50 3 6
                                    


Ay isiginin camlardan sakince iceri girdigi huzurlu gecelerden biriydi. Her zamanki gibi kayn'in yanimda olmasi, ikimizin de uyuyor olmasi gerekiyordu. Bazi geceler kayn'in usulca karanliktaki golgeler gibi evden sivistigini ve zed'e yardima gittigini biliyordum. O gittikten sonra uyku tutmaz, hayatta uyuyamazdim. O yuzden yavasca dogrulur, kitabimi alir ve tekrar mayisana kadar okurdum.

Fakat bu sefer farkliydi. Kayn'in coktan gitmis olmasi gerekiyordu fakat evde tikirti sesleri duyuyordum. Yataktan kalkip sesin geldigi yeri bulmaya calisircasina etrafima bakiniyordum. Karanlikta birsey gormek zordu fakat bir sure sonra gozlerim karanliga alisti, mutfaga yoneldim. Mutfak dolabinin kapanma sesiydi bu, adim gibi emindim. Isigi actigimda kayn hazirliksiz yakalanmiscasina gozlerini kisti ve ellerini suratina siper etti. Onun bu halini hem komik hem tatli buldum. "Kayn? Bu saatte mutfakta ne ariyorsun?" Kayn ensesini kasidi ve kahve makinasindaki kahvesini bardaga bosaltti. "Uyku tutmadi, bende kahve yapayim dedim." Ben aniden gulmeye baslayinca hatasini anladi ve somurttu. "Tamam be. Anladik gerizekali oldugumuzu." Komsularimizi uyandirmamak icin kahkahalarimi bastirmaya calisirken konustum "Aptalligin beni birgun oldurecek kayn." Hala yuzu bes karis asik oldugundan kollarimi actim ve ellerimle "gel" isareti yaptim. Usulca kollarini belime doladi ve boynumu kokladi. Uyusmus bir sesle "mis gibi kokuyorsun." dedi. Ellerim, acik ve upuzun saclarina gitti ve bir yandan saclariyla oynarken bir yandan da kafasina masaj yaptim. Kafasini kaldirdi ve pespembe yanaklarini ve dudaklarini gozler onune serdi. Tanrim, ne kadar da goz aliciydi. Gozleri, yanaklari, kaslari, dudaklari... gozleri paril parildi. Rhaast'in izlerini tasiyan sol gozu kirmiziydi ve parliyordu. Buna ragmen gozleri bir yunan tanrisinin guzelligini tasiyordu. Belli bir sure boyunca birbirimize buyulenmis gibi bakakaldik. Aniden utanmis gibi hizlica geri cekildi, elimi tutup yatak odasina dogru yoneldi. Onu odaya kadar takip ettim.

Yataga girdigimizde kollarini tekrardan belime doladi ve ceneme ve yanaklarima opucukler kondurdu. "Cok guzelsin. Dunyalari veririm hatrina." Gulumsedim ve omzunu ovusturdum. "Yapma soyle, kayn" kayn beni iyice kendine dogru bastirdi ve sacimi optu. "Neden? Dunyalara bedel oldugunu sende biliyorsun." Uzgunce gulumsedim. Ben kimdim ki? Kayn cok gucluydu. Butun silahlarda ve irade savasi verdigi tirpaninda usta olmustu. Herkes ondan korkardi. Master Zed'in ona cok guvendigini ve eger Zed'e birsey olsaydi zed'in yerine kayn'in gececegini herkes bilirdi. Ben ise Golge Tarikatindaki tek saglikciyim. Isim yogun, cok calisirim fakat kayn ile kendimi karsilastirmam imkânsız. "Hey, iyi misin?" Kafami kayn'in boynuna gomdum ve sorusunu duymazliktan geldim. "Iyi geceler kayn." Kayn yanaklarimi avuclarinin icine aldi ve gozlerimin icine bakti. "Kendini yetersiz veya gucsuz gormen beni cildirtiyor. Ne kadar guclu oldugunun farkinda degil misin? Hergun birsuru adamla ugrasiyorsun, master Zed sana o kadar cok guveniyor ki. Agir yarali insanlari tedavi etmek ne kadar zor, ne kadar guclu bir mentalite gerektiriyor farkinda degil misin? Ayrica, guclu sayilmak icin fiziksel olarak gelismis olmak zorunda degilsin." Sozlerinin dogru oldugunu biliyordum, gucsuz degildim fakat gucumun kayn ile karsilastirilamayacagindan hala emindim. Fakat bu, onun beni sevmesine engel degildi. Bunu ikimiz de biliyorduk. O yuzden ellerimi ensesine doladim ve kafami boynuna gomdum. "Tesekkur ederim." Gulumsedi. "Ne demek."

Kayn egoist biriydi. Kendini bilmis, herkese patronluk taslayan bir olum makinesiydi. Bana bu kadar iyi davranmasi beni sasirtsa da kayn'in beni cok sevdiginin farkindaydim. Ona yeterince ilgi ve sevgi gostermiyormusum gibi hissettim. Surekli boyle hissederdim zaten. Gunlerimiz yogun gecse de aksam eve geldigimde sicacik yuvamin ve icinde olusturacagimiz yeni anilarin beni bekledigini bilirdim. Yemegimizi yer, bir yandan da gunumuzu degerlendirirdik. Bir baskasina anlatsaniz "banane amk." Diyecegi bir olay bizim icin degerli olabilirdi. Kayn'in gunu ilginc ve macera dolu gecerdi. Fakat bir gun canindan olmasindan cok korkardim. Bazen Rhaast aramiza girer, konusmamizi ve keyfimizi bozmak icin herseyi yapardi. Rhaast'in bana savurdugu hakaretlere gulerek cevap verir, umursamazdim. Kayn, Rhaast her konustugunda dislerini sıkardi, kendisi icin sadece aptal bir alet oldugunu soylerdi. Benim gunum kayn'e gore daha sıkıcı ve durgun olurdu. Bazen gelen yaralilarin durumlari ilginc ve mide bulandirici olur, bunu kayn'e anlattigimda Rhaast "Her gun cok daha beterlerini noxian'lilara yapiyoruz zaten." Der, boburlenirdi.

Birbirimizle gecirebildigimiz kadar cok vakit gecirmeye calisirdik. Bir yorgunluk kahvesi, fiziksel temas, bazen sadece birbirimizin gozlerine bakmak bile yeterliydi. O kadar seye ragmen neden kayn'e onu sevdigimi gosteremiyormusum gibi geliyordu? Belki de kaynin soguk ve korkutucu kisiligi benim yanimda yok oldugu icin; benim ise civil civil, meslegim geregi disa donuk kisiligim kayn'in yaninda utangac ve daha sessiz birine donustugu icindi. Belki de bu yuzden onun gosterdigi sevgi ve ilgiye karsin benim ilgim ve sevgim az kaliyordu.

Kayn esneyince dusuncelerimden siyrildim ve kayn'i soru yagmuruna tuttum. "Benim seni ne kadar cok sevdigimi biliyorsun degil mi? Dunyalari yakarim hatrina diyorsun ama ben butun evreni senin ugruna yakip yikardim. Bazen kendimi ifade edemiyormusum gibi hissediyorum kayn. Sende oyle hissediyor musun? Seni sevmedigimi hic dusundun mu? Kendini bu yuzden az da olsa kotu hissettin mi? Cunku boyle hi-" kayn eliyle agzimi sikica kapatti ve saskinlik icerisinde gulmeye basladi. "Hey hey! Sakin ol. Nereden geliyor bu sorular boyle? Tabii ki de hic boyle hissetmedim. Beni ne kadar cok sevdigini biliyorum." Bu cevabi beni rahatlatti, benim onu ne kadar cok sevdigimi biliyordu ama bunu ona her saniye gostermek istiyordum.

Bana sıkıca sarildi ve saclarimi oksamaya basladi. O saclarimla oynadikca uykum daha da cok geldi. Kayn'e sahip oldugum icin ne kadar sansli oldugumu dile getiremeden uyku beni kollari arasina almisti bile.

Karnimdaki kelebeklenme ve yanma hissiyati dolayisiyla gozlerimi araladim ve ben daha gerinmeye ve ayilmaya firsat bile bulamadan kayn yuzume opucukler kondurdu. Beni gidikliyordu!! Guleyim mi kizayim mi bilemez bir halde caresizce kayn'i uzerimden ittirmeye calistim. "Sonunda uyandin!" Kayn once ustumden sonra da yataktan kalkti ve beni yatagin disina dogru cekmeye basladi. Tabii ki benden daha iri ve guclu oldugu icin kolayca beni etrafta surukleyip hareket ettirebiliyordu. Sonunda teslim oldum ve yataktan kalkmaya karar verdim cunku bu cocuktan kacis yoktu. "Tamam dur! Kalkacagim." Somurtarak yataktan kalktim ve guzelce gerindim. Butun vucudum rahatladi ve basimi kayn'in goguslerinin arasina yerlestirdim. Iyice kafami gomdum ve kayn'in kokusunu icime cektim. Gogusleri ne kadar da guzeldi. Kocaman. Yumusak. Tam isirmalik. O yuzden bende onlari isirdim. "Ah! Ne yapiyorsun?!" Kayn kafami tuttu ve beni kendinden uzaklastirdi. Suratimdaki kocaman gulumsemeyi saklayamadan sordum "Tanrim kayn ne ile besleniyorsun da goguslerin neredeyse benimkiler kadar buyuk??" Kayn siritti ve kapiya yoneldi. "Bilmem." Hizlica pesinden kostum ve itisip kakisarak mutfaga gittik.

"Acilen kahvalti edelim. Cok aciktim seni bile yerim." Kayn'in boyle bir cumleyi tamamen ciddi bir suratla soyleyebilmesi beni sasirtti, komigime de gitmedi diyemem. Gulumseyerek dolaba ne var ne yok diye kontrol etmek icin yoneldim. O sirada Rhaast bu odada bizimle oldugunu, benden de nefret ettigini bana bir kez daha hatirlatti. "Bunun elinden ne yesen zehirdir, kayn. Dikkat et de seni zehirlemesin." Zaten kendi iradesine sahip olan, kocaman korkunc bir tirpan olan ve ustunde de etrafi kolacan etmek icin kocaman bir gozu olan bir yaratik olmasi yetmiyormus gibi bir de mizmiz ve ota boka soylenen bir kisiligi vardi. Tabii ki dunyayi ele gecirmeyi hepimiz istiyoruz fakat hepimiz bu konuda mizmiz ve somurtkan degiliz.

Kayn'in yuzu hizlica dustu ve Rhaast'in perdenin yaninda duvara dayali bir bicimde durmasini firsat bilerek perdeyi Rhaast'in ustune cekti. "Kapa ceneni Rhaast." Tabii ki kendi kendine suradan suraya gidemeyen Rhaast icin bu kesinlikle cok kotu bir durumdu. "Tanrim kayn! Manitan icin bana yaptiklarina bak! Ac su perdeyi gozum aciyor!" Rhaast soylenirken dolaptan kahvaltilik malzemeleri cikartip kayn ile masayi hazirladik.

O sirada gozum kayn'in dun gece "uykusu kactigi icin" hazirladigi, fincana koyup icmeyi de unuttugu kahve dolu fincana kaydi. Dun gece konustuklarimiz aklima geldi, masada gizlice zeytinlerden yemeye calisan kayn'e goz ucuyla baktim.

"Kahveni icmeyi de unutmussun."

[League of Legends] Sheida Kayn x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin