AGAVE
Gökyüzü savaşlarda ölen binlerce masuma katledilirken sessizce attıkları ve kendisinden başka kimsenin duymadığını düşündüğü doğanın çığlıklarına hayvanların nedensizce katledilirkenki gözyaşlarına Galata ile Kız kulesinin sadece bakışıp bir türlü kavuşamamasına İstanbulun dillere destan güzelliğine rağmen yalnız oluşuna dayanamamış ve bardaktan boşalırcasına ağlamıştı.
Böyle havaları çok severdi genç kadın dünyadaki pislikler bir an temizleniyordu böylelikle keşke yürekler de temizlenebilseydi içindeki pisliklerden yağmur sonrası toprak kokusunu koklamayı çok seviyordu müzik de ona arkadaşlık ediyordu.
Kalabalığı ile meşhur kızımız İstanbulu çok seviyordu genç kadın daha yeni gelmişti İstanbula ama buna rağmen çabuk kaynaşmışlar sanki kırk yıldır evi yuvası burasıymış gibi hissetmeye başlamıştı genç kadın.
Bugün tatil günüydü evinde inzivaya çekilmiş dinlenmiş kendime bakmıştı yağan yağmuru da izledikten sonra dayanamamış ve kulaklığını alıp kendini dışarıya atmıştı.
...
Nereden de çıktı bu yağmur? diye kızdı genç adam ulan İstanbul yağacak zamanını buldun tam da diye söylendi genç adam oldu olası yağmurlu havaları sevmezdi ıslanmazdı. Evinden dışarı çıkmayı hiç sevmezdi kırk yılın başı babasından yadigar hayatını idame ettiren sahafı çırağına bırakmış ve dışarıya çıkmış onda da yağmura yakalanmıştı tekerlekli sandalyeyle çevredekilerin yardımıyla korunacak köşeye geçebilmişti insanların bakışından nefret ediyordu yazıklayan bakışları kahrediyordu genç adamı o an sahaf dükkanında sobasının yanı başında kitaplarının dibinde yani ait olduğu yerde olmak istedi off çekerek derin bir nefes verdi...
Yağmurun dinmesi ile eve gitmek üzere hareketlendi ama yapamadı bir daha denedi olmadı denedi olmadı mekanizması az önceki kargaşada hasar görmüştü bulunduğu mevki de insanların çok olmadığı bir yerdi ve şimdi cuma namazı için camiye gitmişlerdi olanlar da kadındı ve yardım etmiyordu. İşte şimdi mahfoldum diye söylendi yapacak bir şeyi yoktu çaresizce yoldan geçen birisinin yardımını bekleyecekti. Çırağı da bu saatte camide olurdu ona ulaşamazdı telefonu kapalıdır diye tahmin etti ve yanılmadı genç adam. Çaresizce ellerini başının arasına aldı.
Bu saatte bu yol daha rahat olur diye düşünmüştü genç kadın biraz daha tenha bir yeri tercih etmişti kulaklıkta çok sevdiği bir müzik çalıyordu ve mutluydu hayallere dalmış yürüyordu ki birden durdu solunda ileride bir adam tekerlekli sandalye ile duruyordu arkası dönüktü ama sanırım yardıma ihtiyacı var diye düşündü bir an kararsız kalsa da sonunda yardım etme güdüsü ağır bastı bu adamı eğer yardıma ihtiyacı varsa bu halde bırakamazdı bunu kendine yakıştıramazdı o yüzden yanına gitmeye karar verdi ve kulaklığını çıkartarak adamın yanına gitti.
...
Beyefendi iyi misiniz? diye bir ses ile irkildi genç adam sesin geldiği kaynağa doğru yöneldi yirmili yaşların başında gibi gözüken genç bir kadındı gelen ve o anda içinden gerçeği söylemek gelmedi genç adamın ve ağzından evet iyiyim teşekkürler lafından başka bir şey çıkmadı sesi titrek çıkmıştı ve bu söylediğine kendisi bile inanmadı genç kadında inanmadı ama yapabileceği bir şey yoktu peki o zaman dedi ve dönüp sokağın ucuna kadar yol aldı birden durdu ve arkasını dönme ihtiyacı hissetti tahmin ettiği gibi adam debeleniyordu yardıma ihtiyacı vardı o an kendinden nefret etti geri dönüp adamın yanına gitti beyfendi özür dilerim kabalık ettim lütfen beni kırmayıp affedin dedi adam ne olduğunu şaşırdı ve ne özrü ben bir şey anlamadım diye aklından geçeni söyleyiverdi. Sizin yardıma ihtiyacınız vardı ve ben sizi bıraktım gitmeye kalktım adam tam bir şey söylemeye hazırlanıyordu ki lütfen tek kelime etmeyiniz her şey ortada konsol zarar görmüş ama tekerlekler sağlam ben size gitmek istediğiniz yere kadar eşlik edeceğim itiraz istemiyorum diyip teki asılı çantasını taktı. Bir iki uğraştan sonra sandalyeyi kurtarmayı başarmıştı üç defa itiraz denemesine girilmiş fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştı yol boyunca yol tarifi dışında hiçbir ses duyulmamış sonunda sahafa varmışlardı.İçeride bir çok kitap vardı sıcak ve samimi bir ortamdı yanan soba olayına bayılmıştı genç kadın sessizliği genç adam bozdu.
Beni buraya kadar getirmekle zahmet ettiniz çok teşekkür ederim bir kahvenin kırk yıl hatrı var derler size kendi ellerimle teşekkür amaçlı kahve yapmak isterim.
Genç kadın itiraz edecekti ki genç adam
Bu sefer de ben itiraz kabul etmiyorum diye durdurmuştu genç kadını sonra da sahafın arka tarafına doğru gitti.
Kadın içinde anlamlandıramadığı bazı duygular hissetti bir taraftan burası sanki hep bildiği mekanmış gibi hissediyordu bir taraftan da yabancıymış gibi bir tarafı kalkıp gitmek istedi diğer tarafı kalmak neden böyle davranmıştı adama acımaya mı başlamıştı yoksa kafasından bu düşünceleri atmaya çalışsa da başaramadı içindeki gitme arzusu daha da arttı adamı böyle saçma düşüncesini yansıtarak kırmak istemiyordu ona karşı çok nazik davranmıştı çünkü hemen çantasındaki bitmesine 10 sayfa kalmış eski kitabını çıkardı ve kağıda bir şeyler karalayarak sobanın yanındaki masaya bıraktı ve sahaftan sessizce ayrıldı.
Genç adam çırağının son anda gelmesi ve yardımı ile kahveleri hazırladı tam ama gördüğü manzara onu çok üzmüştü ona yardım etme zorunluluğu olmadığı halde yardım eden kadın bir hoşcakalın demeden gitmişti. Yanlış anladığını düşündü genç adam kendini suçladı belki de hayatında birileri var hem olmasa bile sana mı kaldı senin gibi sakata mı bakacak ömrü boyunca seninle kim arkadaş olmak ister ki bak arkadaş bile olmak istemiyorlar sen sadece onun için bir zavallısın yardım etti ve gitti dedi üzgünce bu sırada masada duran kitabı farketti eski basım sarı sayfalı bir kitaptı ama kendi dükkanında böyle bir kitabı yoktu olsa bilirdi hepsini adı gibi biliyordu çünkü eline aldı eski kalın kapaklardandı ve ismi yazmıyordu kapağını açtığında içinden bir kağıt düştü ve kitabın ismi ortaya çıktı Küçük Kemancı...
Hemen yere düşen notu aldı ve okudu
Sizi bu zor durumda bıraktığım için lütfen beni affediniz acil işim çıktığından gitmek zorunda kaldım ama yine de size hoşcakalın demeliydim siz bana çok büyük bir iyilik yaptınız farkında olmadan sayenizde bu akşam kafamı yastığa koyduğumda vicdanım rahat bir şekilde huzurla uyuyabileceğim bu kabalığımdan dolayı beni affediniz.
Sevgilerimle
Devamı sizin yorumlarınıza göre gelecektir. Nasıl?
Vote: 10
Yorum: 10