Lisa
Kısa,siyah saçlarımı taradığım gibi evimin diğer ucundaki telefonumu almaya gitmiştim. Telefonumu açtığım an yine kimsenin mesaj atmadığını ve yanlız olduğumu tekrar anlamıştım. Tabii benim gibi yoksul bir aileden gelen kim bir insanı kabul edebilirdi ki?
Hayattan bıkmış bir insan olarak; ilk
intihar mı? Yoksa binadan atlamak mı?
diye düşünüyordum. Tabikide hiçbirisi.
Bu dünyadan zengin olmadan gitmek istemiyordum.kumandayı elime alıp televizyona bakmaya karar verdim. Dünyada acaba neler oluyordu?
"Jeon holding'in varisi Jeon Jungkook
yakın zamanda evlendireleceği sosyal
medyada; özelliklede Twitter, Tiktok
gibi yerlerde büyük yankı yaptı. yakın
zamanda evl...""Jeon holding-"
"Jeon Jung-"
"ünlü sanatçı-"
Kanalları değiştirmekten elim yorulduğu
için televizyonuda kapatmıştım. İnsanların özelini yayınlayıp ne yapıyorlardı ki?Çok saçma...
Evlendiği an ne olacaktı ki? Sanırsan dünyanın sonu gelecekti. Hiç birisi umrumda değildi. Hıphızlıca koltuğa zıplayıp, üstüme yorganı alıp
düşünmeye başladım.Tabii artık insanların ölmesine alışmıştık, Bunun haberini yapamazlardı.Fakat gelipte insanların hayatlarını da televizyona yansıtamazlardı. Ben ne yapacaktım insanların özelini? Ben evlenince televizyona çıkacakmıydım?
tabiiki hayır. Tabii benim gibi gereksiz
birisi ile kimse evlenmezdi. Annem ile babam beni küçük yaşta bırakıp gitmişlerdi.
Bende on sekiz yaşına kadar kız yurdunda kalıp, Ondan sonra kendime ev tutmuştum.
Evi borç alarak tutmuştum ve birikmiş kira borcum vardı. Evden atılmam an meselesiydi.Ben sokaklarda dans ederek paramı kazanıyordum.
O da üç beş kuruş bir şeydi. 2 yıldır aynı kıyafetlerleydim. Bu kıyafetlerle bir sürü
maceram olmuştu. Sadece dans gösterilerinde
farklı şey giyiyordum.Küçükken de insanların eşyasını çalarak geçinirdim. Kız yurdunda kimse bana güvemezdi. Tabii bir unnie hariç..
O hayatıma girdiği andan beri bana anne gibi davranmıştı. Ama sonra ise beni bırakıp gitmişti. Ondan kalan tek eser boynumda ki kolyeydi.
Gümüş renginde bir kolyeydi, ortasında bir pembe boncuk vardı. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu.
"O çocuğun parası olmasa bir hiç.."
Jungkook
Akşam olmak üzereyken eve dönüyordum.
Yanımdaki taehyung ile hiç o konuyu konuşmamıştım. Konuşunca ne olcaktı ki?Babam vermişti bile kararını, o kararından asla geri dönmezdi. Aslında evlenmekte bana mantıklı geliyordu. Sevgilim Sooah
ile mutlu ve uzun bir ömür yaşayacaktım.Malikanenin önüne geldiğim an Hüseyin Amca malikanenin kapısını açmıştı. Araba içeriye doğru giderken her zamankisi gibi Rosé ile jimin'i bahçede otururlarken görmüştüm.
Malikanemiz çok büyüktü. 3 katlı bir malikaneydi. Dışı bembeyaz duvarlardan oluşuyordu. Üzerindeki
sarı,loş ışık üstünde çok hoş duruyordu. Herkesin hayalindeki evdi burası. -görselde mevcut-Arabayı park ettiğim gibi aşağıya indim.
Günler sonra bu eve gelmiştim. Magazin ve dergilerle uğraşmak çok zor bir işti. Birisi biterken diğeri başlıyordu. peki hayatımdan memnuydum?Kesinlikle hayır.
Hayatımı kendim yönetmek isterdim. yirmi üç yaşına gelmeme rağmen hâlâ kararlarımı babam veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖉𝖗𝖊𝖆𝖒𝖘-𝖑𝖎𝖘𝖐𝖔𝖔𝖐
Fanfiction"Benim hiç hayalim olmadı Jungkook. Ben hayal kurmayı bilmeyen bir kızım." #LİSKOOK -Rosmin #22 17.02.23