İçtikleri şarapların etkisiyle ikisi de çakırkeyifti.
Loş ortamda Jungkook'un tek düşündüğü, Taehyung'unun açık kahve saçlarıyla, sanki içinde galaksiler taşıyormuş gibi olan kahve irisleriyle, kalp dudaklarıyla, kemikli elleriyle, onun melekleri kıskandıracak kadar güzel olmasıydı.Jungkook'un ona derin derin bakmasıyla 1 saate yakındır tatlı tatlı sohbetlerin döndüğü yeri, seksüel bir hava ele geçirmişti.
Onun gözleri küçüğün kırmızı dudaklarına kaydığında Taehyung, Jungkook'un tüm dünyayı feda edebileceği kırmızılıklarını şaraptan arındırmak için yalamıştı.
Zaten günün başından beri Taehyung, onu -bir çoğunu fark etmeden yapsa bile - çıldırtmak istercesine tahrik ediyordu.
Dudakları onun kırmızı çizgisiydi.
Bu hareketi ile Jungkook kendisini daha fazla tutamadı ve bebeğinin dudaklarını kendi dudaklarıyla buluşturdu.Jungkook, sadece bir kaç saattir öpmediği dudakları ne kadar çok özlediğini farketti.
Dudaklarını sanki dünyanın en lezzetli şekerinden daha tatlı bir şey yiyormuş gibi emiyor, dişlerinin birbilerine çarpmalarını, tükürüklerinin çenelerine dağılmasını sağlıyordu.
Sadece ikisinin bulunduğu ve kendi elleriyle hazırladıkları masadan yavaş hareketlerle Jungkook dudaklarını ayırmadan ayağı kalktı.
Tae ise onun bu hareketine dudaklarıyla cevap vermeyi seçmişti.
Ayağı kalktıklarında Tae, onun ağızının içine pürüzlü dilini yuvarladı.
Ancak küçüğün bacakları heyecandan bir lastikten yapılmış gibi sallanırken vücudunu taşımamakta ısrar ediyordu.
Jeongkook ellerinin altında tir tir titreyen bedeni fark ettiğinde bacaklarının arasından tutarak tüy kadar hafif olan vücudunu kendi gövdesine yasladı ve kucağına aldı.
Yavaş öpüşler eşliğinde odalarına doğru ilerlerlerken Jungkook, kucağında küçücük kalan bedenin baldırlarını zarif elleriyle okşuyordu.
Küçüğünün bu zevk dolu dokunuşlara muhtaç olduğu kiraz dudaklarından çıkan mırıltılarla oldukça ele veriliyordu.Odaya ulaştıklarında Taehyung ne zaman kapattığını bile bilmediği gözlerini araladı ve arzudan dolayı kararmış irisleri, dağılmış saçları ve saniye başına yaladığı kızarık dudakları olan Jungkook'unu gördü.
Bu görüntü bile ıslanmasına sebep oluyordu. Büyüğün dar pantolonundan belli olan şişliğine gözleri kayınca daha fazla dayanamayacaklarını anladığı için Taehyung, bu sefer daha tutkulu, arzu dolu olan, hızlı ve ateşli bir öpüşme başlattı.
Yatağa uzandıktan sonra Jeongkook, Taehyung'un üzerindeki yerini aldı ve küçüğü çıldırtacak derecede yavaş olan hareketleriyle ikisini soymaya başladı.
Sonunda çırılçıplak kaldıklarında Jeongkook, Taehyung'una sanki dünyanın en değerli hazinesiymiş gibi bakıyordu.
Normalde utangaç olan Taehyung'un şu anda o aciz hissinden gram eser yoktu.Birbirlerinin dudaklarını emmeye devam ederken Taehyung, dudaklarının üzerindeki sıcaklığın yerini havanın aldığını hissetmesiyle, boynundan aşağı doğru inen ve cehennem ateşi kadar sıcak olan pütürlü dili hissetmesi bir oldu.
Taehyung, odaya günün ilk inlemesini bıraktı.
Jeongkook, diliyle ıslattığı noktaları önce hırçınca ve sanki bir dakikaları bile yokmuşçasına hızlı emiyor, sonra ise sanki bebeğinin canının acıyacağını düşündüğü için oluşturduğu kızarık izlerinin üzerine kadife dudaklarıyla tüy kadar hafif bir öpücük bırakıyordu. Bu Taehyung'un çıldırmasına sebep oluyordu.Bir yerlere tutunma ihtiyacı bedenini ele geçirirken hafif dalgalı ve yumuşacık saçlara elleri kendi iradesi olmadan tutundu, ve aldığı hazdan dolayı kıvranan vücudunu kontrol etmek için siyah saçları çekiştirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taekook +18 fanart
FanfictionTaekook +18 fanart Smutshoot sevenler; 18. ve son bölüme bir bakın derim ;)