"Hadi bir oyun oynayalım!" Taehyung'un sesini işittiğimde içimden ofladım.
Evet, akşamım mükemmel geçiyordu(!)
Akşam boyunca Hoseok'un sürekli Yoongi'yi bana itelemesinden kaçmakla uğraştım. Cidden, yanlış anlaşıldığımdan dolayı diğerlerine nazaran Yoongi'ye daha soğuk davranmıştım ve kesinlikle bu da yanlış anlaşılacaktı.
Bunu istemezdim.
Fakat Hoseok da çok sinir bozucuydu. Yoongi'yi yanıma oturtmuş, kendisi de onun diğer tarafına oturmuştu. Yoongi de tabii ki Hoseok'un yaptığı imaları anlayıp ona kızıyordu fakat bunu yaparken çok tatlı göründüğünün farkında değildi.
"Ne oyunu?" Seokjin Taehyung'a karşı konuştuğunda gözlerimi bir süre onlarda gezdirdim.
Yoongi, Taehyung'un Seokjin'den hoşlandığını söylemişti bana. Hoseok'un sadece bakışlarından bile Jungkook'a bir şey hissettiğini anlayabiliyordum ve diğerlerine nazaran ona daha soğuk davranıyordu. Bunların hepsinin açıklaması elbet ki “aşk”tı.
Doğru kişide en mükemmel duygu olandan.
"Hazır sunbaeler gelmişken oynamalıyız!" Jungkook konuştuğunda elindeki soju şişeleriyle kaşlarım çatıldı.
Kesinlikle, hayır.
"Onların yanında sarhoş mu olacaksınız?" Namjoon kaşlarını kaldırarak sorduğuna rahatlayıp arkama yaslandım. Kesinlikle olmazdı, Yoongi çok çabuk sarhoş oluyordu ve en sonki sarhoşluğunda kalbi oldukça kırılmıştı.
"Hayır hayır, sorun değil." Jackson'un ani komuşmasıyla garip bakışlarımı ona attım. Kendi arkadaşım bile beni bozuyordu!
"Bence içmek yerine Yoongi'yi hastaneye götürmeliyiz." Namjoon tekrardan konuştuğunda, sürekli burnunu çeken ve kızarmış yüzüyle telefonundan bir şeyler izleyen Yoongi'ye gitti bakışlarım. Akşam boyunca hapşırıkları ve öksürmemeleri durmamıştı. Ayrıca halsiz olduğu her halinden belli oluyordu.
"Eve gidince ben bakarım ona." Hoseok Yoongi'yi tekrardan kolunun altına aldığında Yoongi sesini çıkarmadan yanında minicik kaldı. Asla telefonundan gözünü ayırmıyor fakat yüzü de gülmüyordu.
Jungkook omuzlarını silkerek yere, sehpanın yanına oturdu ve hevesle herkesi davet etti. Tabii ki ben içmeyecektim, aslında içkiye dayanıklı biriyimdir fakat işimi sağlama almak istiyordum.
Arkadaşlarım hevesle yere, Jungkook'un yanına oturduklarında sinirle nefes verdim. Bunu sanırım belli olacak şekilde yapmıştım çünkü Hoseok'un sorgulayan bakışlarını üstümde bulmuştum bir anda.
Gözlerim tekrardan Yoongi'yi bulduğunda telefonunu kapatıp yere oturanları izlemeye başladığını gördüm. "Siz gelmiyor musunuz?" Taehyung; Hoseok, Yoongi ve bana bakarak konuştu.
"Yoongi hasta, Yoongi'ye bakmam gerek." Hoseok konuştuğunda bakışlar bana çevrilmişti.
"Ben... İstemiyorum. Siz eğlenmeye bakın." hafif tebessümle onlara karşı konuştuğumda Jungkook omuzlarını düşürerek ofladı ve arkasında, koltukta oturan Hoseok'un kolunu tuttu.
"Sunbae içmeyecekmiş, gel işte." Hoseok birkaç saniye bakıp usulca kolunu çekti.
Aşktan kaçmak.
"Yoongi'ye çorb-"
"Çocuk değilim ben otur şuraya." Yoongi Hoseok'u Jungkook'un yanına oturması için itelerken Hoseok garipçe bakıyordu ona. Gülmeden edemedim, gerçekten tatlıydı.
Hoseok en sonunda aralarında olduğunda herkesi teker teker uyardı. Çok içmemelerini ve kesinlikle sarhoş olmamaları gerektiğini söyledi.
~~~