13.06 - yolun sonu

137 31 5
                                    

Kondüktör düdüğü çalarak yolcuları uyarmak adına trenin dar koridorunda ilerlerken yolcular yavaş yavaş toparlanmaya başlamışlardı. Buraya kadardı işte. Jimin on dakika sonra tamamen kendi hayatı ile baş başa kalacak ve bugüne kadar öğrenemediği her şeyi tek başına öğrenmeye çalışacaktı.

Korkmasına rağmen içinde yine de yeni bir hayatın heyecanının var olduğunu hissettiğinde, bu heyecana sıkı sıkı tutunmaya çalışmıştı. Çünkü onu ayakta tutacak şey, o her an sönmek için hazırda bekleyen minik heyecan kıvılcımından başka bir şey değildi.

"Biliyor musunuz?" Jimin kısa sessizliğin ardından yeniden söze girdiğinde, esmer olan ilgisini yine ona vermişti. "Aslında ben kahve hiç sevmem ama bunun tadını hiçbir zaman unutmayacağım. Bugüne dek tattığım her şeyden daha lezzetliydi." bu itiraf, Şeker Portakalı alıntısının karşılığı niteliğinde sayılabilirdi belki de. Namjoon, en azından duygularının bir şekilde karşılıklı olmasının verdiği hoşlukla gülümsediğinde Jimin de karşılık vermişti aynı şekilde.

Tren, acı bir düdük sesi ile gara yanaştığında, kendi şehrindekinin aksine çok daha küçük olan bu gar, gerçekten tam bir kasaba işiydi. Gelen yolcuları karşılamak adına bekleyen bir sürü insanla doluydu yine ancak geldiği yere kıyasla, burası fazla sakin ve özlem duygusunun oluşturduğu samimi havayla doluydu.

Tekerlekler demir yola sürtünerek nihayet durmayı başardığında, Jimin, trene binerken çantasını koyduğu bölmeden çıkararak tek omzuna takmış ve dar koridorda ilerlemeye başlamıştı. Namjoon'un da arkasından geldiğini biliyordu.

Trenden inip ayakları gerçek zemin ile buluştuğunda, bacaklarındaki o rayların yaptığı titreşimini hâlâ hissedebiliyordu. "Hoşça kalın o zaman." Jimin elini uzatarak söylediğinde Namjoon da aynı şekilde karşılık vermişti. Tam gitmek için döndükleri sırada Jimin duraksayarak yol arkadaşına dönmüştü. "Kadere inanır mısınız?"

"Ben öyle şeylere pek inanmam."

"Ben inanıyorum. Ve bu küçük kasabada eğer yeniden karşılaşırsak, tüm bu yaşanan her şey hoş bir tesadüf olacak." Namjoon bunun yerine iletişim kurabilecekleri herhangi bir bilgiyi, tüm bu kader romantizmine tercih edebileceğini biliyordu.

"Umarım karşılaşırız, gezdiğim tüm sokaklarda gözüm daima sizi arıyor olacak." Namjoon gülümseyerek söylediğinde, ikisi de zıt yönlere doğru ilerlemeye başlamışlardı bile.

İkisi de birbirinin adını bilmiyor ancak yine de, kaderin onları yeniden bir araya getireceğine inanmak istiyorlardı.

Daha doğrusu Jimin inanıyor, Namjoon ise 'bari adını sormuş olsaydım' pişmanlığı ile yeni evine doğru yürüyordu.

10.30 treni | namminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin