Bölüm 2

1.1K 223 249
                                    

Bölüm 2

      Gecenin karanlığında süzülen Ruh Emiciler'in varlığı Harry'yi çok huzursuz etmiş, içinde bir yerlerde bastırılmış korkuları tetiklemişti. Onların varlığından hiçbir zaman hoşlanmamıştı. Ruh Emici saldırısına uğrayan kim bu durumdan hoşlanırdı ki zaten? Bir daha karşılaşmak zorunda kalmayacağına inanmıştı. Hayatından tamamen çıkıp gittiklerine... Şimdi onları görmek; Harry'yi kâbusta olduğu düşüncesine daha da yaklaştırmıştı.

      Harry'nin yüzündeki şaşkınlığı ve endişeyi bir süre sessizce izledikten sonra, "Hadi," dedi Draco. "Bir kat ineceğiz sadece."

      Harry bakışlarını dışarıdan ayıramadan, "Neden buradalar?" diye sordu. "Ben-"

      "Şşş," derken Draco, elini Harry'nin ağzına kapatarak susmasını sağladı. Aynı anda onu kolundan tutarak büyük bir kolonun arkasına çekmişti. Harry ne olduğunu anlamasa da tepkisiz kalmaya çalıştı. Bakışlarını Draco'nun gözlerinden ayırmadan bakarken kaşları çatılmıştı. Biraz da yavaş geçip giden saniyelerin ardından ayak seslerini duyunca durumu anladı. Çok geçmeden kendi aralarında sohbet eden iki adamın koridorda yürüyerek uzaklaştığını gördü.

      Draco her ihtimale karşı olduğu yerde beklemeye devam edince, Harry onun bileğini tutup ağzından çekti. Draco da biraz geri çekildi, koridoru kontrol etti ve kolonun arkasından çıktı. Sonra hiç konuşmadılar ve olabildiğince sessizce alt kata indiler. Bir zamanlar Profesör Slughorn'un ofisi olarak hatırladığı odanın önüne geldiklerinde durdular ve hiç oyalanmadan içeri girdiler.

      "Sen burada mı kalıyorsun?" diye sordu Harry şaşkınca, üstündeki cüppeyi çıkarıp koltuğa bırakırken.

      Draco her ihtimale karşı odaya koruma büyüleri yapmaya başlamıştı. "Evet," dedi. "İksir derslerine giriyorum."

      "Sen? Bu yaşta?"

      "Karanlık Lord istediğinde hiçbir şeyin önemi kalmıyor."

      "Bir dakika- o mu istedi? Neden?"

      Draco asasını indirip Harry'ye döndü. "Hogwarts'ın benim gibi bir kahramana ihtiyacı olduğunu söylemişti," derken kollarını açtı. "Evet, kahraman ben oluyorum."

      Harry bir şey söylememek için kendini tuttu. Draco bunu elbette fark etti.

      "Karanlık Lord'un en büyük düşmanını öldürünce böyle oluyor işte," dedi Draco, huzursuz bir şekilde.

      "Şimdi de aynı kişiyi odanda saklıyorsun ama," dedi alaycı bir şekilde.

      "Aynı kişiyi değil." Draco'nun cevabı hızlı ve sertti. Ancak yüz ifadesi bu cümlenin hemen ardından değişmişti.

      Harry bir şey söylemeden önce Draco'nun yüzündeki değişimi izledi. Onu gördüğü andan itibaren bütün söylediklerini ve tavırlarını düşündü.

      "Diyelim ki bu benim değil de senin rüyan," diye girdi söze, sakince. "Beni neden saklıyorsun sence? Neden teslim etmiyorsun?"

      Draco bakışlarını kaçırıp arkasındaki çalışma masasına yaslandı. İki eliyle de masanın kenarını sıkıca tutarken, "Belki de etmeliyim," dedi.

      "Belki de etmelisin."

      Sessizlik.

      "Sonuçta bu bir rüya, değil mi? Biter gider."

      "Ya değilse?"

      Harry şaşkınca, "O ne demek?" diye sordu. "Bütün bunların gerçek olduğunu düşünüyor olamazsın?"

Arcane | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin