Ayakkabımın bağcıklarını hızlıca bağlamaya çalıştım. Aşağı inip deli gibi koşturmama rağmen içimde bir yerlerde yetişemeyeceğimi biliyordum. Koşarken bağcıklarım git gide çözülüyordu, umursamadım. Tek derdim yetişebilmekti. Okulun sokağına girdim. Girişin kapanmasına saniyeler vardı ve devamsızlık hakkımı bitirmek üzreydim. Hangi ara o kadar devamsızlığım olmuştu?
Kapıya ulaşmama son birkaç adım kalırken kapı kapandı. Kapının kapanmasının ardından güvenlikten beni içeri almasını istedim. Bunu defalarca reddetti. Sadece üç,dört saniye bir yılımı yakmış olabilirdi. Yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. Belki de bunu hak etmiştim. Son sınıftaydım ve sınıfta kalmak benim için bir kabus olacaktı. Sokağın kenarındaki apartmanlardan birinin merdivenine oturup düşünmeye başladım. Aklıma bir şeyler geldikçe ağlıyordum. Gözyaşlarımın tükendiğini hissettim.
Önümden biri geçti. Benim yaşlarımda gibiydi. Okula doğru yürürken kalkıp peşinden gittim. Arkasından uyarmak istercesine seslendim, "Geç kaldık, okula almayacaklar.".
Dönüp baktı ve, "Okula gitmiyorum." dedi. Düşünceli gözüküyordu.
Hıçkırıklarımın arasından, "Peki benim içeri girmemin başka bir yolu var mı? Kapılar kapandı, giremiyorum. Bir yılım, koca bir yılım çöp oldu!" dedim.
Sanki kafasında bir şeyleri oturtmaya çalışıyordu. "Seni okula sokabilirim... Ama karşılığında bana yardım edeceksen." dedi.
Anlamayarak baktığımda yanıma oturup sessizce devam etti, "Sana ne kadar güvenebilirim bilmiyorum. Aynı şekilde sen de bana ne kadar güvenebileceğini bilmiyorsun.""Şu an sana güvenmek zorundayım. Yarım gün daha yok yazılırsam on ikinci sınıfın tekrarını yaparım. Bunu gerçekten istemiyorum. Karşılığında ne gerekiyorsa yapacağım!" dedim. Kendime de karşımdakine de güvenmiyordum.
"Birbirimize güvenmek zorundayız o halde. Peki anlaştık mı?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda sallamakla yetindim. Yabancı elimden tuttuğu gibi koşturmaya başladı. Ona zar zor yetişebiliyordum.
Okulun karşısında bir apartman vardı. Apartmanın gri duvarları biraz eski gibi görünüyordu. Apartmanın içine girdik. Hızlıca merdivenleri inip bir kapıyla karşılaştık. Yabancı cebinden çıkardığı anahtarları denemeye başladı. İkinci denediği anahtar kapıya uydu. Kapı açılınca içeri girdik ve arkamızdan kapıyı kapattı. Tanımadığım bir insanla buraya girmek kulağa ne kadar kötü gelse de fazla seçeneğim yoktu.
İlerleyince bir merdivene geldik. Merdivenden hızla çıkmaya başladık. Merdivenin sonuna geldiğimizde okulun bodrum katında olan ve daha önce gördüğüm bir kapı vardı. Kapıyı açıp içeri girdik. Uzun süreden sonra yabancı sessizliği bozdu, "Hadi, yukarı çık. Ders başlamak üzeredir."
Sınıfımın olduğu kata çıkmaya başlamadan önce yabancının nereye gittiğine baktım. Bodrum katındaki müzik odasına giriyordu. Okuldaki müzik odasına sadece müzik grubundakiler ve onların yanında yalnızca bir kişi girebiliyordu, şaşırdım. Yukarı çıkıp derse yetiştim. Tüm ders boyunca yabancıyı düşündüm. Üstelik ona bir söz vermiştim. Benden ne isteyeceğini bilmiyordum fakat kötü bir şey olmamasını umdum.
Ders bitti. Teneffüs zili çalınca sınıfın kapısında yabancı belirdi. "Hani okula gelmiyordun yabancı?" diyiverdim. Düşünmeden konuştum.
Kanka cidden yabancı mı dedik!Gülümseyince iki yanağında ufak gamzeler belirdi. Ben sadece hafifçe tebessüm ettim.
"Kararımı değiştirdim." dedi, "Hadi gidelim."Gülümsememiz söndü. Merakla, "Nereye?" diye sordum.
Büyük bir ciddiyetle yüzüme odaklanıp, "Seni mafyalara vereceğim, karşılığı buydu okula sokmamın. Kurda köpeğe yem edeceklermiş seni inlerinde." dedi. Cümlesinin sonlarına doğru gülümsedi. Gözlerimi kocaman açıp ciddiyetle bakmaya devam ettim ve dayanamayıp güldüm.
Merdivenlerden bodrum katına doğru ilerledik. Müzik odasına doğru ilerlerken, "Adın ne? diye sordum. Müzik odasına girdiğimiz anda birkaç kişinin yabancıya doğru bir şeyler dediklerini duydum. Sorum arada kaynamış oldu.
"Abi jak kablosu nerde bu gitarın kaç kere dedim 'şuraya bırakın kullandıktan sonra' diye ya!" diye sinirleniyordu biri.
Başka biri ise, "Oğlum kim bozdu bagetleri? Kırılacaklar sanki! Hem şu çıkardıkları sese bak!" diye yakınıyordu.
Biri ise, "Ooo paşam sonunda teşrif ettiniz ya(!)" diye bağırıyordu. Ardından, "Al şu gitarı çabuk parça yetişmeyecek konsere!" diye devam ettikten sonra elektro gitarı yabancının eline tutuşturdu. Yabamcı gülümsedi ve yanağındaki çukurları belirginleştirdi.
Beni kimse fark etmemişti. Bu kişileri tanımaya çalışırken yabancı elimden tutup beni odanın içerisine ilerletti. Boş gördüğüm bir sandalyeye oturdum.
Bir kızın elinde bass gitar vardı, biri baterinin başındaydı, biri les paul çalacaktı ve yabancı ise önünde mikrofonla şarkı söyleyip aynı zamanda elinde tutuşturdukları elektro gitarı çalacaktı.
Güzel bir kadroya benziyordu. Les paul çalacak kişi "Hadi müzik yapalım!" diye bağırdı. Ardından çalmaya başladılar. Parça tanıdıktı.
Yine bir gün doğmuş üstüme
Yine bir rüya anlıyor ki rüyaymış
Gel sarılalım biz şehrin üstüne
Demek kolay olmak zorKaza raporu okur gibiyim
Kendime bakarken
Kanatlarım donmuş
Hızım düşmüş yerlere...
(Mvö~Kara Kutu)Şarkı bitti. Bitmesini hiç istemedim, çok güzeldi.
Baterist olan çocuk yabancıya doğru, "Kanka gitarda bi yeri atladın." diyip bir şeyler daha ekledi. Fakat dediklerini anlamadıktan sonra hiçbir şeyi duymak istemedim.
Kızım bence yabancı çocuktan pek hayır yok sana. Bence çok görüşme bunla. Peki, ama anlaşmayı tamamladıktan sonra. Bundan sonra anlaşmayı araya katmasındı.
Bir şarkı daha çalmaya başladılar fakat ders başlamak üzere olduğu için gitmem gerekiyordu. Yabancının yanına gidip kulağına doğru uzandım, "Bişi dicem, çok güzeldi." dedim. Göz göze geldik, gözlerim parlamıştı.
Çünkü utandın ve pişman oldun. Olabilir, bir de zar zor yetişmiştim boyuna.
Kızım biz uzunuz şimdi şey etme! Yabancının boyu da neymiş ha? He öyledir ya. Bir dakika, içimdeki ses açığa çıktı, kıyamet alameti olmalı bu! Delirdim mi acaba ya? Sus saçmalama daha fazla! Peki.
Neden kulağına fısıldadığımı bilmiyordum ama bunu sorgularken utanıp koşarak odadan çıkıp sınıfa yetişmeye çalıştım. Yüzüm kızarmıştı biraz, hissetmiştim. O hissi iyi bilirim. Ders boyu onu düşündüm. Öfkelendim kendimce. O kimdi ki şimdi? Neden böyle bir anlaşma yaptı bir anda? Anlaşman batsın Yabancı! Hem zaten biliyordur çok iyi iş çıkardıklarını. Neden söyledin ki. Pişmanlığın, yıkıklığın ta kendisisin Alina!
Dersin bitmesine dakikalar kala uyuyakaldım. Pek fazla arkadaşım yoktu zaten. Konuşabileceğim birileri de yoktu. Bu yüzden uyumak en iyisiydi.
~~~~~ BÖLÜM SONU ~~~~~
Umarım beğenirsinizzz <3Tüm karakterlerin dış görünüşlerini siz belirleyin istediğiniz gibi kurun karakterleri. (Yabancının gamzeleri hariçç :))
Ayrıca ana karakterimiz Alina Aksu...