" Bu senin yatağın dostum. Ben üst ranzada yatıyorum. Sen de alt ranzada yatabilirsin. " dedi Hancock. Teşşekkür ettim. " Dostum , miğdem kazındı yiyebilecek bir şeyler var mı? " diye sordum.
- " Tabi ahpab " dedi ve cift kapili , küçük bir buzdolabına yaklaştı. Bir dilim pizza ve bir kutu kola çıkardı :
- " Merak etme ! Şimdilik bununla idare et yarın Hans yiyecek bir şeyler getirir. " dedi. Oturdum bir masaya yemeğe başladım. Çok uzun sürmedi bitirdim. Doyduğum söylenemez ama olsun boğazımdan bir şeyler geçmişti. Hancock'a Döndüm :
- " Anlat Bakalım, 25 sene önce Neden CEZAEVİ'ne girdin? "
- " Çok sevdiğim bir kız vardı. Ona deliler gibi aşık olmuştum. Ama hiçbir zaman ona söyleyemedim. O da birgün evlendi. Sonra kocasını öldürdüm cezaevine düştüm. 13 Yıl hapis cezası aldım. ama Bu bina yanınca dosyalarda ölü olarak geçtim. Şuan ben ölüyüm. Yaşayan ölü. Hans , beni burada saklıyor. Eğer ölmediğim öğrenilirse yarım kalan cezamı tamamlamam gerekecek. Beni burda hiç sevmiyorlardı. Benden iri adamlar bana karşı çıkıyorlardı. Sonra koğuşun en güçlü olduğu söylenilen adamı dövüşte yendim. Koğuşun en güçlü adamı oldum. Herkes benim dediklerimi yapmak için hazırdı... "
- " Peki! bütün ömrünü " Bilinmeyen Koğuş " da mı geçireceksin ? "
- " Gidecek bir yerim yokki. Tüm Dünya beni tanır fakat şuan yaşayan bir ölüyüm KEWİL! Hadi çok geç oldu yatalım yarın konuşuruz. " dedi ve loş yanan gece lambasını söndürdü.
Yatağıma geçtim ve uyudum. Sabah uyandığımda Hancock yatağında yoktu. Gözlerimi ayırarak yerimden fırladım. Dışarıya bakan küçük kare şeklinde bir cam gördüm. Koşarak cama yaklaştım ve dışarıya baktım. Başında Beyaz bir Bere, desenli bir gömleğin üzerine kapşonlu gri renk ceket , altında mavi kısa short , ayağında mavi renk bir spor ayakkabı, elinde bira... Sanırım Hancock. Demir kapıya koştum. Yumrukladım. Sürgü çekildi ve bir boşluk oluştu. Boşlukta 2 göz :
- " Ne var ne istiyorsun ? "
- " Beni dışarı çıkarın , çıkmak istiyorum. "
- " Aahaha başka bir isteğin de var mı ? Sus ve yatağına git ahpab. " dedi ve sürgü sağa çekildi boşluk doldu.
Düşünmeğe başladım. Cama baktım. Sonra elime bir bardak aldım ve cama fırlattım. Cam kırıldı. Dışarıya Haykırdım :
- " Hancoooock! "
Dışarda gördüğüm adam bana baktı. Evet bu Hancock :
- " Beni Beklee! " dedim ve camdan çıkmaya çalıştım. 3. katta idik. Nasıl inecektim. Kendimi Boşluğa bıraktım. Yere düşmeme ramak kalmıştı ki sırtımda bir yumuşaklık hissettim ve tekrar yukarıya yükseldim. Arkamı dönüp baktığımda bir trambolin yere düşmemi engelliyor. Sonra git gide alçaldım. Başımda Hancock belirdi.
- "Ölmek mi istiyorsun? Ne bu acemiliğin. İlk defa mı Hapishaneye giriyorsun. Sana yaşayan ölü olduğumu söylemedim mi ?..."
- " Tamam!" diyerek sözünü kestim.
- "Hayır daha önce hapishaneye girmedim. Daha dün geldim, bana bağırıp çağırma çocuk değilim ben. Beni burda bırakıp nereye gidiyorsun dostum?"
- " Bir kaç dakika daha geç kalksaydın fena mı olurdu?" dedi Hancock.
- " Nereye gidiyorsun?"
- " Hans'in yanına. Sallanma da kaçalım artık. Bütün koğuşu ayağa kaldırdın." Dedi ve koşarak uzaklaştık.
Önce bir sokağa girdik, Sonra da bir bara. Hans, bir masa da 3 kızla birlikte oturuyordu. Hancock ile birlikte yanına gittik ve masaya oturduk:
- " Hancock, nerede kaldın ve Kevil'i neden getirdin. Sana Yalnız Gelmeni söylemiştim." dedi Hans.
Hancock, Hans'in kulağına eğildi ve bir şeyler söyledi. " Burada da bize ayak bağı olmazsın umarım Kevil." Dedi Hans. Sanırım Hancock, kaçarken yaptığım tatsızlıkları anlatmıştı. Pek aldırışda etmiyordum zaten...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Koğuş
ParanormalBu Bir CezaEvi Değil ! " BİLİNMEYEN KOĞUŞ " Herkesin Adı burada saklı. Yaşamlar , Yaşlar Ve Ben " Adam "