Felix'den
gözlerimi başımın zonklamasıyla açtım, her yer bulanıktı henüz kendime gelememiştim
gözlerimi kırpıştırarak bulanıklığı gidermeye çalıştım
etrafı düzgün görmeye başlamıştım, etrafıma bakındım, eski rutubetli bir yerdeydim bir binanın bodrumu olabilirdi,ne olmuştu bana,nasıl gelmiştim buraya
başım o kadar ağrıyordu ki düşünemiyordum bile.Oturduğum yerden kalkmaya çalıştım tabi ki başarısız olmuştum kafamı çevirip baktığımda bir sandalyeye bağlı olduğumu gördüm, küfür ederek ellerimi çözmeye çalıştım ama çok sıkılardı açmamın imkanı yoktu
ben yeniden ellerimi açmaya uğraşırken bir ses duydum, bir kadın sesi
"boşuna uğraşma istersen açabileceğin derecede bağlayacak olsam hiç bağlamazdım" kafamı kaldırıp konuşan kızıl saçlı kadına baktım uzun süre yüzüne baktıktan sonra hatırlamıştım, tabi ya! bu bana yumruk atıp bayıltan kadındı başka kim olacak zaten aptal felix!,sakin bir tonda konuştum "ne istiyorsan söyle ve bırakın beni" sırıttı ve yaklaştı "ne kadar sakinsin kaçırılmaya alışıksın galiba lixie"
konuşması çok sinir bozucuydu ve dibime girmesinden rahatsız olmuştum
kafamı geri çekip az da olsa ondan uzaklaşmaya çalıştım ve konuştum "boş konuşmayı bırak amacınız ne" uzaklaştı ve tek kaşını kaldırdı "burada sadece ben varım neden çoğul konuşuyorsun lixie" göz devirdim, sinirlenmeye başlamıştım
"arka tarafta ki saklanamayan arkadaşlarını gayet net görebiliyorum" sırıttım ve devam ettim "sanırım sizin ilk kaçırmanız" kızıl saçlı kadın sinirle arkasını döndü "aptallar bir boku beceremiyorsunuz sonra wonho piçi bana patlıyor!"
arka taraftan üç erkek çıktı ve biri konuştu " bu aptal jay yüzünden bir yerinde durmadı amına koyayım" sonra adının jay olduğunu öğrendiğim çoçuk konuştu "kes sesini san sen durmadın asıl" öğrendiğim isimlerle gülümsedim, kızıl saçlı kadının siniri gözlerinden okunuyordu bağırmasıyla irkildim, " ikinizde kapayın çenenizi çocuk gibi tartışmayın, çıkın hepiniz dışarı!" diğer çocuk konuştu "ya chae ben bir sey yapmadım bunlar çıksın" kızıl saçlı kadının başıyla onayladı onu ve bana döndü
"evet lixiee gel bu işi zorlaştırmayalım sen bana tılsımı ver ben de seni özgür bırakayım," dürüst olmak gerekirse içime bir korku düşmüştü,sinirle konuştum "bana lixie deme ayrıca ne tılsımından bahsediyorsun" sinirlendiği aşikardı,
konuştu "bak felix benim işimi zorlaştırma baş elfin sen olduğunu da biliyorum ver şu sikik kolyeyi" changbin haklıymış diye geçirdim içimden iyi ki takmamışım,saklamışım onu dinleyip ama madem changbin biliyordu neden engellemedi hani koruyacaktı beni diye düşünmeden edemedim daha fazla dayanamayarak bağırdım "ne kolyesinden bahsediyorsun sen beni bir aptal kolye için mi kaçırdınız yani!" ellerini kızıl saçlarına geçirdi ve sinirle ofladı gözlerini kapattı ve bir süre öyle bekledi
yüzüme doğru bağırarak konuştu ve oturduğum sandalyeyi sarstı "beni kandırmaya çalışma eğer verirsen bırakacağım seni diyorum" bırakmayacağına emindim benden kesin kurtulurlardı, elini boynuma attı ve konuştu "üzerinde yok söyle nereye sakladın!" başımı çevirerek elinden kurtuldum "ne kolyesi amına koyayım kolye falan bilmiyorum ben yanlış kişiyi kaçırdınız!" bir sandalye çekip oturdu " söylemeyeceksin demek haklısın ben olsam bende söylemezdim, sen söyleyene kadar bekleriz o zaman " deyip yaslandı ardından isminin jay olduğunu öğrendiğim çocuk içeriye girdi
"chae kulaklarını unutma bu sefer" deyip çıktı bunu duyan içerdeki çocuk en başından yaptığı gibi telofunundan bir şeyler yazmaya başladı, patronuna bilgi veriyor olabilir miydi wonho demişlerdi wonho wonho wonho..