1

9 3 9
                                    

Anne babasının baskısı ile okumaya devam eden ve aynı zamanda çok da başarılı bir tıp birinci sınıf öğrencisi olan fakat gerçek tutkusunu unutmamak için kendi kendine barlarda, kulüplerde ve başka ortamlarda hem çalıp hem de söyleyen bir adamdım ben.

Ben Kim Namjoon, annesi ve babası görücü usulüyle evlenmiş, aynı zamanda onların sevgisini de hiç hissetmeyen o çocuğum. Ben Kim Namjoon, iki farklı hayatı olan o kişiyim; gündüz ve gece. Ben bir yandan çok fazla kişinin tanıdığı bir yandan kimsenin görmediği çocuğum.
Ama şu anda ben RM'im. Çünkü şu an saat 1.52.

"RM!!!"

"Rap Masterrr!!"

"Harikasııın RM!"

Eh, yaklaşık 1000 küsur hayranım da vardı diyebilirim. Alkışlar eşliğinde sahnedeki yerini aldım. Ve şu an vefat etmiş olan eski bir usta sanatçının şarkılarından birini söyledim.

Her şey mükemmel geçiyordu. Her zamanki gibi. Gitar çalarak şarkı söylüyor insanlarla eğleniyordum. Gözlerimi kapatmıştım ve tadını çıkartıyordum. Şarkının neşeli kısmında gözlerimi açıp sözlere eşlik eden insanlara baktım. O sırada uzaktaki bir arkadaş grubunun arasında oturmuş o kızı gördüm. Şok oldum. Şarkı bir an durakladı ama hemen toparladım. Neyseki buraya bakmıyordu.

Dediğim gibi... Gündüz yaşantımda ve gece yaşantımda farklı insanlardım. Gündüzleri fakülteye gidip gelirdim. Bir dostum arkadaşım yoktu. Kimse de beni bilmezdi. İşte o kız gündüz hayatımdan... Fakülteden bir kızdı. Bizim fakültedeki insanlar genelde böyle yerlere gelmezdi. Onların ortamları daha farklı olurdu. Bu kızın burada ne işi vardı? Beni görmesine imkân yoktu. Girmemeliydi. Çünkü gündüz yaşantımdan hiç kimse gece yaşantımdan haberdar olmamalıydı. Üstelik bu kız beni tanıyordu da. Çünkü aynı sınıftaydık. Bu kızın ismi Park Senaidi idi.

Arkadaşları ile sohbet ediyordu gülerek. Umarım beni fark etmez diye içimden dua ederken şarkıya da pek odaklanamadım. İnsanlar da bunu fark etmişti. En sonunda zar zor şarkıyı bitirdikten sonra mikrofonu John'a verdim. John da burada şarkı söyleyen bir çocuktu. Ve ardından hemen oradan ayrıldım. Rahatsızlandığımı söyledim. Patron öyleyse eve gitmemi söyledi ama orada onun odasında biraz dinlenmek istediğimi söyledim. Çünkü eve gitmek istemiyordum. Patronla az buçuk bir samimiyetimiz vardı,beni de severdi. Bu sebepten izin verdi ve kendisi odadan çıktı. John'un sesi buraya hafif geliyordu. Kafamı deri koltuğa yasladım ve gözlerimi kapattım.

Açtığımda bir saat falan geçmişti yerimden kalkıp belimi çıtlattım. Sürahiden su doldurup içtim. Hâlâ uykum geliyordu. Evime gitmeye karar verdim. Montumu giyip oradan çıktım. Seul'un en iyi üniversitesini kazanmıştım. Fakat ailem de Seuldeydi. Yine de ayrı eve çıkmama izin vermişlerdi. Koridorda yürürken arka kapıdan çıkmayı planlıyordum ama kilitli olduğunu fark ettim. Homuranarak ön kapıya doğru yürümeye başladım. "Kim kilifli unuttu şunu?" Tam dışarıya çıkmıştım ki arkadmadan birinin ismimi bağırması ile olduğum yerde durdum.

Olamaz!

Bana iki saniyede yetişti ve önümde durdu. "Namjoon! Merhaba!" Hadi Namjoon. Hemen şaşırmış ve sevinmiş gibi yaptım. "A-aa! Merhaba Hyawa. Burada ne işin var?" O bir şey söylemeden sen söyleme.

"Ah, kuzenlerim Busandan geldi. Zorla getirildim buraya. Onları kırmamak için gelmiştim. Ama daha fazla dayanamayıp çıktım ben. Sen ne yapıyorsun burada?"

Elimle saçımı kaşıdım. "E şey.. ben de tesadüf. Tesadüfen gördüm burayı. Merak edio girmiştim. Ama beğenmedim ben de senin gibi..." Kaşlarını çattı düşünceli bir şekilde. Sonra gozleriylr kıyafetlerimi süzdü.

"Okulda olduğundan farklısın... tarzın..."

Hemen montumun zincirini kapattım. Ve gülmeye çalıştım. "Ahaha,evet. Şey, okul dışında rahat giyinmdyi seviyorum."

"...Ama kötü değil. Her neyse Namjoon. Tutmayayım seni. Burada karşılaşmak güzeldi."

"Ahaha,evet. Hoşçakal."

"Sonra görüşürüz." Sonunda ayrıldık ve zıt yollara gittik. Çok şükür beni görmemiş.

"Ah, bu arada Namjoon," diye arkamdan seslendi. "Sahnede çok iyiydin."

and 7 angel || RMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin