Bölüm 1

7 1 1
                                    




Bazı geceler vardır son ses kulaklığını takıp balkonda bir şeyleri düşünür, aklında tartarsın ama kafanda oturmaz ve o kadar seni boğar ki.. Kulakların sesten patlayacak gibi olsa da sen işitemezsin onu.

Ben yine dalmış giderken hayat dolu bebeğim Işığım o minicik elleriyle yanaklarımı avcunun içine alır burnumdan öperdi hep. Beni huzura erdiren tek şey oydu. Yemyeşil gözleri parladığı zaman bazı şeyleri doğru yaptığımı anlamıştım. Babamdan kalan son bir parça, annemden kalansa büyük bir nefretti benim için minik Işığım. Ah o abla deyişi beni o kadar kutsal hissettirirdi ki her defasında kimseye yıkılmazdım muhtemelen. Ama o da var olmasa belki şuan yoktum oturduğum soğuk balkon mermerinde.

Işığın çıplak ayak seslerini duyar gibi olduğumdan kulaklıklarımı çıkarıp mutfağa doğru baktım. Bana öyle bir hissiyat vermişti ki körde sağırda olsam onu görüp duyardım. Hayatımı adadığım tek sadece bana kutsal varlığım. "Buğu çikolata yiyebilir miyim." Konuşmayı söktüğünden beri demesi çok hoşuma gittiği için hep adımla seslenip Buğu derdi küçük ağızıyla.

"Tabi yiyebilirsin miniğim."

"Oley." diyerek mutfağa geri koştuğunda onsuz hayatım nasıl olurdu hayal bile edemiyordum. elindeki çikolatasıyla geri dönüp heyecanla yanıma çöktü.

"Buğu yarın beni de işe götürür müsün ben Meliha teyzeyle çok sıkılıyorum. Hem .. hem bana oradaki ablalar resim yaptırıyor bir sürü bir sürüüü dinozor çiziyoruz." Küçük bi gıdıkladım Işığımı.

"Tabi ki götürürüm miniğim."

"Yeşil tulumumu giysem.. saçımı da öreriz böyle iki tane upuzun olurlar rapunzel gibi."

"Öreriz."

"Peki dinozorum o da gelebilir mi?"

"Gelebilir ama saat geç oldu miniğim hemen yatağına koşmalısın yoksa yarın bir sürü dinazor çizerken çok yorulursun."

"Tamamm."

Yaklaşık bir saat geçti geçmedi söndürdüğüm sigaranın küllüğünü yıkayıp evi ve Işığımı son kez kontrol ettim. Kışın sonlarındaydık artık. Yine de sıcacık hissettiriyor diyebileceğim yatağıma girip derin bir uykuya daldım. "Buğu uyan niye bağırıyorsun." Sıçrayarak ter içinde uyandığım yataktan kalkıp Işığımın kafasına bir buse kondurdum. "Bir şey yok miniğim. Saat kaç bak 7 olmuş hemen hazırlan geç kalmayalım." Işığım odasına gittikten sonra elimi yüzümü yıkayıp nasıl giyindiğimi bilemeden rastgele bir rujla rimel sürdüm. Miniğimin saçlarını rapunzel gibi ördük.

"Meliha abla Işığı bugün benimle götürüyorum merak edersin diye aradım. Uyuyor muydun?"

"Yok kızım torunumu bekliyorum bana gelecekti bugün canı sıkkın bende Işıkla vakit geçirir demiştim ama başka zamana artık sana kolay gelsin çok öpüyorum."

"Bizde seni ablacım görüşürüz."

23'üme girmeme bir kaç hafta kalmıştı. Işıkla yalnız kalışımızın 1. yılı.. Ne çabuk geçti hiç anlamadım o lanetli gün sanki onu bize bağlayan tek şey babammış, sanki biz onun çocukları değilmişiz gibi. Tamam evet beni hiç fark etmedi ben büyüdükçe ama yine de 3 yaşındaki anneye aç Işığımı böylece bırakması acımasızlıktı. İlk günler çok zorlansam da şimdi kimse benden iyi bakamazdı ona. Yine dalmışım..

"Buğu yürüsene saat 7 burçak olmuş."

"Ne olmuş ne olmuş?"

"Burçak olmuş."

Kocaman bir kahkaha patlattım ona montunu giydirirken. "Tamam o zaman buçuk olmuşsa hemen çıkmamız lazım miniğim." Işığım da kikirdedi. "Aa buçuk bence ben Meliha teyzemle hep çaya burçak batırıp yediğimiz için öyle hatırladım Buğuuu." Onaylar şekilde kafamı salladım. Arabayla hızlı ama dikkatli bir şekilde hastaneye gittiğimizde onu oyun odasına bırakıp ir şeyler yedirmelerini rica ettim. Malum benim dinozorum insan bile yerdi.

"Hastan 10 da gelecek. Hakkında bilgi verecek olursam Şizofren tanısı konmuş. Annesi ile ilgili halüsinasyon görüyormuş ve olmadık şeyler yine de çok düşünceli olduğunu söyledi anneannesi."

"Peki adını söylemedi mi Nihat."

"Pardon şeymiş Bora Korkusuz."

Bu isim bana bir yerden tanıdık geliyordu ama o an çok üstüne düşmedim. Kahvemi hazırlayıp odama geçtim. Beklerken o kadar çok iş yaptım ki en son gidip Işığı kontrol ettim gayet eğleniyordu miniğim. Onu izlerken bi yarım saat geçmiş saate baktığım da koşar adım odama gittim."Umarım hastam gitmemiştir hasta kaydı lazım lütfen lütfen." Kapıyı hızlı bi şekilde açıp içeri daldığımda derin bir nefes aldım. Bora bey penceremin önündeki erkek ve melek biblolarına bakıyordu. Bana doğru döndüğünü fark edince konuşma gereği duydum.

"Hoş geldiniz kusura bakmayın biraz bekle.."

"Babanız değil mi?"

"Sizinle kendim hakkında konuşamam."

"Peki."

Masamı işaret edip karşıma oturmasını rica ettim. Böyle bir giriş hiç beklemiyordum yine de çok üzerinde durmadım. Neredeyse hiç konuşmadı o 1 saat boyunca sadece ben konuştum ve bir kaç not alıp sakinleştirici hap yazabildim.

"İki hafta sonra tekrar bekliyorum sizi Bora bey."

"Bora demen yeterli Buğu."

Yine aynı şekil gelen hastalarla ilgilenip onların hayatını hayatıma katarak yardım ederek koca bir haftayı geçirdim. Tabi ki aklımda çok büyük bir soruyla. "Acaba Bora kim?" bilemiyordum gerçekten ilk defa bu kadar kendini soyutlayan ve bir şey anlatmadığı halde yardıma gelen bir hastam olmuştu.

"Abla bu gün Meliha teyzemde bir abi vardı benimle dinozor çizdi hem deee bir sürüüü."

"Meliha teyzenin torunu o ablacım gel kek götürelim onlara hem abinle tanışmış oluruz hem de bayadır oturmuyoruz birlikte. Sana göz kulak olduğu için teşekkür etmemiz gerek."

"Hadi hadi hemen gidelim."

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin