smutlu, rahatsız olanlar diğer bölüme atlayabilir.
-
Baekhyun'u sevmek dünyanın en yorucu şeyiydi, bunu kabul ediyordum. Kalın duvarları, kırmızı çizgileri vardı, çizgilerini silsen duvarlarına çarpardın, duvarını kırsan üzerine taşlar devrilirdi.
Yoruculuğuna, kırgınlıklara ve üzüntülere rağmen onun tek bir tebessümü içimde çiçekler açtırıyordu. Baekhyun güzeldi, her şeyden güzeldi ve bence onun için çektiğim her derde değerdi.
Ona onu sevdiğimi söylememin üzerinden 3 hafta geçmişti. Eve döndüğümüzde benimle konuşmayışı, göz teması kurmayışı çok zoruma gitmişti ve artık var olan arkadaşlığımızı da çökerttiğimi düşünmüştüm. Artık burdan sonra toparlanmam zor olurdu fakat hala deniyordum.
Sehun'la mesajlaştıktan sonra ben de eve doğru yürümeye başladım. Eve attığım her adım Baekhyun'a bir tık yaklaşıyormuşum gibi hissettiriyordu ve bu da adımlarımı koşar hale getiriyordu. Birini nasıl bu kadar fazla sevdiğimse beni hala çok şaşırtıyordu.
Kapının kilidini sessizce açtım. Elimle duvarı yoklayıp ışığı yaktım. Salon boştu, herkes çoktan uyumuş olmalıydı. Kapıyı sessizce kapatıp, ayakkabılarımı çıkartırken Baekhyun'un odasının kapısına baktım, kapalıydı. Hemen bu kapının ardında olması beni heyecanlandırdı, açsam kapısını onu görürdüm, belki uyuyordu belki müzik dinliyordu, oturuyordu, onu her haliyle görmeyi istiyordum.
Montumu çıkartıp astıktan sonra mutfağa yöneldim. Ev gerçekten çok soğuktu, Baekhyun'un hasta olma ihtimali beni korkutuyordu. Petekleri yakmak için düğmelerle ilgilenmeye başladığımda "Ne yapıyorsun?" diye sesi yükseldi arkamdan.
Aniden ortaya çıkması irkilmeme sebep oldu. Arkamı dönüp nefes nefese ona baktım. Pijamalarının içinde dağınık görünüyordu. Gözleri kırmızılaşmış, dudakları pembeleşmişti, biraz alkollü olduğu belliydi.
"Üşüyorum." dedim.
"Sana bu konuda net bir fikir belirttim." dedi.
"Ama üşüyorum. Hem eve de erken geldim."
"Saat 3." dedi azarlar bir şekilde.
"Sen de normalde hep bu saatlerde geliyorsun." diye hatırlattım.
Baekhyun derin bir nefes verip dağınık saçlarını eliyle tekrar dağıttı. "Artık gelmiyorum." diye mırıldandı. Alkolden dolayı yanakları al aldı, onu öpüp koynuma sokmak istiyordum.
"Neden?"
"Dışarda takılmak istemiyorum artık."
"Anladım." dedim.
Aramızda ufak bir sessizlik oluştu. Baekhyun bu sessizliği bana doğru bir adım atarak bozdu. "Neden eve gelmiyorsun artık?"
"İşlerim var."
"Yalan söylüyorsun." dedi sinirle.
"Seni inandırmak zorunda değilim."
"Zorundasın." dedi. Ellerini göğsüme yerleştirip beni geriye doğru ittirdi. Arkamdaki duvara yaslandım. Baekhyun biraz sarhoş fazlaca da sinirliydi. "Benim yüzümden gelmediğini biliyorum. Beni benim yüzümden gelmediğine inandırmalısın." yakamı tutup zaten bitişik olduğum duvara beni daha da ittirdi.
"Sarhoşsun, sabah konuşalım." onu üzerimden ittirdiğimde aramızda az da olsa mesafe oluştu.
"Değilim, şimdi konuş. Neden eve gelmediğini söyle." mesafeyi tekrar bir adım atarak kapattı. Onun bana bu kadar yakın olması beynimi yememe neden oluyordu. "Beni mi görmek istemiyorsun?" dedi fakat cevap veremedim çünkü nefesini yüzümde hissetmek aklımı başımdan alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sadece sen | chanbaek texting
Fanfiction[texting] chanyeol ev arkadaşının duvarlarını yıkmaktan başka bir şey istemiyor. 14.01.23