"Love cures people. Both the ones who give it and the ones who receive it."
"Aşk insanları iyileştirir. Hem onu verenleri hem de onu alanları."
~~~~~~~~~~
"Hey, değişik."
Elindeki deftere bir şeyler karalayan beden beni umursamayıp elinde bulunan defteri karalamaya devam ederken sesli bir şekilde vermiştim nefesimi.
"Lavaboya gitmem gerekiyor."
Çizmeyi bırakıp başını yavaşça kaldırarak bakışlarını bana çevirdiğinde yandan bir şekilde sırıtmıştı. Onu kandırdığımı düşünüyordu haliyle fakat, gerçekten lavaboya gitmem gerekiyordu.
"Lavabo diyorum farkındasın değil mi?"
Defterini kapatıp dirseğini koltuğun kol tarafına bastırırken çenesini avcunun içine bastırıp öylece bakmaya devam etmişti. Bu adamın kesinlikle sorunları vardı.
"Salonuna işememi bekliyorsun herhalde?"
"İşeyebilirsin."
Kıstığım gözlerimi yüzünde gezdirirken ciddi olduğunu fark etmiştim. Bana açık bir şekilde 'salonda, oturduğun yerde işe' demişti! Siktiğimin kafasızı!
Başımı aşağı eğip gözlerimi kapatırken sabretmeye çalışıyordum. Gerçekten biraz daha tutmaya devam edersem iğrenmeyi umursamayıp salacaktım ne varsa.
"Lavaboya gitmeni sağlayacak bir bilgi ver bana. Seni kimin gönderdiği gibi."
"Çok beklersin."
"Keyfin bilir."
Oturduğu yerden kalktığını fark ettiğimde bakışlarım ondan tarafı dönmüştü. Salonun çıkışına doğru ilerlerken derin bir nefes alıp vermiştim. "Soyadını söylesem?!" diye arkasından bağırdığımda duraksayıp omuz üzerinden bana bakmıştı.
"Soyadını söyleyeyim, lavaboya gitmeme izin ver. Lavaboya gitmemi sağlayacak kadar yeterli bir bilgi bence."
Gülerek tamamen benden tarafı döndüğünde "Sence yeterli mi gerçekten?" diye sormuş, işeyememenin verdiği rahatsızlığın oluşturduğu sinirle "Sikeyim seni." diye söylenmiştim.
"Ne kadar bilgi o kadar özgürlük."
"İnanacağım son kişi bile değilsin."
"Bu benim sorunum değil. Burada istediğim kadar tutabilirim seni."
Dişlerimi sıkıp çene kemiğimin acımasını takmamıştım. Gözlerimi önüme çevirip ellerim altında kalan koltuğu sıkarken görüşüme giren ayaklar başımı kaldırmama beden olmuştu. Elini kaldırıp yanağımı okşarken "Ne diye gizliyorsun ki onu? Çok mu para verecek sana? Kim olduğunu söyle, sana daha fazlasını vereceğim." demişti gülümseyerek.
"Yamuk yaptığımı anlarlarsa senden önce ölürüm Jeon, bunu yapar mıyım sanıyorsun?"
"Eğer benim safımda durursan sana kimsenin dokunmasına izin vermem."
Gözlerim gözlerinde gezinirken kaşlarımı çattım. Ne diye bana garip bir şekilde bakıyordu? Sanki.. hayır hayır çok saçma. Sadece benimle oyun oynuyor. Oyuna gelme Teahyung!
"Ben böyle iyiyim Jeon. Erken yaşta ölmek, attığım her adımda ölecek miyim düşüncesiyle yaşamak istemiyorum. Bu yüzden seninle ilgili olan düşüncem değişmeyecek."
"Hmm..."
Dudaklarını birbirine bastırıp dikleşirken ellerini cebine sokmuş, bana bakmaya devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Me | TaeKook
FanfictionYarım kalan bir hikayeyiz seninle. Ne sen son cümlelerini söyledin ne de ben son noktayı koyabildim... Küfür vardır ❗️ +18❗️ 🔓14.11.2022 🔒...?