"yarınlar iyi olacak." diyordu şarkı.
"tekrar bana güven."
ama ben kimseye tekrar güvenmemem gerektiğini çok küçük yaşlarımda öğrenmiştim. annemin evden kaçtığı zamandı bu. daha 8 yaşında bir ilkokul çocuğuyken yaşanmıştı bu olay. okuldan geldikten sonra biraz uyumak istemiştim fakat kavga seslerinden dolayı tekrar uyanmıştım. ne olduğuna anlam verememiştim tabi başta. annemin ağlama sesini duyunca aşağı inmeye karar vermiştim. merdivenleri hızlıca indikten sonra koridorda bıçak tutan babamı ve ondan kaçmaya çalışan annemi görmüştüm. o anı görünce normal bir çocuğun da vereceği bir tepki olarak bağırarak ağlamaya başlamıştım ve babamın dikkati dağıldığı için bana dönmüştü. bu an anneme vakit kazandırmış olacak ki kapıya koşarak ulaştı ve ardına bakmadan koşmaya başladı. bunu fark eden babam da koşarak peşinden çıktı. ne yapacağımı bilemediğimden saatlerce ağlamış yorgunluktan merdivenlerde uyuyakalmıştım. olayın üstünden uzun bir vakit geçmiş olacak ki babamın beni sürüklemesiyle uyandığımda etraf kapkaranlıktı. o zaman anlamıştım işimin bittiğini. babamın huyudur benim suçum olmayan şeylerin hıncını benden çıkarması. sürükleyerek odama götürmüştü. kapıyı açıp beni sanki bir çöpmüşüm gibi içeri fırlattı. bu bir travma olduğu için tam hatırlamıyorum ama saatlerce dayak yediğim halde asla ağlamadığımı hatırlıyorum sadece. tek bir göz yaşı bile dökmedim çünkü eminim ki o günden sonra dökmem gereken çok göz yaşı olacaktı.
" iç çektiğim her an sıkışıp kalan kelimeler."
" her birini haykırmaya çalışıp kulaklarımı kapadım." diye devam ediyordu şarkı.
şimdi ise bir deniz kenarındayım. kulağımda kulaklığım ve oturduğum bankta kucağımda uyuyan bir kedi. anlaşılan o ki soğumaya başlayan havalarla o da sığınabileceği sıcak bir yer arıyordu. o hali çocukken sahiplendiğim kedimi andırıyordu. şarkının devamını mırıldanmaya devam edip aynı zamanda kediyi severken yanıma birinin oturmak için hareketlendiğini fark edince mırıldanmayı bıraktım. mırıldanmayı bıraktıktan sonra yanıma oturan yabancı "sesin güzel olduğu için yanına oturmuştum neden sustun ki?" diye bir soru sorunca diyecek bir şey bulamamıştım. ilk defa birisi sesimin güzel olduğunu söylemişti. normal hayatımda konuşkan biri değilimdir, birilerine şarkı söyleyen bir insan hiç değilimdir. ne demem gerektiğini bilemeyerekten "teşekkür ederim." diyebildim sadece. o da "rica ederim. söylediğin şarkının adı neydi acaba?" diye sordu. telefonumun ekranını açıp ona şarkıyı gösterdim. o da kendi telefonunu açıp sanırım şarkıyı not aldı. ardından telefonunun ekranını kapatıp "teşekkür ederim. şimdi bir yere yetişmem gerek" diyerek oturduğu yerden kalktı. "kedi kucağında çok huzurlu gibi duruyor bence senin olmak için yaratılmış." dedi ve bana söz söyleme fırsatı vermeden arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. yabancı uzaklaşmaya devam ederken aklıma küçükken soğukta donmaktan ölmek üzere olan hasta bir kediyi eve alıp götürdüğümde annemin bana buna benzer bir cümle kurduğu geldi. o an annemi ve eski anılarımı hatırladığımda gözlerim dolmaya başlamıştı. annemi özlemiştim. evimi özlemiştim. kedimi özlemiştim. ama her şeyden çok annemle ilgili her şeyi özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
only in my dreams
Fanfictionhyunsuku yaptığı hatalarla kaybeden jihoon şimdi yaptıklarıyla yüzleşmek zorunda kalır.