Aşkın Cinsiyeti Yoktur, Jisoo.

419 30 35
                                    

Yine her zamanki gibi okul günü. Geç yattığım için söve söve zorla kalktım yatağımdan. Bugün Cuma olduğu için fazla süslenmedim. Sadece ruj ve fondoten sürdükten sonra kendime bir tost yapıp evden çıktım. Evimin yakınlarında oturan canım arkadaşım Lisa'nın evine doğru yürümeye başladım. Evinin yanlarına geldiğimde telefonda birisi ile konuşuyordu. Salak. Daha saçını bile doğru düzgün toplayamamış.

"Düzgün dur Lisa. Saçına düğüm yapmışsın resmen." Zorla da olsa Lisa'nın saçını toplayabilmiş ve beraber okula doğru yürümeye başlamıştık. Bugünlerde fazla yorgun olduğum için her ders uyuyordum. Resmen sınavlardan kalmıştım.

Zaten son senemizdi. Umrumda değildi. Kalsamda kalmasamda, ailemin bana miras olarak bıraktıkları şirketin başına geçecektim. Onların bana bıraktıkları tek şey buydu. Evde tek kalıyordum, ihtiyaçlarımı da ölen babamın sağ kolu olan adam karşılıyordu. Öylece geçinip gidiyordum işte.

Şükürler olsun okula gelmiştik. İnsanların bana olan bakışkarını tez geçip sınıfa girdim. Gözlerim ilk önce onu gördü. Tanrım, o kadar yakışıklıydı ki gözlerimi alamıyordum ondan.

Adı Kim Taehyung. Onu 2 yıldır seviyorum. Hiç kız arkadaşı olmadı ve buda benim işime geliyordu. Jeon Jungkook onun en yakın arkadaşı galiba çok yakınlar. Umrumda değil, yanında kız olmasın o yeter bana.

Gözlerimi ondan ayırıp sırama oturdum. Sınıftaki herkesle arkadaştım bu da iyi bir şeydi. Sadece, okulda fazla kişi ailem olmadığı için beni şanslı zannediyorlar ve o yüzden bana öyle bakıyorlar. Aslında onlar şanslı, ben değilim.

Çantamdan kitaplarımı çıkarıp masanın üstüne koydum. Hoca daha gelmediği için sınıfa bir göz gezdirdim. Sonra birisi benim adımı seslendi. Yanıma döndüm.

"Merhaba Jisoo. Yanın boş sanırım. Oturabilir miyim?" Buda Jennie Kim. Okulun popüler kızı. Her ne kadar çok arkadaşı olsa bile benimle fazla ilgileniyor. O çok iyi arkadaş. Bana çok iyi davranıyor.

Gülümseyip başımı salladım ve oturması için yer bıraktım. O da gülümseyerek oturdu ve çantasını masaya astı. Bu dersi dinlemem lazımdı fakat hiçbir şey anlamıyordum. Aklım hep Taehyung'da idi. Öyle yakışıklıydı ki, ona bakmaya doyamıyordum.

Sonunda ders bitmişti. Sıkıntıyla kitaplarımı çantaya koyup ayağa kalktım ve Lisa'yı beklemeye başladım. Uyuyormuş. Sabır dileyerek onun yanına gittim ve uyandırmaya çalıştım. Hadi ama, kantine gitmem lazım.

"Kantine gitmem lazım Lisa. Hadi uyan!"

Lisa "Tek gitsene Jisoo ya. Yemezler seni."

"Kim Jisoo." Jennie'nin sesini duyar duymaz arkamı döndüm. "Kantinden ne istiyorsun? Bir arkadaşımda kantine gidecekte."

"Ah hiç zahmet olmasın. Ben Lisa ile giderim." Jennie masanın üstünden parasını aldı.

Jennie "Lisa'nın uyanacağı yok. Sen bana söyle, ben alayım. Hadi." Derin bir nefes aldım. Başka çarem yoktu çünkü Jennie Kim ben izin verene kadar zorlardı.

"Of Lisa..." Lisa'yı bırakıp Jennie'nin yanına geldim. "Bir tost ve fanta istiyorum. Dur, parayı vereyim." Jennie eli ile beni durdurdu.

"Vermene gerek yok. Ben ikram ediyorum." Ardından sınıftan çıktı. Arkasından bakakaldığım sırada sırama oturdum ve telefonumu çıkardım. 0 bildirim... Keşke beni de merak edip arayacak bir ailem olsaydı.

Okul sonunda bitmişti. 2 gün boyunca yataktan çıkmayacaktım. Eşyalarımı toplayıp çantama koydum ve Jennie'ye döndüm. Bana bakıyordu. Neden bana bakıyordu ki? Yüzümde bir şey mi vardı?

1 Room 3 Secrest / JenSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin