Sana biraz metrobüs merdivenlerinin yazılmamış, kulaktan kulağa dönen, sinsi örf ve adetlerinden bahsetmek istiyorum. Metrobüs ayrı bir dünya iken merdivenleri adeta apokaliptik bir dünyadır. Düşenin çiğ çiğ yendiği, hakir görüldüğü zaman mutluluktan dengesizleşen yetmezse gençlerin gazları ile linç girişimlerinin olduğu o Los Angeles (bknz. escape from L.A) diyarıdır. Kaçmak için üstün beceriler veya söz/nikah/evlilik yüzüğü gerektirir. Ortamın jokeri elini neden bu kadar sıktığını anlamayan yanındaki dişidir. Bazen joker bile işe yaramaz ve büyük mevzu olur.
Bunlar yaşanmış, gerçek hikayelerdir okuyucu. Dede taşşaklarımdan uydurmuyorum.
#1 Hızlı merdiven çıkıp, merdiven başından geriye bakan erkekler vs the merdiven patronu
Merdivenlere doğru gidiyorsun. Önünde yeryüzüne inmiş bir dolunay var. Kendi de farkında, ürkek. Bedeninin ve fizik kurallarının el verdiği en hızlı şekilde onu geçmeye çalışacaksın. Kural bu. o hareket edecek sen ön görerek ters köşeye kaçacaksın. Etrafına bakarsan senin gibi bir sürü erkek göreceksin. Herkes ne olduğunu biliyor. Merdivenleri çıkan iri taneli biri var. Her an arkasına dönüp bütün iş stresini senin onun görmemen imkansız olan neticesine baktığını iddia ederek senden çıkarabilir. Bir anda senin gibi olan tüm erkekler sana yüz çevirebilir. O anda oranın patronuna denk geldin bebeğim. Sıçtın! Lafını yiyeceksin. Üzerine gelecek.
O sayarken sakin olman çok önemli. Bir kedi edası ile gözlerine bakarak özür dileyeceksin. Yumuşarsa topukların götünde yara açacak şekilde kaç. Aylığı yatır, taksiye bin; kaç!
Başkasına denk gelirse merdivenlerin başından izle. Zamanın varsa sigara yakıp izle. İnsanları dert etme çünkü herkes onları izliyor. İzle derken haybeye izleme. Avcının avını izlediği gibi izle. Açıklarını bul. Nereden kafasını karıştırırım da kaçarım de. Böyle düşün.
Çünkü asla haklı olamayacaksın. O "müthiş" insanı destekleyecek başka stres topları olacak. Onlarda olaya karışacak. Bir anda çoğalacak ve bölüşecekler. Kolun birinde, kalbin birinde, bacakların birinde olacak. Çiğ çiğ yenileceksin.
Sen dişiler ile uğraşırken nereden geldiği belli olmayan hem cinslerin peydah olacak. Sana laf atacaklar. Önce sessizce sonra ortamın harareti ile daha gür bir sesle. Birinin sesi çoğalınca onlarda stres topları gibi çoğalacak. Bir anda etrafın seni linç etmek isteyen dişi ve hem cinslerin ile dolacak.
Şaşıracaksın, şaşırma! En başından peygamber gibi kafan önde yürümeliydin. Hata sende bebeğim.
Bu anda hem cinslerine daha çok dikkat etmelisin. Onlar dişiler gibi sen susunca sadece laf atan bedenler değil. Onlar dişi stres toplarının eylem sonuçlu hayal ürünleri. Zaten yukarıdan sigaranı içerken göreceksin ki onların sesleri ve dişilere göre el-kol hareketliliği arttıkça dişilerin sesleri azalacak.
Bonus level'a hoş geldin!
Bu bölümden kurtulursan boss'la karşılaşmadan merdivenleri bitirip, nereye gideceksen ya da artık ne hayat yaşadığını düşünüyorsan ona devam edeceksin. Ettiğini düşünmek zorundasın. Çünkü sen onlarca yunusun içine düşmüş bir köpek balığısın artık. Kafa koya koya ebeni sikecekler.
Her neyse, hem cinslerim ben bunlara kendimi anlatırım deme. Çünkü onlar senin gibi düşünmüyor. Neticede sonuç odaklı varlıklar. Ekşın seven ekşın figürler...
Açık konuşmak gerekirse bu andan sonra koşanı da gördüm, dalanı da, güvenliğe sığınanı da. Hepsi gereksizdi. Kendi düşüncem başkasına bok atman. Özellikle o iri taneli dişiye. O sana sararsa herşeyi toplayabilirsin. Onunla barış yaparsan diğer sana sinire kesen herkes insepşın gibi sakinliyor.
Temeli güzel atarsan, geleceğin de güzel olur bebeğim yoksa en damarlı koca zenci aletini eline alır, oynarsın. Canın sıkılır. Kendine üzülürsün.
Bir sonraki Metrobüs, the merdiven bosses bölümünde görüşelim. Sana yine ince tiyolar vereceğim. Çakaaaaal!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metrobüs, the utopia
HumorSana biraz metrobüs merdivenlerinin yazılmamış, kulaktan kulağa dönen, sinsi örf ve adetlerinden bahsetmek istiyorum. Metrobüs ayrı bir dünya iken merdivenleri adeta apokaliptik bir dünyadır. Düşenin çiğ çiğ yendiği, hakir görüldüğü zaman mutlulukta...