Beni büyük bir enkazın dibinden çıkaran kişilere ithafen...
Bazı sonlar unutulmaz.
İşte o sonlar, ölümlülerin kimlikleridir. Bazen bir adım ötedeki taşta bulurlar o sonu, bazen duvardaki birbiri ardınca koşan oklarda, bir çiçeğin ahenkli şarkısında... Zaman durmadığı sürece kendi sonlarını gözlerler.
Hayatları boyunca benliklerini ararlar. Bir anda o taş çıkar karşılarına, koşmayı bırakır akreple yelkovan; susmuştur artık çiçek, şarkısının eceli gelmiştir. Belki kavuşmuş olur saat yelleri, belki de kelimelerin harbinde bile bile mağlup olmuşlardır. Sonunda bulmuşlardır aradıkları kıyameti.
Kendi sonlarını kendileri getirir insanlar.
Benim de bir sonum vardı ve o sonu kendi mürekkebimi hayatımın sayfalarına akıtarak yazacaktım.
Yazdıkça yaşamaya çalışacaktım.
Çalıştıkça ele avuca sığmayan dünyamdaki insanlar zarar görecekti.
Yıkılacaktım.
Altüst olacaktı hayatım, bunun da farkındayım. Ama o enkazın en dibinde kalmışken bile çıkmayı başaracaktım. Başaracaktım, başarmalıydım yoksa zaman dört duvar olup nefesimi kesecekti...
Zaman. Bu beş harf iki heceye sığacaktı hayatım.
En büyük savaş, zamanla benim aramda olacaktı.
Âlâm çok yakında sizlerle...
-tch
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂLÂM
Teen FictionYüzüme yaklaştı, şakağına iki kez vurdu. "Burası deniz," bu sefer benimkine bir kez işaret parmağıyla vurdu "Burası Güneş, Ada." Geri çekildi. Hayatı gördüğüm gözleri bana bakmıyordu bu sefer. 𝘉𝘢𝘬 𝘣𝘢𝘯𝘢, dedim içimden. 𝘝𝘦𝘳𝘥𝘪𝘨̆𝘪𝘯 𝘶𝘮...