Sabah tabiki küvette uyanmayı beklemiyordum. Dün gece bir insan ablasını kaybetmişti. Bu yüzden gece saat 01:30 a kadar uyumamış ve sorgulama yapmıştım, ve sonra tabiki ablasını öldürenin kim olduğunu bulup hapse artırmıştım.
Hayatımda neredeyse bütün gizemleri çözmüştüm. Tek bir vaka dışında;
Annem ve Babam
Evet tek çözemediğim vaka buydu sanırım. Üzerinde kaç defa durmuş ve çözmeye çalışmıştım. Fakat tek bir sonuç bulamamıştım. Ancak ben pes etmezdim. Ben asla başladığım işi yarım bırakmam.
Soğuk küvetten irkilerek çıktım. Aynanın karşısına geçtim baktım. Altın sarısı saçlarım yine parlıyordu ancak gökyüzü mavisi olan gözlerim tam tersini gösteriyordu. Gözlerimin altı resmen dün uyumadığımı gün gibi ortaya atıyordu. Saçlarımı özenle taradım ve topladım.
Yarım saatte saçlarıma zor da olsa çok güzel şekil vermiştim. Şimdi her sabah yaptığım gibi koşuya çıkacaktım. Üstüme beyaz bir crop ve altıma ise siyah bir tayt giymiştim. Hava soğuk olduğu için üstüme bir krem rengi mont ve suyumun ve telefonumun içinde olduğu bir çanta almıştım. Saat sabah 6'ydı. Her zaman bu saatte uyanır ve tam 2 saat koşu yapardım. Artık hazır olduğum için kapıya yöneldim. Son kez boy aynasına baktım.Her zamanki gibi çok güzel görünüyordum. Bugün içim daha bir heyecanlıydı çünkü bugün doğum günümdü. Ama bir yandan üzülüyordum çünkü bugün o kazanın günüydü.
Çantamdan gelen sesle koşarken çantamı açtım ve telefonumu açtım. En iyi arkadaşım olan Açelya arıyordu. O da aynı benim gibiydi hatta hayatımız resmen aynıydı. Onunda ailesi küçükken ölmüş, benimle aynı yurtta kalmış ve benim gibi dedektiflik okumuştu. Bazı kişiler ben ve Açelya'nın sırf ailemizin ölümünü kabul etmediğimiz için dedektif olduğumuzu düşünüyorlar. Aslında bir bakıma haklılar. Ama ikimizde bu işin gerçeğini öğrenmeden durmayacaktık."Kızım neredesin sen?"
"Efendim Açelya? Koşuyorum ya işte bilmiyormuş gibi davranma."
"Hangi cadde diyorum?"
"Sevinç caddesinin parkına gel."
"Tamam geliyorum sonra görüşürüz,"
"Görüşürüz tatlım."
Açelya'ya söylediğim parka geldim ve oturdum. Karşımda çocuklar ve anneleri oyun oynuyorlardı. Gülümsedim. Benim almadığım ilgiyi onların alması ne güzel birşey değil mi? Çocuklara odaklandım ancak gelen sesleri de duyabiliyordum. Dikkatim o kadar kolay bozulmazdı. Gelen Açelya'ydı. Elinde pasta vardı. Muhtemelen yine hatırlamıştı. Kafamı ona çevirdim.
O da üstüne siyah sporcu atletiyle siyah tayt giymişti. Üstünde kollarını kapatan beyaz bir hırka vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEKLER VE ŞEYTANLAR'IN DÜŞMANLIĞI
FantasyUyandığımda bir dünyadaydım, bu gerçek olamazdı. Burası neresi? Cennet mi? Cehennem mi? Hayır, ikiside değil. O zaman neredeydim?