honestly, througt my life

84 20 11
                                    

Huzurlu olduğu tek yer olan rüyalarından burnunda hissettiği acıyla uyandı sarışın oğlan. Uykusundan henüz yeni uyandığı için sesini bile çıkaramamıştı. Sadece elini yüzüne atabilmiş, hissettiği yumuşak tüylerle siniri ve gerginliği yerini heyecana bırakırken gözlerini açmak için zihnini zorlamakla yetinebilmişti.

Araladığı gözleriyle gördüğü siyah yavru kediyle gülümseyerek aynı onun gibi sevimli suratını izleyebilmişti. Bakışmalarını bölen titreşimle elini yastığının altındaki telefona attı. Gördüğü isimle doğrularak, kediyi henüz kestiremediği tırnaklarının çıplak göğsüne batmasını umursamadan bulunduğu yerde tutmak için avcuyla destekledi.

Telefonu açıp arkadaşının hevesli sesini dinlerken gülümsemek istedi bir an, içinden gelmediğini fark ettiğinde yutkunarak kendi hevesini kırmış olmasına inanamadı bir süre.

"Hyung, geliyorsun değil mi bugün? Jeongin Busan'dan dönüyor. Seni göremezse çok üzülür gerçekten ben karışmıyorum kendi-"

"Hyunjin sus amına koyayım, geliyorum dedim ya iki gün önce. Saat kaç ya?" Gerginliğine ve kendinden emin sesine zıt olarak sorduğu soruyla kendi kafası da karışmamış gibi sordu Minho.

"Minho aptal mısın? Bir saate burada ol ya tahammül edemiyorum ben sana."

Gülerek daha fazla bir şey demeden kapattığı telefonla kucağındaki kediyi yatağa bıraktı Minho. Hazırlanması gerektiğinin farkındalığıyla yataktan kalktı. Hissettiği soğuk hoşuna gitse de huzursuz hissetmesini sağlamıştı, küçük kardeşi gelmiş olmasa tüm gün yatabilirdi yatakta.

Yaptığı siyah kombini giyerken yatakta başını yana eğmiş, öylece onu izleyen sungie'ye gülümsedi.

"Couple olduk sungie."

Giydiği siyah montla kolyesini de takıp yavru kedinin burnuna bir öpücük bıraktı. Kedinin ıslak burnu gülümsemesine sebep olmuştu, mutlu olduğu anlamına geldiğini biliyordu. Minho başkalarını mutlu etmeyi severdi, belki de kendine bu yüzden yetememişti hiçbir zaman. Farkında olması komik gelmişti bir an sarışın oğlana.

Odasından çıktığında, karşı odadan aynı anda çıkan ve kendisinin aksine renkli, mavi ağırlıklı kombiniyle gülümseyen Felix'e baktı. Gülümsemekle uğraşmadı, sahte olduğunu anlayacağını biliyordu. Bunun yerine en yakın arkadaşına sadece sarılmakla yetinmişti. Aldığı karşılıkla geri çekilerek birlikte gideceklerini bildikleri için önden ilerlemeye başladı.

"Ben gideceğimiz yeri bilmiyorum bu arada, sen kullanacaksın arabayı." Mahçupluk barındırmayan, umursamaz bir şekilde söylemişti Felix.

Buna alışmış olan Minho sadece kafasını sallayarak cevapladı Felix'i. Evden beraber çıktıklarında Minho kendi arabasının kilidini açmış, sürücü koltuğuna yerleşmişti. O sırada çoktan telefonu radyoya bağlayan arkadaşının açtığı şarkıya eşlik ederek gidecekleri kafeye sürmeye başlamıştı sarışın olan.

Bir anda aklından geçen, arabayı son hızla geçir bir yere, ne için yaşıyorsun?, cümlesiyle elleri titredi Minho'nun. Öyle ki arabanın kontrolünü çok kısa bir an olsa da kaybetmişti. Felix farkına bile varmamıştı belki, yine de bu duruma iki yıl olsa da alışmakta zorlanan Minho için yaşadığı an korkunç gelmişti. Ölmek istemiyorum, dedi içinden sadece. Kendiyle çelişiyor gibiydi ama yemin edebilirdi genç oğlan, kendisiyle çelişmiyordu. Yaşamak istiyordu, bu düşünce ona ait olamazdı ki.

Yanlış yola girdiğini fark ettiğinde bir küfür savurdu, böylelikle yaptığı şeyi fark eden Felix Minho'ya bakmıştı. Arkadaşının bembeyaz kesilen yüzü basit bir kafa karışıklığı olmadığını kanıtlıyordu. Yutkundu Felix, endişesini yansıtmadan nasıl yanında olabileceğini bilmediği için ağlayacak kıvamdaydı. Doğru yola giren Minho'yla sessiz kalmayı seçti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

deep end | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin