Kantinde Hyunjin'in gelmesini bekleyen Seungmin elleri ile oynamaya başlamıştı. Ona etrafı gezdireceği için heyecanlıydı ve bunu saklamaya çalışıyordu. Çocuğu 8.sınıftan beri ilk defa yüz yüze görecekti. Onun fazlasıyla yakışıklı olduğuna adı kadar emindi. Daha on dört yaşındayken bile herkesin diline düşmüştü yakışıklılığıyla. Kim bilir şuan ne kadar harika görünüyordu.
Derin nefes alıp etrafına baktı Seungmin tekrar. Erken gelmesini istemesinin tek sebebi Hyunjin'i gezdirirken onunla baş başa kalıp konuşabilmekti. Onun hakkında ki çoğu şeyi merak ediyordu. Ne olmak istiyordu, en sevdiği renk neydi, neden sayısal okuyordu, neden bu okulu seçmişti? Bunların hepsini öğrenmek istiyordu. Nedenini bilmiyordu sadece Hyunjin herkesin tanımak isteyeceği kadar etkileyiciydi.
"Seungmin?" Seungmin duyduğu sesle arkasını döndüğünde gördüğü yüz ile şoka uğramıştı. Hyunjin'in mükemmel yüzü karşısında duruyordu. Seungmin şaşkınlığı gizlemek adına gülümsediğinde Hyunjin ilk önce dona kalmış sonrasında o da gülümseyerek karşılık vermişti.
"Hyunjin? Hoşgeldin." Seungmin gülümsemesini yüzünden silmeden konuştuğunda Hyunjin kalp krizi geçirdiğini belli etmemek adına çantasının sapını sıkıyordu. Seungmin ise Hyunjin'in yüzüne o kadar odaklanmıştı ki bunu fark etmiyordu. Haksız da değildi. Çünkü Hyunjin gözünün altındaki beni ve bakım yapıldığı belli olan yüzü ile fazlasıyla etkileyiciydi.
"Hoşbuldum."
"Soruyu çözdükten sonra sana okulu göstereyim. Olur mu?" Hyunjin kafa sallayarak kitabı ve kalemi çıkararak Seungmin'e uzatmıştı. Seungmin bir sandalyeye oturup kalemin ucunu kontrol ederken ayakta ona bakan Hyunjin'e çevirdi bakışları. Aralarında ki kısa süren sesizliği Seungmin bozdu.
"Neden oturmuyorsun?"
"Ha?" Etrafına bakıp bir sandalyeyi Seungmin'in yanına çekmişti. Oturduktan sonra Seungmin'e baktı merakla. Seungmin soruyu çözmeye başlarken onun ellerini izliyordu.
Seungmin soruyu çözerken Hyunjin kaşlarını çattı.
"Seungmin x 50, y de 64 ise x artı y nasıl 7 oluyor?" Seungmin durup soruya bakmaya başladığında Hyunjin de ona bakıyordu.
"Hyunjin buldum bak şimdi!" Seungmin soruyu düzeltip anlatmaya başladığında Hyunjin onu dinliyordu. Seungmin soruyu cidden güzel anlatıyordu. Minho'nun on üç işlemde çözdüğü soruyu dört işlemle bitirmişti. Minho'yla bu konu hakkında dalga geçmesi gerekiyordu.
"Pekala anladın mı?" Hyunjin hızla kafasını salladığında uzun saçları birbirine karışmıştı. Bu hali Seungmin'e sevimli gelmişti. Gülerek saçlarını düzelttiğinde Hyunjin de utançla gülümsedi.
"Okulu gezelim o halde." Hyunjin kitabı ve kalemi çantasına geri koyup zaten gezmiş olduğu okulu Seungmin'le tekrar turlamak için peşinden gitti.
Seungmin ilk katı gezdirdirirken Hyunjin ona bakarak onu dinlemişti. Ona istediği gibi bakabilmenin fırsatını değerlendiriyordu.
İkinci kata çıktıklarında Hyunjin Seungmin'in sabah gördüğünde fark ettiği göz altlarından akşam uyumadığını anladığından bu katı Minho'nun ona gezdirdiğini söylemişti. Seungmin'in yorulmasını istemiyordu. Seungmin kafa sallayarak üçüncü yani son kata geldiğinde orayı da gezdirmişti.
Okul turunun sonuna geldiklerinde tekrar kantine inmişlerdi. Hyunjin Seungmin'e teşekkür etmek adına çikolata aldığında Seungmin gülümsedi ve bir dahakine onun alacağını söylemişti.
Hyunjin duyduğunu şeyle kalbinin durduğu hissettiğinde tekrar onunla konuşmak istediğini duymak hoşuna gitmişti. Şuanda ise oturmuş sohbet ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
three years
FanficEskiden dershane arkadaşı olan Hyunjin ve Seungmin, Seungmin'in hatası yüzünden tekrar iletişime geçer.