🧚‍♀️1🧚‍♀️

638 59 127
                                    

Bu fici diğer fici mi bitirdikten sonra atacaktım, ama deprem oldu dedim ölmeden atıyım, taslakta durmasın.

Fice pek bölüm atmam, çoğunlukla diğer fice atacağım.

-----------------------------------------------------------

Jisung mağazanın içinde ilerlerken sarı bir tişört gördü.

Çok güzel gelmişti gözüne, onu almalıydı.

Mağazaya doğru ilerledi.

🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️

Minho mağazada ilerlerken sarı bir tişört gördü.

Fena durmuyordu.

Alacaktı.

Hızlı adımlarla mağazaya doğru ilerledi.

🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️

Jisung mağazaya girdiği gibi tişörte elini attı, ama elinin üstünde bir el daha vardı.

Kafasını çevirip yanındaki kişiye anlamsız bakışlar yolladı.

Yanındaki kişi de aynı anlamsız bakışları yolluyordu.

"Çeksene elini pis sapık."

"Çekmiyorum, ayrıca sapık değilim."

"Elimi attığım tişörte neden sende elini atıyorsun? İlk ben gördüm."

"Hayır, ilk ben gördüm bi kere."

"Başka sarı tişört yok mu?"

"Ben bunu istiyorum."

"Hoşgeldiniz efendim, aradığınız bişey varmı?"

Mağaza çalışanının konuşmasıyla ikisi de ona döndü.

"Bu sarı tişörtten başka varmı?"

"Umm, bakmalıyım."

Mağaza çalışanı depoya doğru yürümeye başladı ve gözden kayboldu.

Minho ve Jisung ise birbirine ölümcül bakışlar yolluyordu.

Ellerini hiç çekmemişlerdi.

"Çek elini."

"Çekeceğim ve sende alacaksın değil mi? Yemezler."

Minho sinirlenmeye başlamıştı. Çocuk bilmiş bilmiş konuşuyordu.

Derken mağaza çalışanı yanlarına geldi.

"Üzgünüm efendim, başka yok. Sonuncusu bu."

İkiside gözlerini sonuna kadar açtı.

"Jisoo, buraya gel."

"Geliyorum."

Mağaza çalışanı onu birinin çağırmasıyla Minho ve Jisung'u yalnız bırakıp gitmişti.

"Taş, kağıt, makas oynayalım, kazanan tişörtü alır.

"Ne diyorsun sen? Çocuk muyuz biz?"

"Çocuklukla ne alakası var? Hem kaç yaşındasın ki sen?"

"24 yaşındayım."

"Bende 22."

"Bu bilgiyi götüme mi sokayım?"

"Evet."

Minho şaşırmıştı. Çok terbiyesizdi.

"Tişörtü almadan hiçbir yere gitmiyorum."

"Ama ben gördüm. Hadi, uzatma da bana ver."

"Hyung dersen veririm."

"Hyung."

"Hahaha vereceğimi mi sandın?"

Jisung sinirlenmişti.

"Aptal sarı bir tişört işte, ne istiyorsun ki?"

"Yalnız sende istiyorsun bu aptal sarı tişörtü."

Jisung ne diyeceğini bilemedi.

Birbirlerine ölümcül bakışlar atarken Minho konuşmaya başladı.

"Tamam. Şöyle yapalım, ikimiz de eşit miktarda para verelim ve her hafta birimiz giysin. Kabul mü?"

Jisung düşündü.

Gayet mantıklıydı.

"Kabul."

"Hadi gel, parasını ödeyelim."

Beraber kasaya gitmiş, parasını ödemiş ve mağazadan çıkmışlardı.

"Ha bu arada adın ne?"

"Minho."

"Bende Jisung."

Bir bank bulup oturdular.

"İlk hafta kimde kalsın?"

"Ben. Lütfeeeen."

"Peki. Ama bana söz ver bir sonraki hafta benim."

"Söz."

"Numaranı ver, oradan iletişime geçeriz."

Jisung Minho'ya numarasını verdi.

Ardından sessizce oturdular.

"Ben artık gitmeliyim, görüşürüz Minho."

"Haftaya görüşürüz."

Jisung göz devirdi ve tişörtün olduğu poşeti alıp uzaklaştı.

🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️

Uzun bir yolculuktan sonra nihayet eve gelmişti.

Kendini direkt yatağına attı.

Tam kendinden geçmişken mesaj dedi geldi.

Telefonu aldı ve baktı.

Minho
Tişört nasıl?

İyi mi?

Jisung
Hıhı

Minho
Tamam

Ona çok iyi bak
*Görüldü*

-----------------------------------------------------------


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sarı Tişört|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin