Yoldaki Kim?

13 2 0
                                    

Ben:
-Birbirimizi sevmemiz sanırım suçtu. Ama Felix'e o kadar bağlandım ki Bayan Luna ayrılamıyorum.Şuan rahatlıkla konuşabileceğim tek büyüğüm sizsiniz. Ben ne yapabilirim?
Bayan Luna:
-Dur, bir saniye. Olaylar sanırım şöyle:Siz Felix ile birbirinizi seviyorsunuz ve annen bu yüzden seni evlatlıktan reddetmiş. Tam annen seni evlatlıktan reddettiği zaman da babanın yoğun bakımda olduğunu öğrendin.Doğru mu anladım?
Ben ağlayarak:
-Evet, öğretmenim olaylar böyle gerçekleşti.
Bayan Luna:
-Moralini yüksek tutmaya çalış. Sonuçta yanında seni seven bir insan var değil mi?. Okuldaki başarını sakın bozma. Anlaştık mı?
Ben:
-Anlaştık, Bayan Luna.
Bayan Luna benim sorunumu çözememişti. Ama sıkıntı değildi, çünkü:ben farkılıklarımla, kusurlarımla diğer insanlardan ayrılıyordum. Felix'i ne pahasına olursa olsun sevecektim. Onu ilk gördüğümde içime birden huzur doldu,benim yanıma oturduğunda kalbim hızla çarpmaya başladı. Onun da heyecanlandığını hissedebiliyorum. İkimiz birbirimiz için yaratılmıştık sanki. Biz koşarak tarih dersine yetişmeye çalışıyorduk ama 5 dakika geç kaldık. Bayan Luna tarih öğretmenimiz Bayan Winter'a neden geç kaldığımızı söyledi Bayan Winter bir şey demedi. Tarih dersinden sonra okul bitmişti. Zaman Felix ile birlikte olunca çok hızlı geçiyordu, çok hızlı geçmesi de mutlu olduğumuz anlamına geliyordu.Eve dönerken yağmur başlamıştı, yolda eski annem ile karşılaştık. Bize yine küfür ettikten sonra yoluna devam etti ama ben bu sefer savunmasız olan bir çocuk gibi değil, aksine karşısındakine eziyet etmekten zevk duyan birisi oluyordum yavaşça. Eski annemin önünü kestim, ve onun ellerini hırkam ile bağlayıp eski anneme.
-Eski oğlun artık büyüdü, kararları ne olursa olsun sağdık kaldı, mücadele etti. Sen ise bir ezik gibi bana eziyet etmekten, ikimize zarar vermekten zevk aldın. Hiçbir zaman seni affetmeyeceğim. Şuan senin pişman olup benden özür dilemek yerine, bana far görmüş tavşan gibi bakman hiç hoşuma gitmedi. Öff cevap vermeyeceksen seni Felix'in hırkasıyla boğarım anladın mı beni. Felix, hırkanı verir misin?
Felix:
-Hırkam da ben de seninim Jinnie'm.
Ben annemi hayatında aldığı kararlardan, bana çektirdiği eziyetlere kadarki pişmanlıklarının sonucunu şuan ona veriyordum. Artık dayanamıyordu, bayılmak üzereydi.Ben bu yaşadıkların aldığın kararların, sevgisizliğinin, savunması olmayan birini küçüklüğünden beri gizlice ettiğin eziyetlerin sadece küçük bir parçasıdır. Diye bağırıyordum eski annemin arkasından. O da boynunu tutarak, arkasına bakmadan koşuyordu.
Ben:
-Güneş'im sence iyi mi yaptım?
Felix:
-Sana çektirdiği tüm zorlukların bedeli sadece, bence yazık değil.
O an Felix benim kucağıma çıkıp bir cafeye gidelim mi? Diye kulağıma fısıldadı. Ben olur dedim ama çok yorgundum. Felix sırf istedi diye yoksa şuan onunla birlikte odamızda müzik dinleyip uyurduk. Son 2 gündür hiç uyumuyordum.Felix gideceğimiz cafenin pek uzak olmadığını söyledi . Cafeye vardık ama enerjim%5 kalmıştı sanırım. Sırf o çikolatalı pastayı yerken ki yüzündeki gülümseme beni çok mutlu ediyordu. Bayan Lee nerede kaldığımızı sordu? Biz hemen geleceğimizi şuan eve çok yakın bir cafede olduğumuzu söyledik. Hemen koşmaya başlamıştık. Eve gelince bayan Lee bizi yaptığı pastayı süslerken karşıladı bugün Bayan Lee'nin doğum günüydü.

𝐀𝐥𝐥 𝐄𝐲𝐞𝐬 𝐎𝐧 𝐇𝐘𝐔𝐍𝐋𝐈𝐗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin