💫 Girizgah: Tanışma 💫

307 18 29
                                    

Beyaz önlüklü adamım elindeki tomarla kağıdın masaya vuruluşunun sesi, bir anda şarap kırmızısı perdeler ve krem rengi duvarlarla iç karartmaya ant içmiş sınıftaki uğultuya sebep olan öğrencilerin sessizleşmesine ve en nihayetinde tamamen susmalarına sebep olmuştu.

"Evet... Sonunda dikkatinizi verebilmenize sevindim doğrusu." Yüzüne alaycı bir tebessüm yerleştirmiş ve yuvarlak, ince gümüş çerçeveli gözlüğünü küçük burnu üzerinden iterek alacakaranlık saçlarını şöyle bir savurmuştu. "Bu sene almış olduğunuz bu dersin adı..." kara tahtanın önündeki tebeşirlerden birisini rastgele almış, iki kez olduğu yere vurarak tozunu dökmüştü. Sert tebeşirin sürterek iz bırkatığı yazıyı özenle okudu. "Topoloji."

"Kalacağım dersin adını ne de güzel söylüyor..." diye fısıldadı en arka sırada, hala başı masanın üzerinde dalgın bir biçimde profesörü dinleyen arkadaşının kulağına neredeyse neşeli denebilecek bir biçimde fısıldayan Park Jimin. "...sanki geçen yıl da hepimizi bırakmamış gibi ne de mutlu... Bana kalırsa bu koca sınıfta kimse onu sevmiyor."

Tebeşiri tekrar yerine atarken bulunduğu alanda bir ileri bir geri yürümeye, kara tahtanın pürüzsüz yüzeyini incelerken devam etti sözlerine. "Kelime anlamı hakkında bir fikriniz var mı?"

"Her derse böyle mi başlar?" Diye fısıldadı Jeon Jungkook, Park Jimin'in öteki yanındaydı hemen. Duruşu dik, gözleri parlak bir şekilde profesöre odaklanmış haldeydi. Bu sınıfta, birinci olacağını haykırırcasına duruyordu. "Ben üstten alacağım ve kalmak istemiyorum. O zaman çift anadalım nasıl ağır gelir, tahmin edemezsiniz."

El kaldıran kızlardan birisine dikkat kesildi tahtanın önündeki, unvanına rağmen oldukça genç duran adam. Tozlanmış ellerini çoktan önlüğünün cebine sokmuştu. "Medeni cesaretini takdir ediyorum. Adın nedir?"

"Cho Minsu." Dedi kız, ufak bir tebessümle. Her ne kadar çekingen görünse de en az Jungkook kadar birinci olacağını haykırıyordu. "Aslında pek bir fikrim yok ama matematiğin daha somut bir hali gibi olduğunu duymuştum."

"Alttan mı alıyorsun yoksa bölümünle bağlantılı bir seçmeli ders mi?" Hala sempatik ama aynı zamanda alaycı havasını koruyan profesör, bu sefer de başını yana eğerek samimiyetini arttırmayı hedeflemiş gibi görünüyordu.

"İlk kez, aslında..." nahif parmakları, düz ve parlak kahverengi saçları arasından gezerken kızarmış yüzünü örtmek suretiyle eski yerlerine geri kavuşuyorlardı. Kız, dudaklarını birbirine bastırdı ve alacağını sandığı onca tepkiyi düşünerek işkence etti kendine.

"Çok güzel... bunu duyduğuma çok sevindim çünkü geçen sene bu dersi benim anlatmama rağmen Profesör Kim'in sınav kağıtlarını okuduğunu öğrendiğimden beri geçen yılki sınıfım aynen gelmiş gibi hissediyorum." Omuzlarını kaldırmış, limon yemişcesine buruşturmuştu yüzünü. Bu durumdan hoşnut olmadığını daha açık nasıl belli edebilirdi?

"PROFESÖR!" Yanından yükselen sese karşılık irkilerek doğruldu ve yavaşça başını kaldırıp üzerine yatmaktan kızarmış olan yanağını ovdu, Kim Taehyung. Daha önce arkadaşını, matematik dersleri için heyecanlanırken hiç görmediği için şaşkındı. "GEÇEN SENEKİ KAĞITLARIMIZI PROFESÖR KİM Mİ OKUDU DEDİNİZ AZ ÖNCE?"

"Oh, Park Jimin!" Neşeyle elini kaldırdı profesör. Sonunda o da tanıdık bir yüz gördüğü için rahatlamış gibiydi. "Sanırım hislerimde yanılmamışım, ha?" Ama bu rahatlamış ifadenin kırgınlığa dönüşmesi uzun sürmedi.

"Ah..." elini ensesine gerginlikle attı, az önce içine dolmuş olan tüm o adrenalin yok olmuş gibiydi. "S-sanırım. Dersten sonra eski kağıdıma bakabilir miyiz, lütfen? Geçen yıl fırsatım olmamıştı."

X [Taegi Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin