Aksilik deyince aklıma sadece ben geliyorum. Hayatım resmen aksilikler üzerine kurulu. Düşünebiliyor musunuz? Dünyadaki en saçma olay şu an benim başıma gelmiş durumda. Hayır anlamıyorum kimin bahçesine bok attım da ahı tutuyor.
"Bak şoför amca. İnternet üzerinden aldım diyorum bileti. Neden inanmıyorsun?"
Şoför bey amca eliyle alnını sildi. Asıl silmesi gereken benim be adam!
"Görünmüyor adın. Daha fazla oyalama beni kızım. Sabahtan beri ter döktürdün bana." Ter mi döktürdüm? Benim şu an hayallerim avucumdan kayıp gidiyor sen bana ne diyorsun?
"Bey amca bak sinirleniyorum! Madem bilet yok paramı verin o zaman. Ben çalışarak kazandım o parayı. Ver 600 tl mi. Zaten kazıklıyorsunuz insanları. 8 saatlik yol için aldığınız paraya bak."
"Tamam kızım sen geç zaten boş koltuk vardı. Uzatmayalım daha fazla."
"Parayı ver deyince nasıl tutuşuyor." mırıldanarak otobüse bindim. Koridorda ilerleyerek cam kenarına geçtim. Telefonumu alıp rehbere girdim. Annem ve babam yokluğumu anlayınca sanırım köpüreceklerdir. Y ada sanırım değil ya. Volkan gibi olmuşlardır bile. Arasam mı ki acaba? Korkuyorum be hayat.
Çalıyor...
Hadi bismillah!
"Anneciğim? Aslı ben. Hatırladın mı? Evladın yani. Öz. Bildiğim kadarıyla üvey değilim. Hatta siz babamla tutkulu bir şekilde yapmışsınız beni öyle anlatmıştın. Umarım hatırlıyorsundur aşkınızın meyvesi olduğu mu? Anne?"
Bir nefes sesi duydum gibi sanki. Ya da annem domuz gibi hırladı.
"Aslı Kaya. Eğer o bulunduğun otobüsten beş saniye sonra inmezsen nasıl seni tutkuyla yaptıysam aynı şehvetle yok ederim. Derhal eve geliyorsun!"
"Anneciğim bu mümkün değil maalesef. Biliyorsun hayallerimden vazgeçiremezsin beni."
"Kızım ben sana haylinden vazgeç mi diyorum? Zaten gideceksin ama hep birlikte. Sana iki gün beklemeni söylemiştim. Hiç laf dinlemiyorsun." Ah anneciğim arsız biriyim biliyorum.
"Neyse anneciğim artık çok geç. Yola çıktım bile. Sizin gelmenize gerek yok ayrıca. Herkese selamlarımı ve kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum. Lanet olası gıcık erkek kardeşim dışında tabi. Benim yerime iki tane çakarsın oğluna. Çünkü beni ispiklemese böyle olmayacaktı. Döl israfı velet. Kapatıyorum."
"Aslı dur. Sen beni dinlemiyor musun-"
"Ne? Anne duyamıyorum! Tünele girdik çekmiyooo" Telefonu hızla kapattım ve oh çekerek arkama yaslandım. Koltuklarda rahatmış be. Yüzüme güldün sonunda ha Allahım? Neyse ben konuşmayayım sonra daha kötüsü geliyor başıma. Ah İzmir nelere kadirsin!
Koltukların rahat olmasına rağmen hizmetin iğrenç olduğu neredeyse bir günlük yolculuğun ardından sonunda otogara varmıştık. Şu durumda şükür namazı kılmam gereken yerde oluyoruz sanırım. Ama gelin görün ki ben namazın dualarını bilmiyorum. Fatiha okunuyordu sanırım. Ölünün arkasından okunmuyor muydu ki?
Pembe koca bavulu iki büklüm otogar çıkışına getirdim. Ne koydum ya ben buna? Huh!
Arkadan birinin hızlı çarpmasıyla bavulumla birlikte resmen uçmuştum.
"Davar! Döl israfı! Ah kolum. Kırıldı galiba? Hissedemiyorum. Ay hissediyorum yoğun acı var. Aah! Doktor yok mu? Ali Vefa bey nerdesiniz?" İyice saçmalıyorsun Aslı bence artık susmalısın.
"Yavrum iyi misin? Yara bere var mı bir yerinde. Vah kuzum saman torbası gibi fırladın! Bir kere bizim komşu Hatçe de böyle fırladıydı. Kafasını kırdı o bir de fıtık oluştu kadında. Şimdi de tekerlekli sandalyede hayatı karardı valla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AŞK MESELESİ
ChickLitAslı 18 yaşına yeni basmış, içi kıpır kıpır olan bir genç kızdır. Edebiyatın derinlerine inmek için Antalya'dan kalkıp İzmir'e gelmiştir. Deli fikirleri, müzik zevki, saçma dansları ve küçük bir fotoğraf makinesiyle çıktığı bu yolda aslında onun içi...