Yıl 2015. Gece geç saatleriydi. Telefon çalıp duruyordu. Manyağın teki zannetmişti. Doktor açmıyordu. Onuncu defa çaldı. Bu sefer açmak zorunda kaldı doktor. Telefonu kulağına götürdü. Sinirli bir şekilde konuştu:
- Sen kimsin? Ne istiyorsun benden?
Ses yoktu. Bu sefer çok kötü küfürler etmişti. En sonunda bir ses geldi. Bu ses insanı çok uyuz eden bir sesti. Bu sesin arkasından sanki telefonda bir palyaço varmış gibi bir ses geldi. O garip ses aslında bir insan sesiydi. O insan gülüp duruyordu. Doktor artık çıldırmıştı:
- Sen kimsin dedim! Spastik misin gerizekalı!
Telefonda olan kişi halen daha takmıyordu. Doktor saydırıp duruyordu. En sonunda konuştu:
- Uyandırdım mı seni? Aaaa! Yapma böyle. Sana önemli şeyler diyecektim.
Doktor halen daha anlamamıştı. Doktor bu sefer sakin bir şekilde konuşmaya başladı:
- Bak kardeşim. Gece gece beni uyandırıyorsun. Arkana da almışsın salak saçma bir fon müziği uyuz ediyorsun. Ayrıca sen kimsin ki de bana önemli şey söyleyeceksin ki?
Telefondaki kişi gülmeye devam etti. Doktor her an telefonu kırabilirdi. Telefondaki kişi gülerek:
- Çok komiksin doktor. Sadece dostların benim elinde diyecektim.
Doktor buna anlam verememişti. Doktor sordu:
- İyi ama ben dostluğa inanmam ki nasıl dostlarım senin elinde olsun? Bu dünyada dostluk yok, kardeşlik var ve benim de kardeşlerim var.
Telefondaki kişi tekrar konuştu:
- Ah doktor. Ben de kardeşliğe inanmam, dostluğa inanırım.
Telefondaki kişi artık düzgün konuşmaya başlamış ve arkadaki o uyuz ses gitmişti. Telefondaki kişi ciddi bir şekilde konuşmaya başladı:
- Bak doktor. Benim şakam yok. Dünya benim elimde. Eğer dostlarını, senin dilinde kardeşlerini, aileni, tüm sevdiklerini, kısaca tüm dünyayı kurtarmak istiyorsan yeni bir hırçın çocuk doğurman lazım. Benim hırçın çocuğum doğdu ve hazırda bekliyor. Şimdi seni bekliyorum. Bakalım senin hırçın çocuğun kimmiş?
Bu laftan sonra telefon kapandı. Doktorun tüm sinir sistemi alt üst olmuştu. Sinirinden oraya buraya vurmaya başladı. Galiba korktuğu başına gelmişti. Kardeşlerini kaybedecekti. Şuan hem onun hem de onların başları dertteydi. Tek bir şansı vardı. Ya kendisini ya da onları kurtarması gerekiyordu. Eğer kardeşlerini seçerse gelecekteki hedeflerini, kendisini seçerse kardeşlerini kaybedecekti. Buna karar vermesi çok zordu. Hem de çok...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sector 8: Hırçınlığın Doğuşu
ActionDostlarını kurtarmak için mi savaşırsın yoksa kendini kurtarmak için mi?