklını da bu derece meşgul etmesine sesini çıkarmamıştı.