(Eflin'in ağzından)
Kavgayı ayıramıyordum .Anıl'ı bilmem ama Barkın sinirlenince çok başka bir insan oluyordu ve kolum kanamıştı. Yüksek ihtimal Anıl'ın gümüş yüzüğünden olmuştu. Arada bana da yumruklar isabet ediyordu. İkisini ayıramayınca müdüre koştum . Kapıyı çalmadan odaya daldım. Şaşkın bakışlarla bana bakan müdüre uzun soluklu bir nefes alarak:
- '' Serkan Bey Barkın ve Anıl kavga ediyor... ayıramadım. '' dedim soluksuzca . Müdür hemen masadan kalkıp benimle havuzun köşesine geldi. Hala ayrılmamış olmalarına şaşırmamla müdürün kuru sesi beni daldığım yerden ayılttı. Müdürün yüksek sesle bağırmasıyla hızlı bir şekilde ayrıldılar . Anıl üstünü başını düzeltirken sert bakışlarıyla bana bakıyordu. Barkın ise bana bakıp özür dilerim manasında kaşlarını eğdi. Benim dolmuş gözlerime bakan Barkın bana doğru adım atınca geriye doğru adım attım. Adımını durdurdu ve bakışlarını kaçırdı. Kanayan kolumu tuttum ve ilk yardım setinin yanına gittim . Bir gencin yanına oturdum .Yüksek ihtimal yüzerken bakır tellerden birine kolunu sürtmüş olmalıydı .Eğilerek bana sırtını dönmüş yüzüne bakmaya çalışıyordum. Fakat aniden arkasını dönünce benim ona bakmaya çalıştığımı fark etti. Genç şaşkın ve sert bakışlarıyla bana bakmaya başladı .Kelimeleri kafamda toplamam lazımdı. Ama ağzımdan çıkan ilk cümleyi söyledim.
- "Kolum çok kötü kanıyor. Sargı bezini verir misin? " dedim. Genç kanayan koluma baktı ve hemen sargı bezini getirdi. Sargı bezini almak için elimi uzattığımda elimi reddetti ve yanıma oturdu . Nazikçe kolumu kaldırdı ve pansuman yaptı. Korkmuş gözlerle çocuğu izliyordum ve yarama her dokunduğunda sessizce inliyordum. Sarma işlemi bittikten sonra kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve bu zamana kadar gördüklerimde bir ilk yaşadım. Göz rengi hayatım boyunca görmediğim bir tona sahipti. Tanımlayamayacağım bir rengi vardı. Çocuk da bana bakakalmıştı. İçeriye Anıl'ın girmesi ile ortamdaki hava gitmişti. Anıl bir bana bakıyor bir de çocuğa bakıyordu. Bilmiyorum ama sinirlenmiş gibiydi. Bana sinirlenmiş olabileceğini düşünmüyordum. Hiçbir şey yapmamıştım çünkü. Ama çocuğun elleri fark etmediğim bir şekilde benim ellerimi sarmıştı. Anıl daha sonra ellerimizi fark etti. Sanki gözlerindeki ateş daha da büyümüştü. Anıl boğazının temizlemek için öksürürken hemen çocuğun ellerini bıraktım. Anıl bana bakıp:
"İşini yapar mısın? Burası tüm erkeklerle eğlenme mekanı değil bir vazife varsa üstünde bu işi yapman gerekiyor" dedi. Ben Eflin'sem böyle lafların altında kalmazdım."Birincisi ben işimin nasıl yapıldığını sana sormadım. Kolumun halini görmüyorsun galiba. Benimle düzgün konuş. Yoksa-"
"Yoksa? Ne yaparsın he gerçekten komiksin Eflin Yoksa senin göbek adın 'komik' falan mı?" Biz tartışma esnasındayken genç gitmiş olmalıydı. Aşırı bozulmuştum. Sinirlerim tepeme gelmişti artık. Daha bugün gelen çocuk bana artistlik taslıyordu. Ayağa kalktım 1.67 boyumla. Sanki ondan uzunmuşum gibi. Karşımdaki pislik 1.85'den uzun ve hafif kaslıydı. Bana doğru eğildi ve sert bir şekilde ona
-" Benimle dalga geçecek son kişi sensin. Eğer buraya başka bir görev için geldiğini müdür öğrenseydi asıl komik kişi sen olacaktın Anıl Atay." Söylediklerimi duyan Anıl şoka uğramış gibi bana bakıyordu .Bana acı dercesine attığı bakıştan haz duymuştum resmen . Anıl Atay benden af diliyordu sanki. Sonra sırıttı ve kahkaha attı. Garip bir şekilde ona bakarken Anıl:
-"Bu maviş kuş olayı çok yanlış anlamış. Evet bir görev için buradayım. Bunu müdüre de sorabilirsin. Ama beni tehdit edebileceğin bir şey değil maalesef ve zaten bu havuzda kime ne yapabilirim? Senin gibi önemsiz birine falan mı . Kabullen artık komik olan sensin". Bu çocuk kendini ne sanıyordu da bana önemsiz diyebiliyordu .Nedense dedikleri çok ağrıma gitmişti. Onun bana önem vermemesi neden beni bu kadar rahatsız etmişti? Bir kez daha ağzından kötü bir kelime duymamak için hızlıca ilk yardım odasından çıktım. Anıl'ın arkamdan baktığını hissediyordum. Sinirlenmiştim de . Geldiği ilk günden böyle şeyler yaşattıysa bundan sonra ne yapar tahmin bile edemiyordum. Ama neden buradaymış görevini sormak için müdürün yanına gittim. Odasında dün ki Galatasaray-İzmirspor maçını izliyordu. Bana nedense odaya girmem tuhafmış gibi bir bakış attı. Hemen sorumu sordum
-"Yeni gelen çocuğun görevi ne ? Müdür duraksayarak :
-He Anıl o bir antrenör. En Derinde
yarışması için kızların eğitmeni olacak ve yeni iki arkadaş gelicek. Ama merak etmeyin onlar sizin odada kalmayacak. Onlar için başka bir pansiyon tutulacak ve şanslısın." dedi. Ne dediğini anlamamıştım. Açıklaması için anlamamış gibi yüzümü büzdüm ve devam etti."Arkadaşlardan biri kız ve senin iyi tanıdığın biri." Gözlerimi öyle bir açmıştım ki müdür korksa haklıydı. "Ne, Asi mi?" dedim heyecandan titreyen sesimle. Bana kafa sallayan müdüre sarılmak istemiştim bir an. Nasıl olabildiğini sorduğumda müdür "O kadarı çok önemli değil .Yarın arkadaşlar gelecek. Barkın, Anıl ve sen onlara mekanımızı tanıtacaksınız." Müdüre teşekkür edip odadan çıktım. Çalıştığım yere en yakın arkadaşımın geleceği için çok seviniyordum. Onu uzun zamandır görmemiştim ve nedense yurt dışına gittiği günden beri mesajlarıma cevap vermemişti. Belki de verememişti. Ama çok fazla düşünmeden odaya girdiğimde ilk defa kapıyı çalmadığım için pişman olmuştum. Anıl'ı yarı çıplak gördüm ama nedense utandım. Sanki eğitim verirken direk suya üstündekilerle girecekmiş gibi. O da zaten hiç utanmamıştı. Kapıda içeri girsem mi girmesem mi iç savaşı verirken Anıl:
"Kapının önünde put gibi duracak mısın yoksa ben mi seni içeri çekeyim?" dedi. Ona meydan okumak için :
"Sen beni içeri çekebilirsen bir hafta ne istersen yapacam." Çok saçmaydı. Niye böyle komik bir şey demiştim ki. Ama cidden onun yanında çocuk çocuk davranasım geliyorsu. Anıl sanki bu iddiadan zevk almıştı ve devamını da o getirdi.
"Çekemezsem ben bir hafta ne istersen yapacam. Anlaştık bence." dedi. Bence de der gibi kafamı salladım . Anıl üzerini giymeden arkama geçip kapıyı kapattı. Ondan kendimi iki adım geriye aldım ve 14 yaşında gittiğim tekvando hareketleriyle onu kendimden uzaklaştırmayı düşünüyordum. Anıl kendinden emin bir şekilde bana yaklaşırken kolumu kaptı. Bir an refleks ile burnuna vurdum. İnleyerek eliyle burnunu tuttu. Canını acıttığım için korkmuştum. Yere çömeldi ve "ahh" diye bağırmaya başladı. Ben de onunla yere çömeldim ve elimle onun elini burnundan çektim. Destek vermek için bir elimle onun elini tuttum. Diğer elimle burnuna dokunurken "Çok acıyor mu?" dedim. Bana bakıp "Artık acımıyor." dedi. Tebessüm ederek bakışırken bir anda beni tutup kucağına aldı ve havaya kaldırdı. Ona inanmıştım. Kahretsin, kaybetmiştim. Beni hızlıca yatağa götürürken yere düşmemek için boynunu dolamıştım. O yüzden beraber yatağa düştük. Bir anda kıkırdamaya başladım halimizi unutmuş gibi. Yatma pozisyonunda birbirimize sarılmıştık. Daha doğrusu ben onun boynunu sarmıştım. O da elleriyle benim belimi sarmıştı. ona baktığımda belimi daha çok sıktı. Kendime hakim olamıyordum sanki. Elimin birini saçına geçirdim ve kendime çektim. O da bana yaklaştı. Öpüşmemize ramak kala dudaklarını kulağıma getirdi ve :
"Ama seni çok pis taklaya getirmedim mi, ha? Seni öpüceğimi mi sandın? Bir hafta kölemsin" dedi. Çok sinirlenmiştim ve beni de kandırmıştı. Üstelik iddiayı da kaybetmiştim. Bana dediklerini kafamda tekrarlarken ellerimi göğsüne getirip ittirdim. Bana eziğin tekiymişim gibi bakıyordu. Gözlerimin dolduğunu göstermemek için hemen odadan çıktım...EVETTT. 2. BÖLÜMÜ DE BU ŞEKİLDE BİTTİ. 1. BÖLÜME GÖRE DAHA UZUN. UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. ANIL HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? MERAK EDİYORUM. 3. BÖLÜM BOMBA GİBİ GELİCEK SEİZLERİ SEVİYORUM. GÖRÜŞMEK ÜZEREEE <333
BU ARADA KARAKTERLERİ 1 BÖLÜM
YAZDIKTAN SONRA ATİCAM Baybay gardaslarr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN DERİNDE
Teen FictionEflin in çalıştığı havuzda katıldığı yarışmanın başladığı gün yaşanan cinayetin ardından katil olarak yargıladığı kişinin asıl onun dayanağı olunca değişen hayatı