" 4-5 sene önce Kocaeli'de bir kız vardı dershaneden sınıf arkadaşım. Burçin. Şiirler ezberletirdi bana. Edebiyat ortak noktamızdı. Etütlerde test çözmez şiir ezberlerdik. Bilgisi benden çok çok fazlaydı. Babası askeriyede üst rütbeli bir şey, annesiyse edebiyat öğretmeniydi. Bilgi kaynağı annesiydi sanıyorum.Burçin bildiklerini hiç sıkılmadan anlatırdı, sevdiği yazar ve şairleri. Sanki yaşarmış gibi konuşurdu hep. Yanıma gelip " bakışlar arasında o çipili çipili gözlerini kocaman açan kız yine esas oğlanın yanına geldi. Oğlan yine sessiz, acaba bitmeyen kelime orucu mu tutuyor? " falan derdi. Gülerdi, zamanının ötesinde bir kızdı yani. Aynı zamanda dünyanın en tatlı gülen kızıydı.
Bana bakmaz diye hiç ona alıcı gözüyle bakmadım hiç de yakın arkadaşım olsun istemedim, sınıftakiler ona sarkıyormuşum gibi düşünürler diye , ergenlik işte. Oysa herkesle samimiydi Burçin, çok güleçti.
Bir gün okul çıkışı bu şarkıyı dinletmişti bana. İntihar şarkısı sanki dedi bana. Kulaklıklarını verip kantine gidip geldi, çokoprens almıştı, yine müdaviydi. Devamında şarkıyla ilgili bir kaç şey daha söylemişti ama hatırlamıyorum ne yazık ki. Dershane bitti. İstanbul'u kazanıp gitti. İstanbul'u kazanıp gittiğini bile yıllar sonra öğrendim. Hiç merak etmedim, kimseye de sormadım onca zaman.
-
Bu senenin Ocak ayında bir kaç arkadaşımla sahilde bir kafede oturuyorduk. Hasbihalden sonra herkes evine dağılıyordu. Beyza ile ben aynı sitede oturuyordum ve site biraz uzaktaydı. Abisini çağırdı, arabayla eve dönecektik. Biraz bekledikten sonra abisi geldi, eve doğru gidiyoruz. Beni jandarmaya yakın olan o durakta indirecekti. O durağa 3-4 dakika kala Beyza'nın telefonu çaldı.
Bir arkadaşı Burçin'in ölüm haberini vermek için aramış. Beyza ağlamaya başladı, abisi arabayı durdurdu. " Ne oldu? " dedik ama bize cevap vermiyor hüngür hüngür ağlıyordu. " Arkadaşım ölmüş. " dedi. Heceleyerek " Kim? " dedim, " Burçin, " dedi. Soyadını sordum cevabı bilmek istemeyerek. Abisine " Hadi sürsene arabayı, ne duruyorsun? " dedi.
Abisi ineceğim durağa yaklaştı, " hadi hazırlan, in çabucak. " dedi. " İnmeyeceğim, " dedim. Beyza'nın abisi bir şey demedi ve bende sustum. Arkada İstanbul'a varana dek ağladık.
-
İstanbul'da gasilhanede Burçin'in suratının güldüğünü beraber gördük. O içimizi rahatlattı ama bıraktığı not ve intiharı bizi tam anlamıyla yıktı. Biliyor musunuz intihar ettiği gün odasında çokoprens vardı. Bize bilgisayarını kurcalama fırsatı vermediler ama eminim ki ya video geçmişinde ya da müzikleri arasında, en kötü ihtimal MP4 ' ünde ' rehber - sorgu ' vardı ve bu şarkıyı dinleyerek intihar etti. Yemin bile edebilirim, çok eminim.
Bu arada bu intihar gazete ve haber bültenlerine de çıktı. O yüzden gerçek ismini değilde Burçin'i kullandım. İntihar notu medyayla ve bizimle paylaşılmadı. Notu ailesi ve polis biliyor sadece. Ama babası yüzünden intihar ettiğini düşünüyor herkes çünkü çok baskıcı ve otoritermiş. Askeri disiplin işte.
Geçen öğrendiğimize göre notta şöyle yazıyormuş :
" Baba keşke emir kipini kendinde de kullanabilsen ve artık emir vermeyi kessen. "Ben şimdi Burçin'in neden lisede bu kadar edebiyat sevdiğini anlıyorum. Babasının şiddetinden kaçıp odasında kitaplara sarılıyordu, kesin o otoriteye karşı çıkışı annesinin anlattığı güzel hikayelerde saklıydı. Bundan çok okuyor, çok hikaye anlatıyordu. Bundan da adım kadar eminim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sorgu.
ChickLit" Burçin bildiklerini hiç sıkılmadan anlatırdı, sevdiği yazar ve şairleri. Sanki yaşarmış gibi konuşurdu hep. Yanıma gelip " bakışlar arasında o çipili çipili gözlerini kocaman açan kız yine esas oğlanın yanına geldi. Oğlan yine sessiz, acaba bitmey...