2. Yıl, 01/09/1992
Sert hamlelerle ovaladı elleri arasındaki kupayı. Son altından kupanın kubbemsi yüzeyi şimdiden ışıl ışıl olmuştu ama cila dökmeden ovmaya, bezin altından adeta tırnaklamaya devam ediyordu Harry. Belki Profesör McGonagall'ın simasını, belki de amcası Vernon'un buruşuk, yaşlı yüzünü hayal ediyordu. Sanki o kupadan nefret ediyordu. Parlak yüzeyinden, kıvrımlı motifinden üzerindeki isimden... isimden? Dakikalardır cilaladığı kupanın kime air olabileceğini düşünmemiş, aklına bile getirmemişti. Ön yüzünü tamamen kendine doğru çevirdi, büyük ve kalın harflerle "Tom Marvolo Riddle" yazısı işlenmişti kupanın üzerine. "Okula hizmet ödülü." Hah, ne güzel diye geçirdi içinden Harry. Şapşalın biri ineklik ediyor, ben de ödülünü paklıyorum.
Temizinden bir saat daha geçirdi o ödül dolu odada. Profesör, nihayet yanına gelip de gidebileceğini söylediğinde _Umarım dersinizi almışsınızdır, Bay Potter_ diye kelimeleri kinayeli kinayeli ağzında çiğneyip tükürmeyi de ihmal etmemişti. Sızlayan ve bembeyaz olmuş ellerini birbirine vurarak koşar adım çıktı Gryffindor kulesine. Ron çoktan odaya varmış, üstünü değiştirip temizlenmişti. Savsak adımlarla kendi yatağına ilerledi ve bitkin bedenini kızıl nevresimin üzerine bıraktı, sohbet etmeye mecali ya da niyeti yoktu. Tabii Rom'un "Sana ne ceza verdi?" diye sormasıyla planları bozulmuştu. Hangi planı rayında ilerlemişti ki zaten?
"Ödülleri temizledim." dedi Harry.
"O- ha. Sana yine de acımış. Bana tuvalet paslattı."
Sesindeki tanıdan bariz bir yakınma sezmişti Harry. Ron Weasley, sözde en yakın dostuydu ama içten içe Harry'yi kıskandığı dillendirilmese de inkar edilemeyecek bir gerçekti.
Hep kıskanırdı onu Ron. Üzerindeki kumaşları, kesesindeki parayı, dilden dile dolaşan ismini... Sanki bile İsteğe kazandığı bir ünmüş gibi kendinden övünü övüne bahsetmezdi Harry. Zira on bir yaşına basanadeğin ne sahip olduğu varlıktan, ne büyü dünyasından, ne de ününden haberdardı. Hayatının on yılını; güle oynaya, düşe kalka geçireceği o güzel on yılını istenmediği bir evde, istenmediği bir ailede geçirmişti. İlgi görmemiş, dinlenmemiş, tek arzusu dahi yerine getirilmemişti. Kuzeni Dudley domuz gibi semirtilip şımartılırken o kıyıda köşede kalmıştı. Ron bu hayatın neyini kıskanıyordu ki?
Onun bir ailesi vardı en başta. Sevgi gördüğü bir babası, kız ve erkek kardeşleri vardı. Fazla parası yoktu ama iyi yürekli, kucağı sıcacık bir annesi vardı. Düzgün bir odaya, efsunlarla donatılmış Kovuk'a sahiptir. Tüm bunlar Harry için paradan ve ünden daha değerliydi. Hiç istemediği halde üzerine yapışıp kalan Seçilmiş Çocuk'tan daha değerliydi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde banyoya gitmişti Harry. Borulardan akıp gelen su, sanki ruhundaki pisliği ve öfkeyi de sıyırıp atacakmış gibi dakikalarca fayansların üzerinde dikilmiş, su buz gibi olanadeğin çıkmamıştı. O banyodayken Dean ve Seamus gelmişti odaya, ikisi de kızgın gibiydi, besbelli kavga etmişlerdi. Nedenini merak etse de ağzını açmadı Harry, yönelttiği en ufak soruda yeniden kavgaya tutuşacaklarından adı kadar emindi ve en son istediği şey bütün gecesini deliksiz bir uykuyla değil, oda arkadaşlarının yersiz kavgalarına ayırmaktı.
{Evet, evet ilgi çekmek için yapmayacağım çok az şey var.~ Yine de.. Buna ne sıklıkla yazarım bilmem. Tooru_Nagamura}
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tolérance //Dark Harry
FanfictionBelki, burada yayınlarsam daha hevesli yazarım? @Tooru_Nagamura'ya ithafen yazılmıştır ve bütün hakları, Vex'in patileri arasında saklıdır! 🐾