1- Aylak ve Kamptakiler

1.3K 60 22
                                    

Öncelikle selam. Stranger Things kurgularım çok tuttuğu için bir de Twd kurgusu yapıyım dedim. Bu kitapda genel olarak Carl ve Jessie'nin olayları geçicek. Jessie'yi kendi istediğiniz gibi hayal etmeniz için herhangi bir fotoğraf koymayacağım. İyi okumalar. Bölüme oy vermeyi unutmayın :)

Jessie (14 Yaş)

Hava soğumuştu ve yağmur yağıyordu. Ayakların sesleri artık kulaklarımı tırmalıyordu. Kendi başıma yürüyordum. Annem ve Babamın aylaklar tarafından yenmesi üzerinden 2 gün geçmişti. Hala atlatamamıştım. Ağlayarak yoluma devam ettim. Tek başıma kalmıştım. Yapayalnız.
Minik bir ev buldum. Kurulanmanın iyi olacağını düşünüp evin etrafını kontrol ettim. Birisi yok gibi görünüyordu. Kapının kolunu yavaşça çevirdim. 2 gündür aç ve susuzdum. Herhangi bir aylakla karşılaşsam ne yapacağımı bilmiyordum. Bir deneyimim yoktu. Şimdiye kadar beni annem ve babam korumuştu. Şimdi ise bu görev bana düşmüştü. Evin içini incelemeye başladım. Temiz görünüyordu. Burda biri yaşıyor olabilirdi. Buzdolabını gördüğüm an içini açtım. Şaşırtıcıcı bir şekilde içinde yiyecek birşeyler vardı. Elime gelen ilk şeyi yemeye başladım. Bu bir peynirdi. Açlıktan ölüyordum. Kapıya doğru arkam dönüktü. Birden aylak sesiyle irkildim. Arkamı döndüğümde bana doğru yürüyordu. Muhtemelen beni yemek istiyordu. Çok korkmuştum. Ne yapacağımı bilemeyip geriye doğru gittim. Korkudan titriyordum. Aylak beni omuzlarından tutup kendine doğru çekicekken gözlerimi sım sıkı kapattım. O sırada aylağın sesinin kesildiğini hissettim. Gözlerimi yavaşça açtım. Aylağın kafasına saplanmış bıçağını çıkaran bir adam gördüm. Mavi gözlü, hafif sakkallı, orta yaşlı bir adamdı bu. Aylağı yere fırlattıktan sonra titreyen bana bakıp "İyi misin?" Dedi. Korkudan dilimi yuttuğum için başta birşey söyleyemedim. Adam hala bana bakıyordu. "Yalnız mısın?" Diye sordu. Kendimi toparlayıp kafamı salladım. "Gel otur" diyip koltuğu işaret etti. Çantasından bir şişe suyu bana uzattı. İçip içmemek arasında kararsız kalmıştım. "Bak korkmuş görünüyorsun evet ama sana zarar verecek değilim. Benim de senin yaşlarında bir oğlum var ve bir çocuğun zarar görmesine izin veremem." Dedi. Neden bilmiyorum ama bir güven gelmişti. Suyu aldım ve birkaç yudum içtim. Günlerdir su içmemiştim. "Adın ne?" Diye sordu. "Jessie. Jessie Rogers." Dedim. Adam "Ben de Rick Grimes. Kaç aylak öldürdün?" diye sordu birden. "Hiç." Dedim. "Kaç insan öldürdün?" dedi ardından. Sorularına şaşırmıştım. "Hiç?" Dedim tuhaf bir yüz ifadesiyle. "Peki nasıl buraya kadar yaşayabildin? Yalnızım dedin ama seni koruyan birileri olmalı değil mi mutlaka?" dedi. O sırada gözümden bir damla yaş düştü. Adının Rick olduğunu öğrendiğim adam "Pekala anladım. Hadi benimle gel. Küçük bir kampımız var." dedi ve ayaklandı. Tek başıma kalmak istemediğim için Rick'in ardından ben de ayağa kalktım.
Rick yolda aylakları öldüre öldüre gitti. Ben ise sadece izleyebildim. Rick ile karşılaştığım için kendimi çok şanslı hissediyordum.
Sanırım kampa gelmiştik. Rick bana döndü ve "Burada 9 kişiyiz. Küçük bir kamp ama hayatta kalabilmek için yeterli" dedi. Hiç birşey söyleyemedim. Kimseyle konuşamıyordum. Kampa girdiğimizi anladığımda bir grup insan bize doğru geldi. Şuanlık gördüğüm kadarıyla sarışın iki kadın, bir tane kısa saçlı kadın, 2 tane genç adam ve genç bir kadınla benim yaşlarımda bir erkek çocuğu vardı. Genç adamlardan güler yüzlü olan biri Rick ile selamlaştı. Daha sonra genç kadınlardan mavi gözlü kahverengi uzun saçlı olan Rick'e sarıldı. "Gelmeyeceksin diye çok korktuk." Dedi. Rick kadının sırtını sıvazladı. Sanırım bu Rick'in karısıydı. Ardından benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm çocuk anladığım kadarıyla Rick'in oğluydu. Rick'e doğru geldi ve sarıldılar. Rick başını okşadı ve kafasındaki polis şapkasını oğlunun başına taktı. Oğlu hafifçe gülümsedi. Ufak selamlaşma bittikten sonra herkesin bana baktığını fark ettim. Rick bana dönüp "Bu Jessie. Onu son anda bir aylak tarafından yenilmekten kurtardım. Anladığım kadarıyla yalnız ve ailesi yok. Çünkü benimle konuşmuyor. Ama bizimle yaşayabilir diye düşündüm." Dedi. Herkes onayladıktan sonra Rick'in karısı bana doğru gelip "Merhaba tatlım. İyi misin?" Dedi. Çok sıcak kanlı yaklaşmıştı. Konuşamadım. Cevap verebilceğimi sanmıyordum. Eliyle vücudumu kontrol ettikten sonra kolumdaki her tarafına yayılmış morluğu fark etti. "Tanrım! Sen iyi misin? Koluna ne oldu??" Diye sordu. Sarışın kadınlardan birisi telaşlanarak "Yoksa o ısırılmış mı!??" dedi. Kafamı olumsuz şekilde iki yana salladım. Kolum 2 gündür bilmediğim bir nedenden ağrıyordu. Daha sonra annemle babam gözümün önünde aylaklar tarafından yenirken kaçmaya çalıştığımda kolumu sert bir şekilde arabaya çarptığımı hatırladım. "Çarptım." Dedim tek kelimeyle. Konuştuğuma şaşırmış olmalılardı. Adını bilmediğim sıcak kanlı kadın "Gel tatlım. Koluna bakalım" dedi ve beni kenardaki masanın yanına otutturdu. Diğer kişiler dağılmıştı. Rick'in oğlu uzaktan beni izliyordu. Adının sonradan Lori olduğunu öğrendiğim kadın kolumu bir bandajla sardı. "Merak etme sadece incinmiş ama dinlenmesi lazım. Fazladan bir çadırımız yok ama bizim çadırımızda kalabilirsin. Aç mısın?" Dedi. "Biraz." Dedim. "Pekala Carl ile size yemek hazırlıyım, sen de o sırada Carl'la tanış!" Dedi gülümseyerek ve Carl'ın yanına gitti. Ona birşeyler söyledi ama duymamıştım. Lori gittikten sonra Carl bana doğru gelmeye başladı. Elini uzattı ve düz bir yüz ifadesiye "Selam. Ben Carl" dedi. Uzun zaman sonra ilk defa taşıtım birisiyle konuşucaktım. Bunun daha iyi olacağını düşündüğüm için ona cevap verdim. Elini sıktım ve "Ben de Jessie." Dedim. Karşımdaki sandalyeye oturdu ve "Anlatmak ister misin?" Dedi. "Neyi?" Dedim. "Buralara kadar nasıl geldiğini." Dedi. Aklıma ailem gelince gözlerim doldu. Gözlerimin dolduğunu görünce "Kusura bakma. Seni üzmek istemedim. İstersen anlatmayabilirsin." Dedi. Daha sonralardan benimle yaşıt olduğunu öğrendiğim Carl'ı çok tatlı bulmuştum. Uzun zaman sonra kendi yaşıtım birisiyle konuşmak beni rahatlatmıştı. "Sanırım Aylaklara karşı koymayı bilmiyorsun. Seni babam kurtarmış. Babam orada olduğu için şanslıymışsın" dedi. Biraz sinir olsam da haklı olduğunu düşünüp kafamı salladım. "İstersen aylaklara nasıl karşı koyman gerektiğini öğretebilirim. Tabii istersen." Dedi. "Olabilir." Dedim. Gülümsediğini gördüğümde ben de gülümsedim. O sırada Lori elindeki tabaklarla yanımıza geldi. "Bakıyorum çok iyi anlaşmışsınız!" Dedi. Carl "Sanırım anlaştık." Dedi. Lori tabakları masaya koydu. Artık teşekkür etmem gerektiğini hissettiğimde Lori'ye küçük bir gülümsemeyle "Teşekkür ederim" dedim. Lori bana baktı. Çok mutlu olmuştu. Gülümseyerek bana doğru eğildi ve bir eliyle saçlarımı okşayıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Uzun zamandır annem ve babam dışında kimse bana böyle sevgi göstermemişti. Çok duygulanmıştım. Gözümden yaşlar akmaya başladı. Lori ağladığımı görünce bana sarıldı. Ben de kollarımı ona atıp sımsıkı sarıldım. Sarılmaya gerçekten ihtiyacım olduğunu fark ettim. Sırtımı sıvazladı ve benden ayrıldıktan sonra "Endişelenme tatlım. Artık biz varız." Diyip gitti. Ağladığımda Carl'ın da tam karşımda olduğunu unutmuştum. Bana baktığını fark edince başımı sol tarafa çevirip göz yaşlarımı hızla sildim. "Sen... İyi misin?" Dedi. Kafamı olumlu Bir şekilde salladım. Önümüzdeki yemeklere döndük.

The Walking Dead- Carl x JessieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin