Merhabalar. Yeni bir kurgu ile karşınızdayım, bu kurgum yeni sayılabilir aslında yaklaşık bir senedir var. Yaklaşık yirmi bölüm var taslakta ama bunlarda biraz düzenlemeye karar verdim ilk bölümümüz hayırlı olsun umarım beğenirsiniz
LÜTFEN YORUM YAPMAYI VE OY KULLANMAYI UNUTMAYIN!
***********************************************************************************************
Merhabalar. Ben İSTANBUL, beni zaten tanıyanlarınız var ama tanımayanlarda artık tanıdı. Her neyse bugünkü eleştiri yazımız her zamanki gibi romanlar üzerine, bugün Beyza Alkoç'un eseri olan Sınır-Sınırsız serisi hakkında konuşacağız.
Öncelikle Sınır- Sınırsız iki kitap halinde bir seri fakat iki kitabında baş kahramanları farklı.
İlk kitabın baş kahramanları; Bora ve Nehir, ikinci kitabın baş kahramanları ise Cihan ve Deniz.
Spoliersiz bir eleştiri yapmaya çalışacağım olabildiğince; Sınır kitabının konusu aslında bir araba kazası sonrası yürüyemeyen Nehir' in ve varlıklı bir ailenin oğlu Bora' nın arasonda geçiyor.
Nehir ve Bora istekleri dışında tamamen çıkarlara dayalı bir şekilde evlilik gerçekleştiriyorlar ve olaylar gelişiyor.
Bence kitap güzeldi sadece bazı yerleri fazla abartılmış ya da gereksiz ayrıntılar verilmişti ama bunlar kitabı kötü yapmıyordu.
Sınırsızın konusu ise "Annem, babam bile terk etmiş beni sen nasıl seveceksin?" cümlesiyle sınırlı kalan Deniz ve Cihan'ın aşkını anlatıyor. Burada da çift kendi isteği ile evlenmiyorlar. Deniz okumak isteyen ama aynı zamanda hem anne-babasız, ve kanser hastası olan kızın karşısına Cihan'ın babası çıkıyor ve oğlu ile evlenmesi karşılığında tedavisini karşılayacağını ve de okutabileceğini anlatıyor.
Bana kalırsa sınırsız sınırdan bir tık daha güzeldi.
İkisini de öneriyorum umarım seversiniz, mis gibi kitap kokulu günler dileği ile...
**********************************
İnsanları anlayamıyordum. Evrende sadece kendileri varmış gibi yaşamalarına asla ama asla anlam veremiyordum.
Bu evrende sadece bizler yoktuk ki, hayvanlar da vardı bitkiler de... İnsanlardan farklı bir alemde yaşayan canlılar da vardı üstelik. Ben İstanbul. Yirmi beş yaşındayım. ABD Northampton Üniversitesi mezunuyum. Bölümümün adından dolayı para ile ilgili olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama hayır bölümümün para ile uzaktan yakından hâli yok. Benim bölümüm yani Parapsikoloji; duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin paranormal olayların; deneysel yöntem yolu ile incelenmesi ve bir kanıya varılma amacı olan bir bölüm yada meslek diyebiliriz.
Yurt dışında okumamın temel nedeni ulusal vatandaş olmamdan kaynaklanıyor. Uçakta doğduğum için ulusal vatandaş sayılıyorum ve o yüzden de kolaylıkla olmuştu.
Ailem bu ölümü seçmeme oldukça şiddetli bir şekilde karşı çıkmış ve katı bir şekilde ret etmişlerdi. Onlar, tıpkı kendileri gibi başarılı bir ekonomist olmamamı istiyorlardı.
Ben ise bunu asla okumayacağımı, eğer okursam mutsuz olacağımı söylemiştim. Benim ilgi alanım görünmeyen, duyulmayan şeyleri daha doğrusu paranormal şeyleri araştırmayı sevdiğim için parapsikoloji seçmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3|İSTANBUL
Teen Fictionİstanbul sadece ailesinden, kabuslarında uzak sessiz bir hayat istiyor. Çektiği fotoğrafları bir gün sergilemeyi istiyor peki cesaret edebilecek mi?